Güncelleme Tarihi:
Fransız edebiyatını merkezde tutarak yenileşmeye çalışan edebiyatımızda Paul Valery ismi bir dönem sıklıkla karşımıza çıkar. Saf şiirin ne olduğu konusunda nice şairin dönüp baktığı bir isimdir o. Şairliğinin yanında sanat konularında da kalem oynatan şairin ‘Degas Dans Desen’ kitabı Orçun Türkay çevirisiyle okurla buluşmuştu. Şimdi de sıradışı bir eseriyle baş başayız. ‘Sabit Fikir’ bir diyalog olduğu kadar iç monolog, bir deneme olduğu kadar oyun hatta sanat ve düşünce eleştirisi diye de okunabilir. ‘Sabit Fikir/Ya da Deniz Kıyısında İki Adam’ deneme etiketiyle sunulmuş yayınevi tarafından. Öyleyse yine sıradışı bir eserle buluşmuş durumdayız.
1934’te yazdığı sunuşta ‘tamamen doğaçlama yazılmış bir yapıt’ olarak tanımlıyor kitabını Valery. Doktor ve Ben adında, daha doğrusu kişi ile doktor muhatabı, isimsiz özne ile bir meslek erbabını, iç ile dışı, eksi ile artıyı, ses ile yankıyı, hasılı karşılıklı konumlandırılabilecek pek çok özneyi, konuyu birlikte kurmaya uygun bir metin ‘Sabit Fikir’. Yazarı tarafından ‘denizdeki adamların (çünkü bir deniz kıyısında konuşuyorlar) birbirlerine tekrar tekrar gönderdikleri düşünceler değil, bu düşünce alışverişinin kendisi’ olarak açıklanıyor. Eylemi, hareketi önde tutan bu bakış, “Bir düşünceyi sabit durumda tutabilir misiniz? Yalnızca değişimle düşünebilirsiniz. Bir düşünce olduğu gibi sürseydi -o artık- düşünce olmazdı” cümleleriyle pekiştirilecektir. Kişinin kendi içinden yarattığı öteki/benzeri ile düşünme yöntemine dayanan ‘Sabit Fikir’, önce doktorun selamıyla açılsa bile sürükleyici olan isimsiz, bendir. Bu bakımdan da ilginç ve ters bir kurmaca sayılabilir. Konuşma başlamadan önce geniş bir açıklama yapar ben ve ‘ötekilerin bize muhakkak kendimizi düşündürttükleri’ne inanır.
‘Sabit Fikir’ metnin ana döngüselliğini oluştururken, bu iki (aslında tek) yetişkine hemen her şeyi konuşturtur Valery. İnsandır sonuçta konuşulan ama eleştiri hep öndedir. ‘Fikir sabit’ olamazdır. Sabitse fikir değildir. ‘Sinsi ve bulaşıcı sabit fikirler’ insanı kemirirler. Konuşma ilerledikçe göndermelerle metni hem açar hem de çetrefilleştirir yazar. Newton, Fransız Devrimi, ‘Figaro’nun Düğünü’, La Fontaine, Platon, Pascal, Empedokles, felsefe (sonuçta bir biçim meselesidir), Shakespeare gibi onlarca doğrudan ve dolaylı gönderme (çevirmen notlar bunları) metne derinlik katar.
‘Bir saat öncesi ve bir saat sonrası’ arasında mekik dokuyan ve ‘hayvanlıktan ancak hayvanlarınkinden daha incelikli ve zarif bilinçaltına bastırma yetenekleriyle’ kurtulan insan, aşktan tarihe, yemekten hastalıklara, evren fikrinden zamanın ne olduğuna, antropolojiden edebiyat tarihine (koskocaman bir boşluk olarak nitelenir) hemen her konu konuşulur. Valery sanki bir şairin zihin haritasını çizer. İkisi de birbirini sürekli açığa düşüren Ben (20 gündür uyumamıştır) ve Doktor, modern hayatın envanterini çıkarırlar. Biri ‘romanlara tahammülüm yoktur’ derken öbürü insanın ‘ertesi günler üretme’ hastalığına takılır. Doktor, Ben’in çoklukla çenesine dönüşür soru yoluyla. Zaman zaman ‘Beng ü Bade’, ‘Rint ve Zâhit’ okuduğunuz zehabına kapılabilirsiniz ama ‘Sabit Fikir’ eğlenceli, akışkan, düşündürücü ve zihin açıcı bir kısa kitap. Ama yoğun.
SABİT FİKİR
Paul Valery
Çeviren: Hanife Güven
Yapı Kredi Yayınları, 2022
160 sayfa.