Güncelleme Tarihi:
Carl Sagan’ın aynı adlı romanından Robert Zemeckis tarafından sinemaya uyarlanan ‘Contact’ (Mesaj), Ekim 1997’de gösterime girmişti. Başrolünü Jodie Foster’ın üstlendiği film, ilk izlediğimde bana birçok eleştirmenin aksine orta karar bir yapım gelmişti. Aklımda en derin tortu olarak da hikâyenin atardamarı niteliğindeki bölümünde, uzaya çıktığını sanan ana karakter Dr. Ellie Arroway’in, ölmüş babasıyla buluşma sahnesi kalmıştı. Kısa bir zaman sonra, Aralık 1997’de annemi kaybettim. Bu kaybın üzerinden belirli bir süre geçmişti: Tuhaf bir şekilde aklıma bu film ve de söz konusu sahnesi gelmişti. Mesela ben de uzaya çıkmak yerine ‘rahmetli’ annemle bir kez daha buluşsam, dertleşsem, konuşsam diye düşündüm. ‘Contact’ benim için artık çok özel yerdeydi...
Bu hafta içinde kitapçılardaki yerini alan ve Yekta Kopan’ın öyküsünden Levent Gönenç’in desenleriyle çizgi roman olarak huzurlarımıza çıkan ‘Sarmaşık’, içeriği ve gezindiği sular itibariyle beni bu kişisel hatıramla bir kez daha buluşturdu. Önce şu bilgiyi paylaşayım: ‘Sarmaşık’, Kopan’ın 2009’da, yine Can Yayınları tarafından basılan ve ‘2010 Yunus Nadi Öykü Ödülü’yle ‘2010 Haldun Taner Öykü Ödülü’ gibi iki kıymetli unvanla taçlandırılmış kitabı ‘Bir de Baktım Yoksun’un ilk öyküsü. Metin, temel olarak bir baba-oğul buluşması... Hikâyenin kahramanı, mahallenin ‘demirbaşlarından’ olan iri tekir Goncagül’ün (ki ismini o takmış) ortadan kaybolmasıyla kendisini farklı bir serüvenin kollarına atıyor. Kediciğin geçmiş firarlarından birinde, eşi Melek’le onu bulduklara mekâna, yani doğup büyüdüğü Sacayağı Sokağı’nın efsanevi yapılarından ‘Yeşil Ev’e doğru yollanıyor. Mahallelinin üzerinde çeşitli hikâyeler ürettiği bu eski, ahşap bina onu sadece geçmişiyle değil yıllar önce kaybettiği çok önemli bir değeriyle de buluşturuyor...
‘Sarmaşık’ı daha önce Kopan’ın ‘Bir de Baktım Yoksun’ kitabından okudunuz mu bilmiyorum ama fark etmez, hikâyenin çizgi roman versiyonu bence son derece klas bir iş ve ilgiyi fazlasıyla hak ediyor. Levent Gönenç’in sağlam desenleri ve bir anlamda sinemasal anlatımı, öyküyü yeniden tanımlıyor ve farklı bir tat, lezzet, nefaset sunuyor.
‘Baba-oğul ilişkisi’, malum insanlık tarihinin en eski meselelerinden biri. Onca romana, öyküye, filme, tiyatro oyununa konu olmuş. Ve herkes bu denkleme ilişkin durduğu yerden, noktadan, istasyondan, duraktan, pencereden vs. kendince, orijinal bir yorumda bulunmuş. Yekta Kopan da 2008’de kaybettiği babasıyla belki de bu öyküsüyle kendince hesaplaşmış ama ondan öte ebeveynini ölümsüzleştirmiş. Rahmetli Lütfü Kopan, ‘Sarmaşık’taki baba karakterinin kaçta kaçıydı, bilemiyorum ama hikâyenin baba-oğul arasındaki gelgitleri, geçmişe uzanan yolculukları, şimdiki zamandaki açmazları, ana karakterin eşi Melek’le olan problemleri, kapıyı çalan ayrılık, Yeşil Ev mitosu vs. hikâye zaten yeterince verimli ve ilgiye değer ayrıntılarla yüklü. Yekta Kopan’ın çocukluk ve okul arkadaşı Levent Gönenç de bu eldeki zengin metni çizgileriyle görselleştirmiş, adeta daha da zenginleştirmiş.
Bu arada yeri gelmişken şu notu da düşmek lazım: Hatırladığım kadarıyla Can Yayınları’nın tarihine bakılırsa, geçmiş zaman portföyünde basılmış bir çizgi roman yok; ‘Sarmaşık’ ayrıca bu türden de bir tarihi ‘ilk adım’.
‘Perili ev’ teması hem Batı hem de Doğu edebiyatında ve söylence geleneğinde yeri sağlam bir olgudur. Kopan, bu temayı öyküsünde yer yer nostaljik, yer yer de hüzünlü motifler eşliğinde, orijinal bir bakış açısıyla yeniden üretiyor. Aslına bakılırsa ‘Sarmaşık’a romantizme göz kırpan bir ‘Alacakaranlık Kuşağı’ hikâyesi de denilebilir.
Sonuç? ‘Sarmaşık’, metni sağlam bir hikâye, Levent Gönenç’in dokunuşlarıyla da özellikle çizgi roman sevenler için keşfedilmesi özel
(ve yeni) bir liman olmuÅŸ. Koleksiyonunuzda
bulunması gereken bir çalışma, mutlaka
okuyun ve kütüphanenizde yer açın derim...
SARMAÅžIKÂ
Yekta Kopan,
Levent Gönenç
Can Yayınları, 2020
160 sayfa, 32 TL.