Güncelleme Tarihi:
Robert Darnton’ı, yaygın olarak ‘Büyük Kedi Katliamı/Aydınlanma Fransa’sında Düşünceler, İnanışlar’ kitabından tanıyoruz. Daha sonra ‘Fransız Devrimi’nde Devrimci Olan Neydi?’ kitabı tercüme edildi. Bugünlerde ise ‘George Washington’ın Takma Dişler’i yayımlandı. Evet, bir diş ağrısı meselesi var ama kitabın sorunsalı hakkında altbaşlık daha fikir verici: ‘Sıradışı Bir On Sekizinci Yüzyıl Rehberi’. Darnton, on sekizinci yüzyıl Fransız tarihi uzmanı. Otuz yıl önce, yani 1985 ile 1989 aralığını
kastediyorum, Fransız Devrimi’nin 200’üncü yüzyılı kutlanırken, Türkçedeki devrimle ilgili kitaplar bir-iki taneydi sanırım. O yıllarda François Furet’nin ‘Fransız Devrimi’ni Yorumlamak’ı (Çev. Ahmet Kuyaş) yeni tercüme edilmişti. O yıllarda Fransız Devrimi fikri hâlâ heyecan verici bir tarihsel olguydu. Siyasal ve ideolojik bir heyecandı bu. Ama Türkiye’de bilimsel bir heyecanla da birleşmiş durumdaydı. Sözünü ettiğim tarih biliminin verdiği heyecandı. Tarih, sadece tarih eğitimi görenlerin okuduğu bir disiplin değildi, her birey tarih bilinci için tarih okuyabilirdi.
O yıllarda Alan Yayıncılık arka arkaya önemli tarih kitaplarını yayımlamıştı. En heyecan verici olan ikinci kitap ise Annales Okulu’nun tarih teorisini dile getiren ‘Tarih ve Tarihçi’ (Çev. Ali Boratav) idi. Yani denilebilir ki, tarihe yönelik ilgi ile Fransız Devrimi’ne yönelik ilgi, aynı türden ilgi olarak ortaya çıktı. Ama ikincisi, bugün eski yüzyıla ait bir ilgi durumuna geldi, Berlin Duvarı ile Sovyetler’in yıkılışı ile biten Soğuk Savaş yıllarına ait bir ilgi. En dikkat çekici ayrımı Octavio Paz yapmıştı; “İki yüzyıldır süren ihtilal mitosu sona erdi” demişti. Paz’ın bu argümanını, Melih Cevdet Anday, Cumhuriyet gazetesindeki köşe yazısında dile getirmişti. Devam eden süreçte, devrimin kavramları ve getirdiği bakış tarzı yoğun bir saldırıya maruz kalacaktı. Sözünü ettiğim aydınlanma kavramı ve olgusudur. Aydınlanma, 90’ların ikinci yarısına doğru postmodernistlerin birinci hedefi durumuna gelmişti. Özellikle aydınlanmanın evrenselcilik anlayışı ile insan hakları düşüncesi bu saldırının hedefindeydi. Bu iki kavram, postmodernistlerin fikrine göre, farklı kültürlerin yok edilmesini meşrulaştırıyordu. Ve ardından kültürel farklılıklar, kültürel kimlikler düşüncesi yaygınlık kazandı. Başka bir deyişle sorunların çözümü konusunda, insan hakları ya da evrenselcilik düşüncesi zemininde toplanan kesimler, kültürel kimlik fikri ile parça parça birbirinden ayrıldı. Darnton, bu noktada çok önemli bir ayrıma dikkat çekiyor. Ona göre, emperyalizm, bir on dokuzuncu yüzyıl fenomenidir ve ilhamını aydınlanmadan ziyade romantiklerden almıştır.
Burada, bizim düşünce dünyamızda olup biten bir paradoksal durumdan da söz etmek gerekir. Bir yandan aydınlanma düşüncesi eleştirilmekte ama aynı zamanda aydınlanma kavramı etrafında bir ilgi de devam etmektedir. Ayrım: Eleştirilen, karşı çıkılan Fransız aydınlanma hareketidir, ilgi gösterilen ise Alman düşüncesi, yani Kant’ın aydınlanma kavramıdır.
Kendisini felsefenin üstünde konumlandıran bir disiplin varsa, bu disiplin tarih bilimidir. Konumlandırma kuşkusuz bilimden değil, bilimin öznesinden geliyor. Tarihçi, kendisini, filozofun üstünde, göklerde bir yere yerleştirir ve filozofa bir figür muamelesi yapar. Filozof ve meseleleri, hayatın ve tarihin olağan akışı işinde nerede durmaktadır? Bu bakımdan felsefe bir önemlileştirme girişimidir, tam tersine tarih ise bir olağanlaştırma girişimi. Robert Darnton da böyle bir tarihçi.
Darnton’ın kitabı, evet, bir on sekizinci yüzyıl rehberi, yani ‘George Washington’ın Takma Dişleri’ni bir aydınlanma savunusu olarak okuyabiliriz. Ama temel sorunu, aydınlanma eleştirisi üzerinden bugün girdiğimiz çağın ne olduğudur. Peki, bu takma diş mevzusu nedir diye sorulacak olursa, onu okura bırakalım, derim.
GEORGE WASHINGTON’IN TAKMA DİŞLERİ
SIRADIŞI BİR ON SEKİZİNCİ YÜZYIL REHBERİ
Robert Darnton
Çeviren: Utku Özmakas
Zoom Kitap, 2022
208 sayfa.