Bir rock yıldızının hayatından manzaralar

Sistem dışı olmakla övünen bir kültür olan ‘punk’ın bazen sistem içinde de rağbet görmesinin en belirgin örneklerinden biri, yola punk grubu olarak çıkıp ‘grunge rock’a dümen kıran Nirvana grubunun yakaladığı olağanüstü ilgi olsa gerek. Özellikle ‘Nevermind’ albümü ve yine özellikle o albümün ‘Smells Like Teen Spirit’ şarkısı eşliğinde tabii...
Nirvana’nın davulcusu, kendi ifadesiyle ‘Nirvana’daki o adam’ olan Dave Grohl, 1991’de yayımlanan ve klibi MTV’de ilk kez göründüğü andan itibaren bütün dünyayı kasıp kavuran şarkının punk sınırlarından taştığında yaşadığı şaşkınlığı çok samimi bir şekilde itiraf ediyor kitabı ‘Hikâyeci’de. Sistemin dışında olup da sistemin bu kadar içindeki milyonlara ulaşmak, belli ki Kurt Cobain’den daha çok şaşırtmış Grohl’u.
Rock camiasının popüler davulcularından olan Grohl, hayatında sadece bir tane davul dersi almış. O da kocasından boşandıktan sonra vaktinin çoğunu oğluyla geçiren annesinin ona bir doğum günü hediyesi olarak, bir caz müzisyeni tarafından verilen iki saatlik bir ders. Ondan önce davulla olan tek ilişkisi evdeki minderler ve yastıklardan oluşturduğu hayali davul setiymiş. ‘Hikâyeci’ bize ne istediğini ve ne istemediğini bilen bir ergenlik hikâyesi anlatıyor ilk başta. Damarlarında dolaşan müzik sevgisini kovalamak konusunda tereddüt etmemiş. Özellikle de Beatles’a hayranlığı, bambaşka bir müzik yapsa da sonraki yıllarına da ışık tutmuş adeta. O ince yapılı dişlek çocuğun büyüyüp talep edilen bir müzisyene dönüştüğünde Paul McCartney’i evinde ağırlamasını, kızıyla piyanoda ‘Lady Madonna’yı çalmalarını izlemesini okurken biz de duygulanıyoruz. Ümit vermeyen bir ergen gibi görünürken, hayal bile edemeyeceği yerlere ulaşan bir adamın ilham verici hikâyesi bu.
Grohl’un samimiyeti kitabın her bölümünde kendisini gösteriyor. Annesiyle olan güzel iletişimi, kendisinden daha büyük yaştaki üyelerinin olduğu rock grubu Scream’e katılması, sonra baş döndürücü ve hızlı geçen bir Nirvana kariyeri... Kurt Cobain’in zamansız ölümüyle sona eren bu hızlı dönem Dave Grohl’un genç yaşında en çok olgunlaştığı dönem aslında. 1990’ların her anlamda özgür ikliminde geçen kısımlarda belki bir parça ‘kapalı’ bir anlatımı tercih etmiş ama. Rock camiasının çılgın partilerine çok da girip çıkmıyor kitap buralarda. O günlerin birkaç cümleyle sınırlı alkol ve uyuşturucu vurgularından çok daha fazlasıyla geçtiğini tahmin edebiliriz. Altkültürün derinlerindeki küçük bir gruptan çıkıp dünyanın en çok ilgi gören rock gruplarından birinin davulcusu olmak ve sonrasında arkadaşlarıyla kurduğu alternatif rock grubu Foo Fighters ile gelen nispeten daha sakin bir hayat... Sonrası; bir rock grubunda müzik yaparken üç tatlı kız çocuğuna babalık yapmak...
Grohl samimi bir dille, düz bir zaman çizgisine bağlı kalmaksızın, adeta öykü öykü anlatıyor. Birçok rock star hayatını ifade ederken bu nezaketi ya da içtenliği pek tercih etmez. Grohl en yakın arkadaşının annesi olduğunu, Tom Petty ile aynı programda onun arkasında davul çalmaktan ne kadar mutlu olduğunu söylemekten çekinmeyen bir rock yıldızı. Ömrü boyunca tek bir kere davul dersi almış bir rock müzisyeni olarak küçük kızına davul çalmayı öğretiyor, oysa bundan daha birkaç sene önce metal grubu Pantera’nın bizzat kendilerine ait olan striptiz kulübüne girmek için yüzlerce kilometre yol almış bir adammış! Striptiz kulübüne yine de girememiş olması ve o geceden 10 yıl sonra gelen sürpriz son da kitabın gülümseten kısımlarından.
Rock müzikle ne kadar ilgili olursanız olun, Dave Grohl, kitabının hiçbir sayfasında sizi sıkmıyor. Kibirli bir bakışla, sürekli havasını atan bir edayla yazmaktan özellikle kaçınıyor. Tanıştığı her rock müzisyenine, her efsanevi rock’çıya sevgiyle yaklaşıp kendisine ilham verdikleri için onlara teşekkür etme ihtiyacı hisseden bu mütevazı, hiç şımarmamış, müzik âşığı sakin adam, bazen çocuksu bazen de olgun tavrıyla karşınıza oturmuş, sizinle sohbet ediyor sanki...

HÄ°KÂYECÄ°Â

Dave Grohl
Çeviren: Cenk Pamay
Domingo Yayınları, 2022
384 sayfa.