Güncelleme Tarihi:
1950’ler, New York... O zamanların işçi mahallelerinden Üst Batı Yakası, 2. nesil Polonyalı Amerikalılar ve yeni göçmen Porto Rikolular... New York’un gecekondusu, yangın merdivenli, gelişigüzel odalara bölünmüş ‘tenement’lerde yaşayan yoksul çocuklar, etnik kökenli sokak çetesi savaşlarının tam ortasında filizlenen siyah-beyaz bir aşkın imkânsızlığı, gençliğin ateşlediği tutku ve acı... Sahne sanatlarıyla biraz ilgili olup da ’Romeo Juliet’in 20. yüzyıl Amerikan versiyonu ‘Batı Yakasının Hikâyesi’ni bilmeyen var mıdır? ‘Somewhere’, ‘America’, ‘Maria’, ‘I Feel Pretty’lerden en az birini dinlememiş, sevmemiş olan?..
Varsa bile çok azdır çünkü ‘West Side Story/ Batı Yakasının Hikâyesi’, Bernstein-Sondheim birlikteliğinin ölümsüz, zamansız, klasik, parlak meyvesi ve müzikal deyince akla ilk gelendir. Dansın, müziğin, öykünün ve dramaturjinin mükemmel bir birleşimidir o. Wagner’in ‘Gesamtskunstwerk/Tamsanateseri’ iddiasıyla operada yapmaya çalıştığına Amerikan pragmatizminin cevabıdır. Müziği çatışması bol öyküsüne uygun bir biçimde gergindir, söylemesi ve dinlemesi zor, gerilimli artmış 4’lü aralıklarla doludur. Bir de meraklısına bir not: ‘Batı Yakası’nın fikir babası Jerome Robbins 1947’de müzikali ilk olarak New York’un Yukarı Batı değil Aşağı Doğu yakasında, Polonya kökenli oğlan Porto Rikolu kız değil İrlandalı Katolik oğlan/ Yahudi kız aşkı olarak hayal etmiş... Benim gibi müzikal sevmezlerin bile kayıtsız kalamadığı bu büyülü şaheser, şu an İstanbul’da Zorlu PSM’de sahneleniyor, hem de 1957’de prömiyer yapan orijinal Broadway Jerome Robbins yönetimi ve koreografisine en sadık biçimiyle...
Bu Michael Brenner turne prodüksiyonu ‘Batı Yakasının Hikâyesi’ turnayı birçok anlamda gözünden vurmuş. Sahne sanatlarının en zor türlerinden biri müzikal dediğimiz şey sonuçta; dans, müzik, oyunculuk derken sihirbazın şapkasındaki her numarayı içeriyor, ve bu kast, neredeyse mükemmel, insanüstü yeteneklerle donatılmış bir grup insandan oluşuyor. Batı Yakası’nda dans, mambo, rock, caz gibi türlerarası geçişlerle en önemli unsurlardan biridir, birçok müzikalden daha temeldir dans ve dansla ifade onda. Bir anlamda dans ve müzikteki çeşitlilik, New York şehri göçmen çokkültürlülüğünün bir yansımasıdır. Daha açılış sahnesindeki dans rutininin mükemmelliğiyle büyülenip şaşmaya devam ederek seyrediyorsunuz üç saat boyunca, kast’takilerin dünyanın en kolay işini yaparmış gibi dans etmelerini değil sadece tabii, çok iyi şarkı söylemelerini ve oyunculuklarını da aynı zamanda, sahne varoluşlarının bu her şeyi kapsayan inanılmazlığını...
Özellikle iki önemli karakteri canlandıran oyuncular; esas oğlan Tony Kevin Hack ve esas kız Maria’nın en iyi arkadaşı, ağabeyi Bernardo’nun sevgilisi Anita’yı oynayan Keely Beirne sahne prezansları, dansları, sesleri, yorumları, oyunculukları, kısacası her şeyleriyle muhteşemler. Kevin Hack’in sololarındaki ses dinamiği hâkimiyeti ve Keely Beirne’nin karakterini ateşli bir tutkuyla sahiplenişi çok başarılı... Yalnız esas kız Maria (Jenna Burns), nedense olamamış. Çok tiz ve dik bir koloratür soprano, sesleri zımba gibi basıyor basmasına, hispanik aksanı da çok iyi yapıyor yapmasına da, yorumuyla ve sahne prezansıyla ilgili bir sorun var, bu kadar mükemmelliğin içinde doğrusu vasat kalıyor, esas oğlanla kimyaları tutmuyor ve bu başrole neden uygun görüldüğü, selamda, alkışlarda da göreceğiniz üzere, seyirci tarafından da anlaşılamıyor. Fakat iş tümüyle o kadar iyi ki, ‘esas kız’ın vasatlığı enteresan bir şekilde önemsizleşiyor.
‘West Side Story’yi, sahne sanatlarıyla ucundan köşesinden bir şekilde alakalıysanız ya da sadece sahnede dekoru, kostümü, ışığı, dansı, müziği, oyunculuğu ile bir bütün olarak çok profesyonel, çok iyi bir şey izlemek istiyorsanız mutlaka görün. ‘Müzikali Amerikalılar icat etti ve hâlâ en iyi onlar beceriyor’un kanıtı olarak görün ya da müzikallerden nefret ediyorsanız, özellikle görün çünkü ‘Batı Yakasının Hikâyesi’, karakterlerin şarkıya ve dansa durup dururken değil, senaryonun ve dramaturjinin bir parçası olarak geçtiği ender müzikallerdendir aynı zamanda. İnsana müzikallerle ilgili fikrini değiştirtir!
‘West Side Story/ Batı Yakasının Hikâyesi’, 18 Mart’a kadar hafta içi her akşam saat 20.30’da, cumartesi ve pazar günleri ise 15.00 ve 20.00’de Zorlu PSM’de.