Güncelleme Tarihi:
“En iyi okul bence hayatın kendisidir” dedi Kaptan. “İnsanları, ülkeleri, kültürleri tanımaktır... Yolculuk yapmayanlar çabucak yaşlanır.” Hayal dünyamızda çıktığımız yolculukları da katabiliriz bu listeye. Merak çemberinden geçirdiğimiz, bizi serüvenlere iten duyguları da ekleyebiliriz. O zaman, Cemo ve Seren’in tencere kapağından dümen yaptıkları, sehpayı ters çevirip içine atladıkları gemilerinde yolculuğa çıkmaya var mısınız?
Füsun Çetinel, Günışığı Kitaplığı’ndan yayımlanan çocuk ve gençlik romanları olan, çağdaş edebiyatımızın üretken yazarlarlarından biri. Yeni romanı ‘Çiko’nun Seçimi’ ile yeniden çocuk okurlarıyla buluştu. Edebiyatseverleri, keşfetme arzusuyla sarmalayan yazar, kitaplarında merak duygusunu kaybetmemiş, bu duygunun peşinden cesaretle gidebilmiş çocukları anlatmayı seçiyor. İlk kitabı ‘Ayasofya Konuştu’ ile okurlarını, Ayasofya Müzesi’nin sırlarla dolu olduğunu keşfeden Veli’nin peşinden, kültür tarihimizin en önemli anıtlarından birinin dehlizlerine sürüklemişti. İkinci kitabı ‘Sırlar Yolu’nda ise, Likya Yolu boyunca bir kızın olgunlaşma hikâyesine tanık etmişti okurlarını. Geçtiğimiz haziran ayında okurla buluşan ilk gençlik romanı ‘Duvarda 3 Hafta’da ise, sınırları aşıp Berlin Duvarı’na kadar uzanmıştı. Son kitabı ‘Çiko’nun Seçimi’ ile sıcacık bir aile atmosferi resmeden Çetinel, anlatımındaki sahicilikle, çocukluğa, hayvan dostluğuna artık unutulmuş oyunlara can veriyor.
Kitabın anlatıcı sesi olan Seren, doğumgünü heyecanıyla telaşlı ve yeni yaşıyla birlikte iki basamaklı sayılara ulaşacak olmaktan ötürü kıpır kıpırdır. Kaptan bir baba, idealist bir edebiyat öğretmeni anne, Alman ekolü ile yetişen bir ‘Bayan Mükemmel’ abla ve gri okula gitmek yerine sirk okuluna gitmeyi hayal eden Seren. Kaptanın farklı kültürlerden getirdiği hazine sandıkları, çeşitli oyuncaklar, başka başka dillere ait sözlükler, bir çocuğun hayal dünyası için bulunmaz nimet değildir de nedir. Peki, ya bir gün İtalya gezisinden dönen Kaptan canlı bir arkadaşı hediye olarak getirirse. Adını Çiko koydukları bu canlı arkadaş ne deseler anlayan, hangi dilde konuşulursa konuşulsun talimatlara uyan, evin anneannesine göre, içine insan kaçmış olan bu köpek, İtalya’dan buraya kendi hikâyesi için gelmiş olabilir mi?
Düzgün bir Türkçe kullanımı eşliğinde, akıcı dili ve kısa bölümlerini birbirine bağlayıp tek solukta okumanızı sağlatan yazara, kapak ve iç desen çizimleriyle Polonyalı illüstratör Maria Brzozowska eşlik ediyor. Arkadaşlık, kardeşlik, hayvan hakları, sirk hayatı gibi temalar üzerine yoğunlaşan kitap, çocuk dilini çok iyi kurgulamakta. “Heyecanlı her şey için, nasıl oluyorsa, küçük sayılıyorum! Ama iş sıkıcı görevlere geldi mi, büyüyüveriyorum” diyerek büyüklerin çocuklara yaklaşımını algılamaya çalışır Seren. Bu algı onu şu soruya ulaştırır; bir çocuk ne zaman büyür? Boyu uzayıp, yaşı iki haneli basamaklara ulaştığında mı? Kendine ait bir oda isteyişini ne zaman ailesine kabul ettirebilir? Peki ya sirk okuluna gitme isteğini?
Füsun Çetinel çocukluğuna, kızı Zeynep’e ve hayvan dostlarına adadığı kitabında hayvan haklarına da yer vermekte. Bir çocuk, nasıl ebeveynlerinin tapulu malı olmayan bir bireyse, bir hayvan da onu her sahiplenenin tapulu malı değildir. Ona bakmak, korumak, hatta sevmek, her istediğini o canlıya yaptırma mekanizmasını devreye sokamaz. Her canlının kendi özyaşam hakkı mevcuttur.
Bir çocuk, hayvan sevgisinde sorumluluğu emanet alır. Her sevmek eylemi, bir emek katar hayata. Seren, bazen Çiko’nun suyunu değiştirmeyi unuttuğunun farkındadır ve şöyle der: Büyüyünce unutmayacağım. Çocuklarımıza büyümek eyleminin mükemmelleşmek olmadığını anlatabilmenizi, bu nedenle de hatalarınızı çocuklarla paylaşmanızı dilerim.
ÇİKO’NUN SEÇİMİ
Füsun Çetinel
Resimleyen: Maria Brzozowska
Günışığı Kitaplığı, 2018
120 sayfa, 16 TL.