Güncelleme Tarihi:
1956 yılında yayımlanmaya başlanan a dergisi’nin sahibi ve yazıişleri müdürü olarak 1950 Kuşağı’nın iyi şairlerinden Kemal Özer görünüyordu. Asıl adı Özer Özler’di.
Dergide, bir ‘Varoluşçuluk’ (Existentialism) özel sayısı hazırlamaya karar vermiştik. Varoluşçuluk konusunda felsefi bilgileri içimizde en iyi Demir Özlü biliyordu. Ben de o konuyu okuyup öğrenmeye çalışıyordum.
Elimizde, o zaman Edebiyat Fakültesi’nin çıkardığı, 1953 yılında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde görev yapmış olan Alman felsefeci Joachim Ritter’in bir kitabı vardı. Özellikle Jean Paul Sartre’ın kitapları dilimize çevrilmişti.
O yıllarda Hachette, Frenç-Amerikan Kitabevleri’nde aradığımız kitapları bulabiliyorduk. Ben de o kitapçılardan birinde bir kitap bulmuştum.
Adı, ‘Existentialism - From Dostoyevski to Sartre’ idi (Dostoyevski’den Sartre’a Varoluşçuluk).
O kitabı aldım ve yazarı Walter Kaufmann’a bir mektup yazdım. Varoluşçuluk konusunda neleri tavsiye edeceğini öğrenmek istedim.
O da bana bir liste göndermişti. Kitaplardan biri yine kendi imzasını taşıyan ‘Kierkegaard’dan Sartre’a’ kitabıydı.
Dergi hazırlanırken hepimiz büyük bir heyecan yaşamıştık.
O sayı hazırlanırken, İlhan Berk de Cağaloğlu’ndaki a dergisi bürosuna gelmişti. Benim bulduğum kitaplardan biri de Iris Murdoch’un ‘Romantic Rationalist Sartre’dı.
İlhan Berk’e o kitabı gösterip, nasıl çevirebileceğimi sorduğumda, ‘Düşsel Uscu, Romantik Uscu’ adlarını önermişti.
Dergi hazırlamanın, çıkarmanın zorluklarını yaşayan biri olarak, sıkıntıyla karışık yaşanan mutluluğun tarifini veremem. İki derginin hazırlayıcılığını yaptım, ikisini de ben kurdum. Biri Altın Kitaplar Yayınevi’nin çıkardığı, benim yazıişleri müdürü olduğum Yeni Edebiyat, ikincisi de Hürriyet’in çıkardığı Hürriyet Gösteri dergisi. Onun da genel yayın yönetmenliğini üstlenmiştim.
Epeyce özel sayılar hazırladım/hazırladık. Dergiciliğin en zor yanı, istediğiniz yazıların gecikmesidir. Sayfaların düzenlenmesi, tashihsiz yayınlanması için çok geceler matbaada nöbet tutarsınız. Çünkü kurşunlu dizgi döneminde bir satır düşerse, yazının bütün anlamı bozulurdu.
a dergisi’ni çıkaran Kemal Özer’le hemen hemen her akşam Yenikapı’da Kemal Bey’in kahvesinde buluşurduk.
Dergilerin altın çağıydı. Herkes yazısının çıkmasının heyecanını yaşardı, biraz gecikse sorarlardı.
Dergilerin benim yaşamımda hep özel bir yeri oldu.
O yüzden hâlâ sevgiyle yaklaşırım bütün yayımlanan dergilere.