Güncelleme Tarihi:
Ömer Erdem’in mükemmel şiirlerinin yanı sıra denemelerini ve kitap yazılarını da severek okurum. ‘Radikal Kitap’tan başlayarak, okuduğu kitapları yazıyor. Nerdeyse hemen her hafta ya aynı kitapla ilgilenmiş oluyoruz ya da benim bir sonra okuyacağım kitabı o bir hafta önce yazmış oluyor. Şair okumaları mı demeli? Öyle çeşitli ki! Şair şairin kılavuzudur diyelim.
Bazı yayınevleri de öyle, sanki okuma listemi vermişim de her ay o listeden bir kitap yayımlıyorlar gibi: Kolektif de bunlardan biri. Ne zaman tanıştık hatırlamıyorum. Pessoa’dan Cevat Çapan’ın çevirdiği ‘Gizemli Bir Maske’ olabilir, sonra da Ulaş Özdemir’in halk ozanlarıyla söyleştiği ‘Senden Gayrı Aşık mı Yoktur?’ Tanışmak için vesile çok Kolektif’le. Benim okumadığım, ama herkesin elinde olan bir kitapları var, daha doğrusu aynı yazarın, Yuval Noah Hariri’nin kitapları. O geçmişi ve yarını yazdığı, bense bugüne yetişemediğim için şimdilik sonraya bırakıyorum onu.
Kolektif, hepimizi ilgilendiren kitaplar yayımlıyor, Kolektif ya! ‘İşte Zamanın Melodisi’ (Ekim 2016). Pierre Cassou-Nogues’nin kitabını Nazlı Ceyhan Sümter çevirmiş. Kitapta zaman öldürmek için birbirinden güzel bahaneler var. Okumak için bahane mi arıyorsunuz, buyurun siz de kayıp zamana övgüler düzen ve ‘her adımında tereddüt eden bir gezginin serbestliği, kayıtsızlığı ve tutarsızlığıyla keşfetmek’ isteyen bir yazarı okuyun: “Dünyada bana kalan tek iyi şey, birkaç kez oyalanmış olmaktır.” Oyalanmadan okusanız iyi olur!
Aşk da bir tür oyalanma sayılır mı? Söyledim ve unuttum. Ama insanların bazı renklere âşık olduklarını da biliyorum. Siyah aşkını biliyoruz, kırmızı aşkı herhalde en tutkulusu, bir de mavi var, benim de yazılarımda, şiirlerimde ilan-ı aşk ettiğim mavi. Amerikalı şair Maggie Nelson da Mavibent (2017), özgün adı ‘Bluets’, ile hem okurlara hem de bence şairlere masmavi bir olanak sunuyor ki, sanki hiç yazmamışım gibi, bir yeni mavi şiiri yazacağım bu kitaptan. Okumak yazmaktır! Tam 240 paragraf var mavi üzerine. Çevirmen Selin Sıral da sonsözünde 24 maddelik güzel bir ‘mavi şerh’ yazmış. Nelson, Almanca’da mavi olmanın sarhoş olmak anlamına geldiğini belirtiyor ki, bu kitabı okuyunca da doğrusu bir ‘deep blue’ hali yaşıyor insan, derin bir mavi sarhoşluğu. (Bu yazıyı yazarken ne tesadüf Açık Radyo’da ‘sarı’ renkle ilgili bir program başladı!)
‘Kadın kahkahasına bir övgü’. Ne güzel bir tanım! Natalie Angier’in yazdığı ‘Kadın - Sonsuz Coğrafya’yı (Nisan 2018) Tuğçe Togo Türkçeleştirmiş. Dişi olmanın biyolojisi ya da ‘özgürlük biyolojisi’ adına, kadının coşkulu tabiatını gözler önüne seriyor kitap. ‘Işığa Doğru’ başlıklı harika girişi okumaya başlar başlamaz, kadına ve bedenine âşık olmanın aynı zamanda doğaya da âşık olmak anlamına geldiğine bir kez daha iman ediyorsunuz. Esrime üzerine bu kitap ‘kadın bedenine Dionizyak bir saygı ve sevgi duruşu’ diyelim.
Kolektif zamanlara dönsek de kitapları da öyle okuyabilsek! Gönülçelen kitaplar bunlar, birini okurken gözünüz diğerinde kalıyor. Galiba bizim gibiler için dünyadan gitmenin en zor yanlarından biri, kitapları geride bırakacak olmak! ‘Kadim Bilgeliğin Modern Dünyadaki Önemi’ni, üstünde bir yelkenli çizimiyle, adı ‘Yol Bilenler’ (Wade Davis, Türkçesi: Akın Terzi, Ocak 2018) olan bir kitaptan okumanın muazzam keyfi! Kahverengi sırtlan mevsiminden Anakonda halklarına, kutsal coğrafyadan rüzgârlı yıla, yeryüzündeki yerel kültürlerin bilgeliğine bir yolculuk. Yazmak yolculuk ama okumak, hem keşif hem yolculuk!
“Yürüyelim arkadaşlar!” Ne çok kitap okudum yürümeye dair, ‘Yürümenin Felsefesi’ de (Frederic Gros, Türkçesi: Albina Ulutaşlı, Ocak 2018) yürümeye yaratıcı bir eylem olarak övgü. Nietzsche’den Rimbaud’ya, Rousseau’dan Nerval’e... Yürüyelim, okuyalım, sevelim, gezelim, dönelim, yine okuyalım, okumak da yaratıcı bir eylemdir, hele Kolektif gibi yayınevlerinin kitaplarıyla, unutmayalım!