Bir ‘bağlısızlık’ romanı

Güncelleme Tarihi:

Bir ‘bağlısızlık’ romanı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 06, 2021 09:57

Cesare Pavese, ‘Yalnız Kadınlar Arasında’ romanında 20’li yaşlarındaki genç kadın Clelia’yla birlikte Torino’da dolaştırıyor okuru. Torino sosyetesi, açacağı yeni mağaza için onun potansiyel çevresini oluşturacak olsa da Clelia, keskin gözlemci bir ressam gibi bu çevreyi çerçeveler, tablolaştırır, resimlerini çizer...

Haberin Devamı

Eve dönmek geçmişle hesaplaşmak anlamına da gelir. 20’li yaşlarının içindeki genç kadın Clelia, Roma’dan Torino’ya böyle döner. ‘Daha küçük bir kız çocuğuyken sokaklarında oynayıp heyecanla konfetiler, çadırlar ve maskeler’ dönemini yaşadığı Torino, acaba hâlâ o günlerdeki gibi mi kalmıştır, yoksa Roma gibi ‘hırslı çehrelerle’ mi doludur? Bunu duyabilmek için şehre ve insanlara karışmaktan başka yol yoktur. Bütün o yalnızlık isteğine ‘sözcüklerin işe yaramadıklarına inancının arttığı’ zamanda daha zor olsa da böyledir bu. Üstelik şehre son geldiğinde, savaş sırasında, hava akınlarının ertesinde, bütün boruların patlayıp banyo yapmanın bile mümkün olmadığı günleri görmüşken şimdi derlenip toparlanacak pek çok şey vardır.
Ama ılık bir banyonun getirdiği huzur kadar anlık değildir her şey. Roma’da ünlenmiş bir moda evinin şubesini Torino’da açmak maksadıyla döndüğü şehir, başta, bir genç kızın ölüm haberiyle karşılar bunu. ‘Yalnız Kadınlar Arasında’, ölüm ve gençlik kadar hırs ve vurdumduymazlık arasında dokunup durur. Clelia, henüz genç yaşına rağmen başarılı ve yaşama felsefesi gelişmiş bir kadındır. Torino sosyetesi, açacağı yeni mağaza için onun potansiyel çevresini oluşturacak olsa da o, adeta keskin gözlemci bir ressam gibi bu çevreyi çerçeveler, tablolaştırır, resimlerini çizer.
Pavese’nin amacı yozlaşmaya karşı bir parodik bakış mı geliştirmektir bilmiyoruz. Ancak Clelia, bir ‘Cavallo’ (at) olmamak için bütün diri dikkatlerini ayakta tutar. Her tür ‘rol’ün havada döndüğü salonlarda ‘hayatta insan rol mü yapmalı yoksa kendisi mi olmalı’ tartışmaları bile yapılır.

Haberin Devamı

‘Yaşamak o denli aptalcadır ki insan doğmuş olmanın aptallığına bile tutunur’ burada. ‘Kapıyı başkalarının yüzüne kapamak, işi kendimize göre seçmek’ belki de sanata ve ilkeli kişiliğe en uygun tercihtir.
Clelia insanların ‘mesleklerinden ve bitmemiş yapıtı satma haklarından konuşmalarını dinledikçe onların paradan daha çok küstahlıklarını savunduklarının farkına’ varır. Oyunculuk yapmak isteyenler, üç beş bir şey koparmaya çalışan ressamlar, burnu büyük salon kadınları, mutsuz patroniçeler... Bir moda evi açmanın kültürel imkânsızlığının canlı mankenleri.
Clelia, türlü bahanelerle Torino’yu gezer. ‘Eski dükkânları, dar sokakları’ dolaşır. Dolaylı bir şehir romanı peşinde değildir Pavese. Çağı, zamanı şehre giydirmek istercesine, insanları yerli yerine yerleştirir.
Kadınların ön planda durduğu romanda, kendisini zehirlemiş bir genç kız, pergelin ayağı gibi sabit kalır. Adeta başka seçenek kalır mı diye sordurtur okura Pavese. Belki ‘inanmak için denemek gerekir’. Zaten, Clelia da burada yaşamayı dener. Yaşadıkça ona inanır.
‘Yalnız Kadınlar Arasında’ bir bağlısızlık romanıdır. Bunu da yaşam tecrübesine ve özgür bireyin seçimine bağlar. Görüntünün onca cazibesi arasında insanı yaşama bağlayacak esasları araştırıp ayrıştırmayı önerir. ‘Sizin insan görmeye ihtiyacınız var, insan insandan öğrenir’ demek ister.

Haberin Devamı

Bir ‘bağlısızlık’ romanı
Yalnız Kadınlar Arasında
Cesare Pavese
Çeviren: Eren Cendey
Sia Kitap, 2021
160 sayfa, 18 TL.

BAKMADAN GEÇME!