Güncelleme Tarihi:
Karşılıklı iki balkon arasına gerilmiş çamaşır ipinde elde arapsabunuyla yıkanmış sakız beyazı çarşaflar adeta bir bayrak gibi üstümüzde dalgalanıyor. Bu beyaz çarşaflar bir ülke ya da kurumundan daha çok balkon kültürünü temsil ediyor. Balkonsuz ev, güvertesi olmayan gemiye benzer. Salgın sırasında evden çıkamadığımız günlerde Turgut Uyar’ın şiirindeki ‘Göğe Bakma Durağı’ balkondu, kedi Sarman’ın güneşlendiği, kasımpatıların en sevdiği yer de öyle. Balkon bir coğrafyanın iklimi, bir toplumun yaşam biçimi hakkında da ipuçları verir. Cumbalı Rum evleri, daracık Fransız balkonlu binalar, ferforje parmaklıklar, ahşap panjurlar bulundukları sokağa, meydana ya da caddeye kimlik kazandırıyor. Balkon sıcak yaz günlerini, sohbetleri, birlikte yenen yemekleri, ayı, güneşi ve yıldızları seyrettiğimiz romantik bir mekân olma özelliğinin yanında politik bir tarafı da işaret ediyor. Hofburg Sarayı’ndan günümüze kadar yapılan ‘balkon konuşmaları’ yukarıdakilerin aşağıdakilere seslenme biçimi olarak değerlendirilebilir.
39 yıl önce Resim Heykel Müzeleri Derneği’nin güncel sanata hayat vermek, güncel sanat içindeki genç girişimleri desteklemek için oluşturduğu ‘Akbank Günümüz Sanatçıları Ödülü Sergisi’, bu yıl ‘balkon’ temasını ele alıyor. Sergi, ev ve balkon üzerinden içeri ve dışarı ilişkisini araştırırken, balkonun özgürleştirici bağlamda çağdaş sanat evreninde nerede konumlandığı sorusuna cevaplar arıyor. Sergi küratörlüğünü Murat Tabanlıoğlu üstlenirken Agâh Uğur, Leyla Alaton, Saruhan Doğan, Gönül Nuhoğlu, Derya Bigalı gibi isimleri jüri üyesi olarak görüyoruz. Tabanlıoğlu, her bir jüri üyesinin Türkiye mozaiğini simgelediğini söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Leyla Alaton hem başarılı bir işinsanı hem de sıkı bir sanat koleksiyoneri. Agâh Uğur ve Saruhan Doğan bu işin hem ekonomisini bilen hem de ince bir şekilde sanattan anlayan Türkiye’nin en önemli isimlerinden. Derya Bigalı ise Türkiye’de sanatın ilk kültür merkezlerinden biri olan Akbank Sanat’ı başarılı bir şekilde yönetiyor. Böyle bir jüri olunca ortaya iyi bir sonucun çıkması bir tesadüf olmasa gerek.”
Emin Berk’in çarpıcı fotoğrafları Sakarya’nın Taşkısığı Köyü’nde 2000 yılında inşa edilmiş elektrik santrallarının gündelik yaşantı ile ilişkisini belgeliyor. Ayşe Gözde Çöklü, Oscar Wilde’ın “Yaşamak dünyadaki en nadir şeydir. İnsanların çoğu var oluyorlar, hepsi bu” sözünden yola çıkarak ürettiği kolajlarla ‘öteki’ insanların hayatlarıyla ilgili tahminde bulunuyor. İsmail Onur Gönüllü, hazırladığı karanlık odanın aydınlanabilmesi için izleyiciden çığlık atmasını bekliyor. Sesimizi yükselterek aydınlığa ulaşmamızı engelleyen duvarların ötesine geçebileceğimiz önermesini taşıyan bir deneyim alanı sunuyor.
Ece Kibaroğlu’nun ‘Kaçış Planı’ isimli heykeli metal bir konstrüksiyona sahip. Bu metal sergi duvarına monte halde duruyor. Çalışma kişisel bir çekmece olarak düşünülen kurmaca bir formda verilirken doğa, insan ve şehir hayatını sorguluyor. Büşra Çeğil’in ‘Bastırılmışın Geri Dönüşü’ ismini verdiği enstalasyon çalışması lavabodan taşan bir zift. Aslıhan Uruş ise ‘Alan’ ismindeki enstalasyonuyla içeri ve dışarı kavramlarını sorguluyor. Ayşe Coşkun çalışmasında insanın doğada yalnız kalma korkusunu araştırıyor. Egemen Tuncer ve Hacer Kıroğlu daracık Fransız balkon enstalasyonlarına ‘Balkon.rar’ ismini veriyorlar. Hüseyin Demirbaş, ‘Linç’ adlı resminde yüzlere Twitter kuşu kullanıyor. Özgür Şahin ‘Sonsuz Döngü’, Sarta Nurcan Kaya ‘Bölgesel Fragmanlar Serisi- Sur’, Seda Kayatepe ‘İçeri Gir’ ismindeki video çalışmalarıyla Akbank 39. Günümüz Sanatçıları Ödülü Sergisi’nde yer alıyor.
‘Akbank 39. Günümüz Sanatçıları Ödülü Sergisi’ 20 Kasım’a kadar Akbank Sanat’ta.