Güncelleme Tarihi:
İnsanın bedeniyle ilişkisi, bedenini dünyaya sunma ve dünyanın bu bedeni algılama biçimi tarih boyunca hep bir mesele olagelmiştir. Bilhassa kadın bedeni söz konusu olduğunda bu mesele iyice çetrefilli bir hal alır. Bu denkleme bir de o kadının tüm hayatını ve kariyerini bedenini kullanarak inşa edişini eklediğimizde ortaya onlarca görüş çıkar ve tuhaf bir biçimde hepsi de farklı açılardan haklılık payı taşır.
Henüz 21 yaşındayken rol aldığı bir müzik klibinin ardından dünya çapında şöhrete kavuşan Emily Ratajkowski’nin bedeninin şekillenmeye başladığı yıllardan itibaren bir şekilde içinde bulunduğu bir sektöre dair anılarını paylaştığı denemelerden oluşan Bedenim adlı kitap, konuya dair yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. Bir kadının hayatının hemen her aşamasında bedeniyle sahiplik ilişkisini ve toplumun, bilhassa da erkek bakışının bu ilişkideki rolünü kendi deneyimleri üzerinden anlatıyor Ratajkowski. Ünlü bir model, oyuncu, girişimci ve küresel bir sosyal medya fenomeni olması, dolayısıyla geçimini bedenini görselleştirerek kazanıyor olması da bu hikâye yepyeni boyutlar ekliyor. “Vücudumdan bir yaşam ve kariyer inşa etmekten gurur duydum. Tüm kadınlar bir dereceye kadar nesneleştirilir ve cinselleştirilir, dolayısıyla bunu kendi şartlarıma göre yapsam iyi olur, diye düşündüm,” diyen yazarın modellik yapmayı yahut şöhretli yaşamları düşleyenlere mesajları yahut tavsiyeleri yok, o tamamen kendi hikâyesine, kendi eşsiz deneyimine odaklanıyor ve tüm içtenliğiyle kendi güçsüzlüklerine, kırılganlıklarına ve cesaretine odaklanıyor.
“Bu kitabın amacı cevaplara ulaşmak değil, geri dönmek zorunda olduğum fikirleri dürüstçe keşfetmektir. Kendimi gördüğüm çeşitli aynaları incelemeyi hedefliyorum: Erkeklerin gözleri, kendimi karşılaştırdığım diğer kadınlar ve benden alınan sayısız görüntü... Bu denemeler, 20’li yaşlarımı tanımlayan ve inanlarımı ve politik görüşümü dönüştüren derin kişisel deneyimlerin ve ardından gelen uyanışın kayıtlarıdır,” diye açıklıyor kitabı yazma amacını.
‘Bedenim’, bir aktivizm metni olarak değil de bir anı derlemesi olarak ele alındığında oldukça etkili ve sarsıcı bir metin. İçinde bulunduğu sektörü ve sektörün işleyiş dinamiklerini çekincesizce eleştiren, kendini de bu eleştirilerden azade tutmayan metinlerden oluşuyor. Kapitalist bir sistem içerisinde başarılı olmaya çalışırken sistemi kendi çıkarları için kullandığını ifade ederken “Ama bu oyunu sevdiğim anlamına gelmez,” diyor.
Tertemiz, lafı döndürüp dolaştırmayan bir üslubu var Ratajkowski’nin. Söylemek istediğini hiç sakınmadan söylerken denemelerin kendi içlerindeki yapısını da yılların birikimiyle içinden bir an önce çıkmak için çırpınan duyguların telaşına kurban vermiyor. Şöhretle, cinsellikle ve güçle olan ilişkisini; bedeni üzerinde sahip olduğunu sandığı gücün kırılganlığını; güzellik algısının başrolü oynadığı sektörlerdeki toksik işleyişi kariyeri boyunca çalıştığı insanların isimlerini adlı adınca vermekten çekinmeden anlatıyor. Kariyerinin başlarında çalıştığı bir fotoğrafçıya yazdığı bir mektuptan oluşan bölüm, hem hikâyesi hem de yazarın ifade gücüyle ön plana çıkıyor.
Destek Yayınları tarafından Oylum Tanrıöver çevirisiyle yayımlanan Bedenim, Emily Ratajkowski’nin modellik ve aktörlük yaşamına dair anılara odaklansa da hemen her kadının bir şekilde onun yaşadıklarıyla bağ kuracağına şüphe yok.