Güncelleme Tarihi:
Rachel Cusk, daha önce ‘Çerçeve’yle başladığı ‘yeni tür roman’ yazma girişimini ‘Geçiş’te yeni temalara açılarak ve yeni derinlikler keşfederek sürdürüyor. ‘Whitbread İlk Roman’ ve ‘Somerset Maugham’ ödülleri sahibi yazar Cusk, kitapta boşandıktan sonra iki çocuğuyla Londra’ya yerleşen yazar-öğretmen Faye’in hayatını yeniden inşasını konu ediniyor. Faye’in evliliğin bitişiyle yaşadığı kargaşa süreci, kendisi ve çocukları için yeni bir gelecek inşa ederken kişisel birtakım geçişlerin katalizörü oluyor. Roman Faye’in bir astrologdan -muhtemelen bir bilgisayar programı tarafından üretildiğini düşündüğü- aldığı e-posta ile açılıyor. Faye, bir yazar arkadaşının ‘Kötü bir yerde iyi bir ev alacağına, iyi bir sokakta kötü bir ev alması’ tavsiyesine uyarak satın aldığı harabe evin tadilatına başlıyor. Kısıtlı maddi imkanları nedeniyle de çocukları babalarının evine göndermek zorunda kalıyor. Kendi de tamiratı en sona bırakılan odada yaşamaya başlıyor. Faye, yenilenme sürecini evle iç içe yaşıyor. Romanın en büyük çatışması ise tamirat seslerinden rahatsız olan alt kat komşuları işçi ailesi. Bir burjuvanın hayatını yenilemesine kızıyor sanki sürekli ‘arıza’ çıkaran alt sınıf mensupları.
ANLATICI, DİNLEDİKLERİNİN AKTARICISI...
Romanının anlatıcısı Faye, dinlediklerinin aktarcısıdır aslında. Kitabında edebiyatın kalıplarını aşmaya çalışan Cusk da bir roman inşa etmek için yeni bir yol arıyor. Yazar, ‘Geçiş’ boyunca hikâyeyi kimin kontrol ettiği ve hayatımıza giren hikâyelerin bizi ne derece etkilediğini tartışıyor. Başkalarının anlatıları; hikâye ile kurgu arasındaki sınırları ortadan kaldıran romanda, hikâyenin hikâyesine dönüyor. Hâlâ geride bırakılamamış bir geçmişle belirsiz bir gelecek arasında Faye içlerinde eski bir sevgili, yeniden bir araya gelinen dostlar, inşaatçılar, kuzenler, kuaförlerin de olduğu çeşitli insanların hikâyelerini dinliyor. Konuşmaktansa dinlemeyi tercih eden anlatıcının soğuk bakışının altında temas edilen bütün hayatlar, aile, kader, arzu, yalnızlık ve bağlanma şiirsel mesellere dönüyor.
Faye, kitabın sonu yaklaşırken ‘Sevdiğine inandığı iki çocuk annesi bir kadınla beraber olabilmek için kendi evliliğini bitiren’ kuzeni Lawrence’in taşradaki evinde kasvetli ve bir o kadar da neşeli komşularla akşam yemeğinde duyguğu hikâyeleri de aktarmayı seçiyor. Lawrence’in anlatılarıyla aydınlanma yaşanan Faye, “Kader, dedi, doğal durumu içindeki gerçektir sadece. İşleri kadere bırakırsan uzun zaman alabilir, dedi ama kaderin yürüttüğü süreçler kesindir ve acımasızdır” diyor.
Evin tamiratı sona erdi. Son çivi de çakıldı. Faye geçiş sürecinin ardından, yeni biri oluyor, kendisinin yeni bir versiyonu değil. Kısa bir roman için ‘Geçiş’ oldukça derin, bağımsız bir okuma. Geleneksel roman karakterleriyle edebiyat geleneğinde çatlaklar oluşturan Rachel Cusk’ın, romanda erişilebilir bir karakterin duygularını keşfetme ihtiyacımızı üzmesine buyurun.