Bir ‘Pasaj’da yürüyormuş gibi...

Güncelleme Tarihi:

Bir ‘Pasaj’da yürüyormuş gibi...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 28, 2023 11:47

Nuri Kuzucan’ın Arter’deki kişisel sergisi ‘Pasaj’, kavramın hem zihinsel hem algısal yansımaları üzerinden akışkanlık ve geçişkenliğe odaklanıyor. Küratörlüğünü Nilüfer Şaşmazer’in üstlendiği sergi, hayali bir sokak bağlamında kaos/düzen, ışık/gölge, boşluk/doluluk, yüzey/derinlik, iç/dış gibi ikilikleri gündeme getiriyor.

Haberin Devamı

Nuri Kuzucan’ın ‘Pasaj’ adlı kişisel sergisi Arter’in birinci katında izleyiciyle buluştu. Sergide, sanatçının şehirli yaşamından hareketle kendi doğası olarak tanımladığı şehir ve kalabalıklar, her açıdan kurgulanabilir öğeler olarak var oluyor.
Her öğenin kurgulanabildiği bu oyun alanının sınırlarını Kuzucan, “Benimle ufuk arasındaki alan” betimlemesiyle çerçeveliyor ve böylece sınırlarını ortadan kaldırıyor. Bu sınırsızlığın paralelinde sanatçı, şehirleri kafasında bıraktıkları izlenimler üzerinden resmediyor. Yapıtlarında belli bir şehrin değil şehir kavramının izdüşümü, belki de bir şehrin hayali ortaya çıkıyor.
Nuri Kuzucan bu sergisinde, uzaktan bakınca bütün semtlerin birbirine benzemesi olgusundan beslenmiş. Buna göre semtleri oluşturan sokaklar, sokaklarda yan yana dizilen apartmanlar, apartmanların içinde birbirinin üstüne sıralanan daireler de aynı şekilde birbirine benziyor. Sergide yer alan yapıtlar da uzaktan bakınca birer bütün gibi görünüyor. Yakınlaştıkça ise boya kalınlığının, dokuların, yüzeylerin farklılaştığını görüyorsunuz.

Bir ‘Pasaj’da yürüyormuş gibi...

Sanatçının, farklılıkların detaya indikçe ortaya çıktığı yönündeki bu ifadesi, sanatsal pratiğinin temelini oluşturan öğelerden biri. Çevremizde gördüğümüz en basit objelerin bile sürekli değişmesini ilginç buluyor Kuzucan ve bu değişimi takip etme, kayıt altına alma arzusu taşıyor. Mekâna odaklanan yaklaşımının temelinde, iki boyutlu yüzeye eklenen formun, bu yüzeyi üç boyutlu bir boşluğa dönüştürmesi fikri var. Bu boşluk, zıtlıkların bir arada var olabildiği bir yaratım alanına denk düşüyor ve ışıkla gölgenin, içerisiyle dışarısının, boşlukla doluluğun, kaosla düzenin birbirini yarattığı özgürlük alanını meydana getiriyor.
Herhangi bir figürün bulunmadığı, bünyesinde sadece mekânsal temsiller barındıran bu sergiye Kuzucan, katmanlarca anlam yüklemiyor. Sergi için gerçekleştirilen mekâna özgü yerleştirme aracılığıyla sanatçı, oldukça yalın bir biçimde, bir metropolün ara sokaklarında yürüme deneyimini yeniden yorumluyor. Her bir öğenin kurgulanabilir olduğu fikri hem sanatçı olarak Nuri Kuzucan’a hem de izleyici olarak bizlere hareket alanı açıyor. Pasaj olgusunun zihinsel ve mekânsal akışkanlığıyla birleşince sergi, herkesin ve her şeyin anlam ve bağlamdan özgürleştiği bir ara-alan haline geliyor.
Bu aradalık ve akışkanlık, serginin mesken edindiği Arter’in birinci katının mimarisiyle de paralellikler barındırıyor. Alan, sergiden ve yapıtlardan bağımsız olarak, birden fazla girişi olması ve Arter’in diğer iki sergisini birleştiren bir aralık olmasıyla da ara-alan karakterini muhafaza ediyor.
Bir ‘Pasaj’da yürüyormuş gibi...

Nuri Kuzucan’ın ‘Pasaj’ı, belirli bir okumaya tabi tutulmayan sergilerin izleyicide ne kadar güçlü bir hissiyat bırakabildiğinin kanıtı adeta. Sergi alanında yürürken sergideki figürsüzlüğü gideren de bizzat bizler oluyoruz. Bu hayali, kimine göre ütopik, kimine göre distopik şehrin sokaklarında gezerken her birimiz kendi deneyimimizi yaratıyor, kişisel belleğimizden farklı anılar çağırıyoruz. Sergi alanının çıkmaz sokağı andıran bölümüne geldiğimizde, bina cephelerinden yansıyan görüntümüz bile yok oluyor ve kendimizle baş başa kalıyoruz. Şehirleri arkadaşı olarak gördüğünü ve kaosa çekildiğini söylüyor Nuri Kuzucan. Kaosu eksilmeyen bir sokağı, sergi mekânı gibi kontrollü bir alanda yeniden yaratması ise bana kalırsa serginin işlediği tezatlar arasında en dikkat çekeni.
Nuri Kuzucan’ın ‘Pasaj’ sergisi, 31 Aralık 2023’e kadar Arter’de görülebilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!