Güncelleme Tarihi:
Mustafa Kemal Atatürk, 1927 yılının yaz aylarında yazdığı ve hemen sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki Cumhuriyet Halk Partisi Kongresi’nde altı gün boyunca okuduğu eşsiz ‘Nutuk’u, hepimizin bildiği gibi “19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktım. Ülkenin genel durum ve görünüşü şöyleydi...” cümlesiyle başlar ve Milli Mücadelemizin nasıl başarıldığını anlatarak devam eder, yani yurdumuzun destanıdır bir nevi.
Evet, bu kadarını hepimiz biliriz, çoğumuzun evlerinde de vardır, yıllardır yüzlerce farklı edisyonu basılmıştır. Fakat kaçımız ‘Nutuk’un tamamını okumuşuzdur, Atatürk’ün söylevinde, Meclis’teki milletvekillerine neler anlattığını kaçımız biliriz?
Ne yazık ki çok azımız. Çünkü ‘Nutuk’, tam metni gerçekten anlaması, okuması oldukça zor, çok fazla o günün olaylarını ve göndermelerini de barındıran bir içeriğe ve belgelere sahip. Belki de bu nedenle, yazıldığından beri yüzyıldır da kimsenin aklına gelmemiş ya da gelse de altına girmemiş olduğu bir fikir, çizgi roman uyarlaması.
Ama kitabı elinize aldığınızda görüyorsunuz ki, gerçekten titizlikle yürütülmüş dev bir emek var. Öncelikle dolu dolu 310 sayfa çizmek hem de yüzlerce farklı tarihi kişiliği, dönemin coğrafyasını, araçlarını, binalarını çizmek ve bunları dramatik bir etkiyle, ustaca bir görsellikle vermek çok zor olmalı. Sonrasında da, böylesine uzun ve karışık bir metni kısaltmak, hem de ana hikâyenin sürekliliğinin, gerçekliğinin bozulmadığı diyaloglara dönüştürmek çılgın işi gibi. Şunu da belirtmek gerek, kitabın tamamı diyalogdan oluşmuyor, büyük bir kısmı da, çizimlerle desteklenen Atatürk’ün ‘Nutuk’taki bire bir sözleri. Bir tarihçi olmamakla birlikte, sadece ‘Nutuk’u okumuş bir okur olarak, bunu gerçekten başardıklarını söylemek isterim. Çünkü neredeyse bir solukta, şaşırarak Milli Mücadele’yi okuyuveriyorsunuz. O dönemde dünyada ve Anadolu’da neler yaşandığını anlatan küçük bölümler de özellikle daha genç okurlar için hoş bir ek. Sonundaki kaynakça ve arka kapaktaki iki büyük isim İlber Ortaylı ve Zülfü Livaneli’nin kitap hakkındaki yorumları da, çizgi roman ‘Nutuk’a daha da çok güvenmenizi sağlıyor.
Ayrıca kitabın sonunda çok da önemli sorular sorulmuş: Neden hâlâ ‘Nutuk’ okuyoruz, geçerli mi, bize hâlâ demokratik bir gelecek fikri verebilir mi? Atatürk de ‘Nutuk’ta çok iyi cevap veriyor bu sorulara zaten. Bu nedenle de, tıpkı onun gibi geleceğe ve yeni nesle umutla, cesaretle bakmak gerektiğini hatırlıyoruz.
“Saygıdeğer efendiler,
Sizi günlerce alıkoyan uzun ve ayrıntılı konuşmam, en sonunda, geçmişte kalmış bir dönemin hikâyesidir. Bunda, milletim için ve gelecekteki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktalar belirtebilmişsem, kendimi mutlu sayacağım. Efendiler, bu konuşmamla, milli hayatı bitmiş sanılan büyük bir milletin, bağımsızlığını nasıl kazandığını, bilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan bu yana çekilen milli felaketlerden doğan uyanışın ve bu sevgili vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK