Bir gün, tek başına...

Güncelleme Tarihi:

Bir gün, tek başına...
Oluşturulma Tarihi: Eylül 28, 2017 14:16

‘Uyku Krallığı’, kahramanı Fikret’in bir güne sığdırdığı hayatının tuhaf ama çekici hikâyesi. Fonda Türkiye’nin aktığı, arada Amerika’nın baş gösterdiği tanıdık ama sürprizli karakterleriyle okuru yakalayan, okuma keyfi çok yüksek, tuhaf ve çekici bir kitap...

Haberin Devamı

Gün gelir, tüm hayatınız gözünüzün önünden geçer. Sanki siz değil de aynı size benzeyen tanıdık biri yaşıyormuş hayatınızı gibi izlersiniz. O günden geriye ne kalır, orasını yaptığınız muhasebe belirler. Kerem Eksen, ‘Uyku Krallığı’ adını verdiği kitabında böyle bir hikâye anlatıyor. Romanın kahramanı Fikret, hasta olduğu bir gün, evinde dinlenirken gençliğini, ilk aşkını, ilk hevesini, mesleki macerasını, evliliğini, dostlarını, özlemlerini, unuttuklarını yazarın kaleminden okurlarla paylaşıyor. Yazar her ne kadar atlayan bir kronoloji izlese de yakın dönem Türkiye’nin yaşadığı pek çok önemli olay Fikret’in anılarının başköşesine oturtuluyor. Dahası Türkiye’nin yaşadığı o dönemeçler, kahramanın hayatında da dönüm noktalarına yol açıyor, kaderini değiştiriyor. Bu anlamda da toplumsal olarak kısa dönemde yaşadığımız önemli olayların insanların hayatını nasıl kökünden değiştirdiğine ya da teğet geçtiğine şahitlik ediyoruz. Yakın dönem Türkiye’sinin politik mevsiminin fonda yer aldığı kitap, ufak dokunuşlarla pek çok farklı hikâyeye girip çıkıyor.

Haberin Devamı


BAŞROLDE ŞİİR
Fikret şiire düşkün bir yeniyetme olarak başlıyor hayata. Tanıdık bir hikâye onun gençliği, şiirleriyle kızları etkilemeye çalışan bir genç en başlarda. Sonra şiirine politika da bulaşıyor az çok. Arkadaşlarıyla bir olup şiir adına bir şeyler yapmaya çalışıyor, işler sarpa sarınca da hıncını şiirden alıp ona küsüyor. Sonra âşık oluyor, evleniyor. Şiirden vazgeçip tarihe yöneliyor. Tarihin peşi sıra Amerika’ya gidip uzmanlık alanı Osmanlı’nın izlerini orada arıyor. Yaşananlar onu yeniden ülkesine getiriyor. Gurbetteyken özlediği ülke, kavuştuğunda gurbet geliyor. Hem mesleki hem siyasi olarak hayal kırıklıklarını peş peşe yaşıyor. Acıyla tanışıyor, sonrasında acının bireyseline değil toplumsalına şahitlik ediyor. Karısı aracılığıyla başka hayatların dertlerini de öğreniyor. Önünde sonunda yine teselliyi ilk göz ağrısı şiirde buluyor. Çok da farklı bir hikâye değil Fikret’inki. Aksine çok tanıdık belki. İşte çekiciliği de burada aslında. O tanıdık hikâyede gözden kaçırdıklarınızı gösteriyor yazar size.
‘Uyku Krallığı’nın öne çıkan bir başka yönü ise yazarın yarattığı kahramanlarla genellikle aynı sosyoekonomik sınıfa ait insanların farklı prototiplerini ortaya çıkarması. Bu sayede ‘aydın’ sınıfın farklı farklı dertleriyle, tartışmalarıyla karşılaşıyoruz. Kimi tarihi yeniden yazmanın peşinde, kimi satır aralarından ders çıkarmanın... Bazıları ise tarihe dönüp bakmıyor bile. Fikret ise tüm bu kalabalığın arasında kendi yalnızlığını yaratmanın peşinde. Bazen çok bireysel bir bakış açısı takınıyor, neredeyse ‘aymaz’lığın kitabını yazıyor, bazen de kimsenin anlayamayacağı kadar derine inip ince bir duygusallık ortaya koyuyor. Kitabın tüm bu karmaşasının kendine özgü bir ironisi olduğunu da belirtmek gerekiyor. Kahramanlar bir yanıyla çok tanıdık, bir yanıyla da çok yabancı geliyor, özellikle de Fikret. Ezcümle ‘Uyku Krallığı’, okuma keyfi çok yüksek, tuhaf ve çekici bir kitap. Dolayısıyla fonda Türkiye’nin aktığı, arada Amerika’nın baş gösterdiği tanıdık ama sürprizli karakterleriyle okuru yakalıyor.

Haberin Devamı

Bir gün, tek başına...
UYKU KRALLIĞI
Kerem Eksen
Everest Yayınları, 2017
230 sayfa, 18 TL.

BAKMADAN GEÇME!