Güncelleme Tarihi:
Hepimizin zihninde, niteliği ve yoğunluğu kafa kâğıdımızın eskiliğiyle doğru orantılı olarak değişen bir “Hayat nasıl yaşanır?” sorusu dönüp durur. Bazımız “Büyüyünce ne olsam?”ın tatlı telaşında salınırken bazımız da “Acaba nelere geç kaldım?”ın muhasebesindedir. Ve iyi ki bizden önce bilgece yaşanmış, onurlu, özgün yaşamlar vardır ki, onlarla karşılaştığımızda yolumuzu gönlümüzce çizmek, cesaretle ilerlemek ve korkmadan yaş almak hususunda kalbimiz ilham bulur.
İşte Metin Akpınar’ın hayatını anlatan, Zeynep Miraç’ın kaleme aldığı ‘Sahneye Adanmış Bir Ömür: Metin Akpınar’, benim için pek çok hayati soruyu cevaplayan, yaşamanın bazen zor, çoğu kez neşeli ve ama her daim devrimci bir eylem olduğunu anlatan bir kitap oldu. Zor; çünkü hem dünya hem ülke, savaşlardan ekonomik krizlere, devletin ceberrutluğundan halkın kinine, hiç değişmeyen bir döngüde kendi altını oymaya devam ediyor.
Neşeli; çünkü bir vakitler “Misafirliğe geliyoruz” demek için alttan süpürgeyle tavana vuran komşular, dostlar hâlâ var ve hiç yakınmaya gerek yok, şimdilerde de o iş bir mesajla çözülüyor.
Devrimci; çünkü yaşam ne olursa olsun gelişmek, dönüşmek, ilerlemek demek ve nefes almanın kendisi bile bir devrime dönüşüyor.
Önsözünde “Bana güvenip hikâyesini teslim ettiği için ona müteşekkirim” diyor yazar Zeynep Miraç; “En büyük teşekkürüm ise yaktığı umut ışığına. Evet, başka türlü bir dünya da başka türlü bir yaşam da mümkün. Belki etraf karanlık ama Metin Akpınar bize yolu gösteriyor”.
ÇİNGENE HAKKI’NIN KONAĞI...
Çocukluğu Aksaray’daki Çingene Hakkı’nın Konağı’nda geçen Metin Akpınar, burada daha sonradan yapacağı tiplemelere esin kaynağı olacak çok renkli bir dünyanın içinde bulur kendini.Bileyci, hallaç, kalaycı sesleri, sahnede kullanacağı envai çeşit ses perdesinin ilk tohumlarıdır mesela. Pertevniyal Lisesi’nde okurken Oğuz Aral’ın kurduğu Yeşil Sahne’de pantomim yapmaya başlar. Sahne tozunu yutmuştur bir kere. Bir daha çıkmayacaktır kanından.
“Aşkımız Aksaray’ın en büyük yangınıydı” dediği eşi Göksel Hanım’la tanışmaları, 50’li yıllarda şekillenen dünya görüşü, 27 Mayıs ihtilalinin getirdikleri, Zeki Alasya ile tanışması ve bir ömür sürecek bir dostluğun başlaması, Devekuşu Kabare’nin kuruluşu, unutulmaz komedi filmleriyle Yeşilçam’a attığı imza, 12 Eylül’ün boğucu yasaklarına direnerek sahneledikleri ‘Yasaklar’, ‘Deliler’ gibi oyunlarla topluma aldırdıkları nefes ve hayatı boyunca flört ettiği siyaset ve bir nevi sahneye dönüşen meşhur sofraları, Akpınar’ın hayatına dair her şey Zeynep Miraç’ın özenli kalemiyle bu kitapta...