Bir kaçış hikâyesi

Güncelleme Tarihi:

Bir kaçış hikâyesi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2017 14:29

Siyasal sığınmacı Hırvat bir anne ile İranlı bir babanın kızı olan Ottessa Moshfegh’den, kendi sıkıntılı çocukluğunun izlerini de taşıyan, güçlü anlatımı, başarılı tasvirleriyle çok iyi bir ilk roman: Eileen.Moshfegh toplum içinde tek başına olduğu duygusuna kapılan bir insanın iç dünyasının korkunçluğunu göstermeyi başarmış...

Haberin Devamı

Ottessa Moshfegh ilk romanı ‘Eileen’de küçük bir New England kasabasında yaşayan mutsuz bir genç kızın her şeyi geride bırakıp kaçma hayalleri üzerine yoğunlaşıyor. İki kadın arasındaki tuhaf ve tekinsiz bir dostluk, patlamaya hazır bir tabanca, yüz kızartıcı bir suç ve bol alkol ekseninde gelişen ‘Eileen’, ‘kara roman’ ya da ‘psikolojik gerilim’ türlerine göz kırpmakla birlikte tür sınırlarını aşan bir derinliğe sahip. Yazarı Ottessa Moshfegh de -son bir kaç yıldır- Amerikan edebiyatının geleceği parlak yıldızları arasında gösteriliyor. 

Ottessa Moshfegh, her ikisi de müzik sanatçısı olan Hırvat bir anne ile İranlı bir babanın kızı. 1980 Boston, Massachusetts doğumlu. Zor geçen çocukluk ve gençlik yıllarının ardından edebiyat alanında yüksek lisans eğitimine ve yazmaya başlamış. The Paris Review, The New Yorker, Granta gibi gazete ve dergilerde yayımlanan öyküleri ve kısa romanı ‘McGlue’ ile dikkat çeken Moshfegh ilk romanı ‘Eileen’ ile 2016 yılı Man Booker Ödülü finalisti olmuş ve PEN/Hemingway İlk Roman Ödülü’nü kazanmış.

Haberin Devamı

Kasaba bunaltısı
1964 yılında, küçük bir okyanus kasabasındayız. Anlatıcının kendisini takdim ettiği ilk bölümün kısa özetini kendi ağzından dinleyelim:
“İşte buradayız. Adım Eileen Dunlop. Artık beni tanıyorsunuz. Anlattığım dönemde yirmi dört yaşındaydım ve erkek çocukların kapatıldığı özel bir ıslahevinde sekreterlik yaparak haftada elli yedi dolar kazanıyordum (...) Hep çok mutsuz, çok öfkeliydim. Kendimi kontrol etmeye çalışıyordum ama bu beni daha da beceriksiz, mutsuz, öfkeli birine dönüştürüyordu. Jeanne d’Arc veya Hamlet gibiydim ama yanlış hayata doğmuştum -bir hiç kimsenin, bir kimsesizin, bir görünmezin hayatına. Bunu daha iyi ifade etmenin yolu yok. O zamanlar kendim değildim. Başka biriydim. Eileen’dim. O zamanlar -bundan elli yıl önce- iffetli biriydim. Genç ve öfkeli Eileen olduğum dönemin son günlerinde, doğup büyüdüğüm zalim ve soğuk kasabada yaşıyordum. Aralık sonuydu...”

Kasaba sakinlerinin Noel hazırlığı sürerken, yaşlı -polis emeklisi- babasıyla annesinin sağlığında bile hiç güzel bir Noel günü geçirmemiş olan Eileen, kasabadan kaçma hazırlıkları yapıyor. Anlattıkları onun ortadan kayboluşunun hikâyesi.
Kaçmak istiyor çünkü bu sıkıcı kasaba, alkolik babası, çalıştığı ıslahevindeki tutuklu erkek çocukların acı kaderleri, neredeyse çöplük haline gelen kendi evleri ve gündelik korkuları genç kadına hayallerine sığınmaktan başka çare bırakmamış. Aslında hayatını değiştirmeye ne gücü var ne de cesareti. Tam o sırada iş yerine tayin edilen genç bir kadının gelmesi Eileen’ın hayatını değiştirecektir. Özgüveni, albenisi, eğitimi ile Rebecca, tam da Eileen’ın sahip olmak istediği kişiliği temsil etmektedir. Üstelik Rebecca çok sıcak davranmıştır Eileen’a. Bu yakınlık o zamana dek kimseden dostluk, arkadaşlık görmemiş, ebeveynleri ve kız kardeşi ile sevgi ilişkisi kurmammış genç kızı derinden etkiler. Oysa Rebecca’nın farklı planları vardır. Fondaki sıkıcı kasaba, gerilimin yavaş yavaş arttığı bir sahneye dönüşürken, artık Eileen için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır...

Haberin Devamı

‘Roman yazma’ kılavuzuna başvurmuş!
İnsanları, evleri, barları ve -özellikle ıslahevi gibi- kurumlarıyla sıradan bir Amerikan kasabasının atmosferini, sıradan bir kadının bunalmış ruh haliyle birleştirerek mükemmel bir gerilim sahnesi yaratmış Ottessa Moshfegh. Ancak amacı Hitchkockvari bir gerilim hikâyesi yazmak değil. Normal dediğimiz hayatın başkalarını görmezden gelmeyi doğallaştırmasını, bireyin yalnızlığını, toplum içinde tek başına olduğu duygusuna kapılan bir insanın iç dünyasının korkunçluğunu göstermek istemiş. İnternette okuduğum söyleşisinden anlaşılacağı üzere Ottessa Moshfegh Eileen karakterini kendi deneyimlerinden yola çıkarak kurgulamış. Siyasal sığınmacı olan anne ve babasının kültürel bakımdan zengin ama varlıklı bir Boston semtinde maddi açıdan yoksul olduğunu söylüyor Moshfeg. Paslı arabalarından utandığını, ailesi tarafından edebiyat okumaya teşvik edildiğini ama aynı dönemde hırsızlık da yaptığını, 17-18 yaşlarında kapıldığı alkol bağımlılığı ile beş yıl mücadele ettiğini de ekliyor. Sonuçta “Çocukluğumdan, ergenliğime ve 20’li yaşlarımın çoğunda cehennemde yaşıyormuşum gibi hissettim” diye özetlemiş hayatını. Eileen’ın babasından kalma hurda arabası, ufak tefek hırsızlıkları, alkol alışkanlığı ve cehennem gibi hayatı yazarın hayat hikâyesiyle örtüşen motifler. Benzerlikler bunlarla sınırlı. Eileen’ın hikâyesi Ottessa Moshfegh’ın hayal gücü ve yaratıcılığının ürünü.

Haberin Devamı

Tam bu noktada romanın yazılış hikâyesine değinmek ve fetişleştirilen yaratıcılık meselesini tartışmak anlamlı olabilir. Hikâyeleri ve novellası ile dikkatleri çekmesine rağmen yazarlıkla geçinecek bir gelir sağlayamayan Moshfegh, “Keşfedilmek için 30 yıl beklemek istemiyordum” diyor; “o yüzden cesur bir şeyler yapmak gerekti (...) Yazarak yaşayabileceğim bir kariyer başlatmak için bir roman yazmamı istediler. ‘Eileen’i yazmamın ana motivasyon buydu. Düşündüm, güzel: Bu oyunu oynayacağım. Ve hâlâ da oynuyormuşum gibi hissediyorum”... İşin komiği satan bir roman yazmak için bir kılavuza ihtiyaç duyması. Kitapçıdan herkesin hızlı bir şekilde harika bir kitap yazabileceğini idda eden Alan Watt’ın ‘90 Günde Roman Yazımı’ adlı kitbını satın almış. Neyse ki yazmaya başladıktan sonra kılavuzu bir kenara bırakıp kendi yolunu çizmiş.

Haberin Devamı

Eileen’, öncelikle yarattığı kadın karakter ile etkileyici bir roman. Başarılı bir kurgusu var; romandaki her bir olay, mekân, tasvir onun iç dünyasını anlayabilmemiz için seçilmiş. Anlatı zamanındaki Eileen karanlık, suça eğilimli, patolojik bir kişilik gibi görünebilir. Ne var ki anlatım zamanında artık yaşlı bir kadın olan Eileen kendini gerçekleştirmeyi başarmış, huzura ermiş bir kadın. Kısacası o bir ucube ya da doğuştan kötü biri değil. Eileen’in psikolojisi, içinde yaşadığı koşullardan, toplumdan, toplumun farkındalık noksanlığından, çaresizlikten, birşeylerin değişeceğine dair umut eksikliğinden, beden dahil herşeyin metalaştırıldığı bir dünyada yaşamaktan kaynaklanıyor. Ottessa Moshfegh bütün bunların izini sona doğru gerilimi yükselen bir hikâye içinde çok iyi sürmüş. ‘Eileen’ çok iyi bir ilk roman....

Haberin Devamı

EILEEN

Bir kaçış hikâyesi

Otressa Moshfegh
Çeviren: Begüm Kovulmaz
Hep Kitap, 2017
240 sayfa, 22 TL.

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!