Bir senaryo ve bir roman: ‘Altın Horoz’

Güncelleme Tarihi:

Bir senaryo ve bir roman: ‘Altın Horoz’
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 01, 2019 12:04

Marquez’in başyapıtı ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ın ilham kaynağı Meksikalı yazar Juan Rulfo’nun ‘Altın Horoz’u ‘türsel aidiyet’i açısından hem senaryo hem de edebi bir metin olmayı başarmış yegâne eserlerden biri olarak başucumuzda duruyor.

Haberin Devamı

Malum, romanlar, sinemanın en önemli beslenme kaynağı... Senarist için genelde yüzlerce sayfalık bir romanın ortalama iki saatlik bir filme aktarılması hiç kolay bir süreç değildir. Romanın sinemaya uyarlanması sırasında senarist birçok zor karar vermek durumunda kalır. Bazen romanda sayfalarca süren bir ruh hali için 7. sanatta birkaç saniye yetebilirken, bir satırı anlatmak dünyanın en zor işi olabilir. Doğru kararlar verilmezse dünya klasiği bir romandan çok kötü sinema uyarlamaları çıkabildiği gibi akıllıca yapılan hamlelerle ortalama romanlardan çok çarpıcı filmler yaratılabilir.
Öte yandan ‘Filmi mi, yoksa romanı mı daha iyi?’ tartışması da sinemanın var olduğu günden beri istisnasız her uyarlama beyaz perdeye yansıdığında ortaya çıkar. Sinema ve edebiyatın kesişen tarihinde Meksikalı sinema tutkunu bir yazar ve novellası var ki; onlar için ayrı bir parantez açmak gerekir. Juan Rulfo ve ‘Altın Horoz’u...
Rulfo, 20. yüzyılın en etkili Meksikalı yazarlarından. 1953’te ‘Ova Alev Alev’ ve 1955’te ‘Pedro Paramo’yu yayımlar. Bunlar o kadar iyi edebi metinlerdir ki; Gabriel Garcia Marquez, Rulfo’nun ‘Pedro Paramo’sunu başyapıtı ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ı yazması için ona ilham vermesiyle bile över.
Romanda kimin yaşayan kimin hayalet olduğu en başta anlaşılamayan ‘büyülü gerçekçilik’ akımının temellerini atan bu büyük yazar, 1956-58 yılları arasında ‘Altın Horoz’u kaleme alır. Ancak ‘Altın Horoz’ roman olarak yayımlanmaz ve 1964’te Roberto Gavaldón’un yönettiği aynı isimli filmin ilham kaynağı olur.
Eser, 1980’de basıldığında ise dünya mirasının bir üçleme romanı daha olduğu ortaya çıkar. Sinema âşığı bir yazarın bir yönetmene verdiği ‘Altın Horoz’ edebi bir metin olarak değerlendirilmese de aslında ‘türsel aidiyet’i açısından senaryo ve roman olarak ikisini de başarmıştır.
‘Altın Horoz’ bir romancının, yapıtını sinema için kullanabilirliğini düşünerek kaleme almasından başka bir şey değildir aslında.
Rulfo, edebi anlatının yanında dilin sınırlarını zorlayarak Meksika’nın şehirlerine hiç uğramadan kırsal kesimi resmeder, acı ve sevinci aynı anda yaşayabilen insanlarıyla...
‘Altın Horoz’, kırsaldaki ahlaki tükeniş ve şiddeti merkezine alarak kasabanın tellalı Dionisio Pinzon’un horoz dövüşleri ve kumarı kullanarak fakirlikten zenginliğe yükselmesini konu alıyor. Tematik düzeyde baş rollerdeki ‘rastlantı ve şans’la birlikte Pinzon, hayata yeniden döndürdüğü bir dövüş horozunu yanına alarak kasabasından ayrılır. Horozun bir dövüşte ölmesinin ardından erkekleri peşinden sürüklediği için ‘La Caponera’ lakabıyla tanınan kadınla tanışır. Şansı yeniden dönen Pinzon’un yanında horoz dövüşleri aralarında şarkı söyleyerek geçimini sağlayan Caponera oldukça Pinzon’un kaybetmesi imkânsızdır. Pinzon’un yerleşik hayata geçme isteğine karşı gelen Caponera evi terk eder. Pinzon kumarhaneye çevirdiği evinde sürekli kaybetmeye başlayınca Meksika kırsalında bir kasabada şarkıcılığa devam eden kadının yanına gitmek zorunda kalır...
‘Altın Horoz’ kitabı, yazarın yine sinemaya uyarlanan ‘Gizli Formül’ isimli bir şiiri ile yine sinemacı arkadaşları için yazdığı kısa öykü-senaryoları da içeriyor. Her metin sade sinematografik bir dille yazılmış gerçeküstü metinlere dönerken, Rulfo’nun ne adalet ne de barış bekleyen Meksikalıları, okurun ağzında tekila tadı bırakıyor!
Latin Amerikalı yazarları etkilemiş Rulfo’yla tanıştıysanız bir şey demeyeceğim. Ama tanışmadıysanız sinema tutkusunun bir edebiyatçıdaki tezahürünü görmeden ölmeyin, derim.

Haberin Devamı

Bir senaryo ve bir roman: ‘Altın Horoz’

Altın Horoz
Juan Rulfo
Çeviren: Halil Beytaş
Doğan Kitap, 2019
152 sayfa, 26.50 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!