Bir edebiyatsever ressam

Güncelleme Tarihi:

Bir edebiyatsever ressam
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2018 11:36

Sessiz sedasız aramızdan ayrılan Tülay Tura Börtecene benim çok sevdiğim bir dostum, büyüğüm, geride kalmayı özellikle seçmiş çok değerli bir ressamdı. Sevgi Soysal’ın unutulmaz ‘Tante Rosa’sının ilk basımı (1968) Tülay’ın o kadar sıcak, o kadar şenlikli görselleriyle bezenmiştir.

Haberin Devamı

Bu sonbahar Tülay Tura Börtecene’yi kaybettik. Tülay Tura benim çok sevdiğim bir dostum, büyüğüm, geride kalmayı özellikle seçmiş çok değerli bir ressamdı. Ölümü de sessizce oldu.

Tülay Tura ve Ahmet Oktay’ı, 1970’lerin sonunda Enis Batur tanıştırmıştı bana. Kar yağışlı bir kış günü Çiftehavuzlar’daki evine gitmiştik Tülay Tura’nın Enis’le. Ahmet Oktay’ın evi demiyorum; çünkü Ahmet Oktay’la ilk yazışmalarımız tatsız bir polemikti ve Ahmet Bey’le tanışmaktan korkuyordum...

Enis o yazışmayı zaten yersiz buluyor, Tülay Tura-Ahmet Oktay ailesiyle ille tanışmamı istiyordu. Buradan bir kez daha teşekkür ediyorum Enis Batur’a: Hayatımın en güzel, en incelikli dostluklarından biri o gün başladı, hep sürdü. Ne yazık ki ikisini de art arda kaybettik.
Tülay Tura gerçek bir edebiyatseverdi. Belki Ahmet Oktay’ın da etkisi olmuştur bu sevgide. Yine de şunu hemen söylemeliyim: Tülay Tura, Ahmet Bey’den bağımsız okurdu eserleri, bağımsız değerlendirirdi. Birlikte geçen güzel akşamlarımızda bir roman, bir öykü için üçümüzün uzun uzadıya tartıştıklarımızı dün gibi hatırlıyorum, içim sızlayarak anıyorum.

Haberin Devamı

Tülay Tura ayrıca çağdaş yazarlarımızın ‘ressam’ dostuydu. Sevgi Soysal’ın unutulmaz ‘Tante Rosa’sının ilk basımı (1968) Tülay’ın o kadar sıcak, o kadar şenlikli görselleriyle bezenmiştir. Yeni basımlara bu görsellerin metin dışı bırakılması bence bir kayıp. Çünkü Tülay’la Sevgi işbirliği içinde o görselleri ‘Tante Rosa’yla buluşturmuşlar.

Birkaç döneme ayrılabilecek ressamlığında, Tülay Tura, bir dönem, çağdaş edebiyatımızın verimlerinden yola çıktı, esinlendi. Birkaç portre çalışmasında Edip Cansever’in ‘Tragedyalar’ı esin kaynağıydı. Bu, hepsi içsel yaralı portreler ‘Tragedyalar’ın şiir kişileridir.
Bana armağan ettiği bir başka portre çalışmasında, dayanılmaz acıyı yansıtan yaşlı kadın, Gülten Akın’ın bazı şiirlerinden çıkıp gelmişti Tülay Tura’nın tuvaline.

‘Saz Caz Düğün Varyete’ (1984) yayımlanırken kapak resmini Tülay’dan rica etmiştim. Romanın üç sopranosunu yağlıboya bir resimde yansıttı. İkinci çalışmamız, bir-iki yıl sonra ‘Kafes’le gerçekleşti. Yine yağlıboya eflatun ve bir kara karga. Orijinali bugün bende. ‘Yaşarken ve Ölürken’in yeni basımlarından birinde, Tülay Tura imzalı, ekseni uzay boşluğu bir resmini istemiştim, bütün inceliğiyle vermişti...
Bazı sanatçılar susmayı yeğliyorlar. Ressamlar arasında Tülay Tura Börtecene onlardan biriydi; resmi üzerine konuşmayı hiç sevmezdi, fotoğraf çektirmeyi falan da sevmezdi. Kendi dünyasında, bir atölyesi de olmaksızın, titizlikle çalıştı durdu. Bazı akşamlar, Ahmet Bey’le ikimizin, onun resmi çevresindeki kırık dökük yorumlarımızı sessizce dinledi...

Haberin Devamı

Bir dönem var: Leylâ Erbil, Tülay, Ahmet Oktay, ben, her ay bir akşam buluşurduk. Zaten ‘Solmaz Hanım, Kimsesiz Okurlar İçin’ romanım o gecelere, anılara adanmıştır. Üçünün beni bırakıp gidecekleri aklımın ucundan geçmezdi.

Bir edebiyatsever ressam


NAHİD SIRRI'NIN RADYO OYUNLARI
Bu köşede Nahid Sırrı’nın kayıp radyo oyunlarından söz açmıştım. Edebiyatımızın gerçek koruyucularından Serdar Soydan, Örik’ten beş oyun bulmuş, yıllar öncesinin dergilerinde kalakalmış. Bilgisayar çıkışlarını bana armağan etti. Yine Örik’in hiç bilinmeyen bir öyküsü de: ‘Kösem Sultan’. Hem radyo oyunlarını hem ‘Kösem Sultan’ı handiyse soluk soluğa okudum. ‘Kösem Sultan’ bir novella, benzeşi Kösem’lerden hayli farklı yaklaşımla kaleme alınmış. Nahid Sırrı’nın hakkı yenmişliği gün günden can yakıyor. Döneminde hor görülmüş, geçim zorluklarıyla bunaltılmış bu yazar, ölümünden 58 yıl sonra çağdaş edebiyatımızın en özgünleri arasında, donakalıyorsunuz. Nahid Sırrı Örik’in bütün eserleri günün birinde kitaplaşabilecek mi?

BAKMADAN GEÇME!