Güncelleme Tarihi:
İKSV’nin 38. İstanbul Film Festivali başlarken gittiğim sinemaları anımsadım.
Kocamustafapaşa’daki bahçeli evimizin karşısında sinema açılmıştı, adı sanırım İstanbul Sineması idi. Bir de Samatya’da Şen Sineması’na giderdik.
Sinema zevkimizi yazın bahçe sinemalarıyla tatmin ederdik.
Elbette seyrettiğimiz filimler, çevrildiğinden en az 10 yıl sonra geldiğinden ödüllü mü ödülsüz mü bilemezdik.
Alayköşkü Caddesi’nde de Alemdar Sineması vardı, güzel filimler getirirdi. O zamanlar Cağaloğlu, Sultanahmet ikamet yeri olduğundan, seçkin bir seyircisi vardı.
Sirkeci’ye indiğinizde iki sinemaya daha rastlardınız, bunlardan biri Kemalpaşa adındaydı, eski, sıradan filimler oynatırdı, Türk filimlerinin de gösterilenleri en kalitesizlerden seçilirdi! Özellikle Cumartesi - Pazar günleri, Anadolu’dan gelenler, izne çıkan erler o iki sinemaya giderlerdi, başka sinemalara göre biletleri çok ucuzdu.
SİNEMATEK YILLARI
Daha sonra sinema tarihinin en önemli filimlerini Sinematek’ten seyrettik.
O kurumu anınca aramızdan ayrılan iki dostu anmalıyız, Şakir Eczacıbaşı ve Onat Kutlar’ı. Onat daha sonraları film eleştirileri de yazdı.
Sergei Eisenstein’ın ‘Potemkin Zırhlısı’nı Sıraselviler’in başındaki salonda gördük. Rusçadan çeviriyi de iyi bir Rusça çevirmeni olan rahmetli Hasan Âli Ediz yapmıştı.
Oraya emek veren arkadaşımız Jak Şalom da bu sene İstanbul Film Festivali’nin Sinema Emek Ödülü’ne değer görüldü. Şalom, şimdi Kadıköy tarafında sinematek anlayışını sürdürüyor. Belediyenin yaptırdığı yeni bina yaz aylarında bitecek, böylece sinematek de kendi salonuna kavuşacak. Orada geçenlerde ölen yönetmen Agnes Varda’nın filmleri gösterilmişti.
İKSV’nin Film Festivali başlayınca sinemaya olan bütün özlemimizi giderirdik. Bazı günler oradan oraya koşar, iki-üç film birden seyrederdim. İstiklâl Caddesi’nde dolaşırdık. Filmleri özellikle Emek Sineması’nda seyrederdim. İşletmecisi İsmet Kurtuluş, yöneticisi ise Hikmet Dikmen’di.
Sedat Simavi’ye sinemaya gideceğimi söylerdim, ondan başka kimseye de söylemezdim, onlar çalışırken benim sinemaya gitmem çalışma şevklerini azaltabilirdi.
Asistanı Afitap Pusat’a not bırakırdım, sinemanın telefon numarasını ve oturduğum koltuğun numarasını bir kâğıda yazar verirdim. Zaman zaman cep telefonlarından şikâyet ediyoruz ama her yere rahatça gidebiliyoruz.
Bu yazıların kitap okumaya vesile olmasını her zaman tekrarlıyorum.
Türkiye’de sinema festivali yapan belediyelerin yayımladığı kitapları bulabilirseniz, alın okuyun. Yönetmenleri, oyuncuları, sinemanın başka alanlarına emek verenleri yakından tanımış olursunuz.