Güncelleme Tarihi:
Alman tarihçi ve yazar Volker Kutscher, cinayet büro komiseri Gereon Rath’ın son macerasıyla birlikte okuyucusunu 1930’ların Berlin’ine ışınlamaya devam ediyor. ‘Lunapark - Gereon Rath’ın Altıncı Vakası’nda 1934 yılındayız. Son seçimin ardından Adolf Hitler’in şansölyeliğinde Nazi Partisi, bir yıldır iktidarda. Okuyucu Nazilerin siyasi havayı kendi isteklerine göre değiştirdikleri ürkütücü ve kasvetli Berlin’de buluyor kendini. Serinin ilk kitabı ‘Islak Balık’ta, 1920’li yılların sonunda renkli bir kent olan Berlin, 1934’te karanlığın hüküm sürdüğü korku imparatorluğunun başkenti olmuş durumda. Sokakların kontrolünü ise SA’lar ve SS’ler sağlıyor. Siyasi muhalifler, Yahudiler ve eşcinseller katı bir şekilde zulme uğruyor. Genellikle işkenceli gözaltılar, ölümlerle son buluyor.
Gereon Rath’ın bundan önceki maceralarında perde arkasındaki Nasyonal Sosyalistler, artık gizlenme gereği duymadan hemen komiserin yanı başında yerlerini alıyor. Hem de tüm küstahlıklarıyla... Apolitikliği inada bindirmiş Rath’ın üzerindeki baskı daha da artıyor. Nazi Partisi üyesi olmasa da elini havaya kaldırıp Hitler selamı vermek zorunda. Bunu da tüm özensizliğiyle yapıyor zaten.
Volker Kutscher, yeni Almanya’yı kurmak için yola çıkan iktidarın ayrıntılı tarihsel gelişimi eşliğinde Almanların çoğu gibi, yeni koşullarla mümkün olduğu kadar iyi anlaşmaya çalışan bir adamı anlatıyor. İnsanların birdenbire değişebildiği, aile üyelerinin arasında çatışmaların çıktığı bir ortamda Rath’ın karısı Charly komünistlere sempati duyarken, üvey oğulları Fritze Hitler gençliğine katılmak istiyor. Çünkü herkes orada.
‘Lunapark’ Gartenstrasse’de tren köprüsünün altında SA üyesi bir kişinin cesedinin bulunmasıyla açılıyor. Gereon Rath, olay yerine vardığında Siyasi Polis’in de davayla ilgilendiğini öğreniyor. Bu nedenle Rath eskiden cinayet masasında birlikte olduğu, şimdilerde Siyasi Polis’e katılmış olan Graf ile birlikte çalışmak zorunda. Olay yerinde cesedin yanındaki duvarda yarım kalmış “İşçiler Direnin! Kahrolsun Hitler Faşi...” sloganı nedeniyle Graf, cinayetin ‘Kızıl Cephe’ tarafından işlenmiş olduğuna hemen ikna oluyor. Stalin tarafından Nasyonal Sosyalizmi duvar yazılamalarıyla ve siyasi cinayetlerle yıkmak isteyen bir grup komünistin Berlin’e gönderildiğini söylüyor. Gestapo bir grup komünistin peşine düşerken, Rath en azından otopsi raporunu bekliyor. Ölen kişinin boğazındaki cam göz nedeniyle boğulduğunun ortaya çıkmasının ardından Rath, kimselere haber vermeden yine yalnız bir şekilde kendi araştırmasını yürütmeye başlıyor. Ardı ardına gelen SA üyesi kişilerin öldürülmesi Graf’ın komünist avını güçlendirirken, eski dostu mafya lideri Marlow, Rath’dan borcuna karşılık cinayetlerin başşüphelisi olduğunu söylediği eski rakibini öldürmesini istiyor. Rath ve Graf’ın çekişmesiyle birlikte kitap Naziler tarafından kapatılan lunaparkta yüksek gerilimli bir finalle sonuçlanıyor. Gerçekle kurgunun iç içe geçtiği kitapta Kutscher, Hitler’in iktidar yürüyüşünde büyük rol oynayan ‘Kahverengi Gömlekliler’ olarak da bilinen SA’nın lideri Ernst Röhm ve grubuna karşı girişilen temizlik harekâtının perde arkasını da okuyucusuna sunuyor.
Volker Kutscher, karakterlerini Berlin’in kasvetli zamanlarına ustaca ve inandırıcı bir şekilde yerleştiriyor. Hüküm süren tehditkâr atmosferi yakalamayı başarırken, bu kez Kutscher, Almanya’nın Naziler dönemindeki siyasi durumunu ve kahramanların kişisel gelişimini daha da yoğun bir şekilde anlatabilmek için cinayet soruşturmasını arka plana atıyor. Yaşanan kargaşa ortamında, ahlaksız rejimde iyiler ve kötüler birbirine karışıyor. Rath kötü adamlar gibi davranırken, Marlow gibi kötü bir karakter de okuyucuya sempatik gelen özellikleriyle ön plana çıkıyor. Sırf bu yüzden bile kitap biter bitmez sonraki macerayı sabırsızlıkla beklemeye başlayacaksınız.
LUNAPARK
GEREON RATH’IN ALTINCI VAKASI
Volker Kutscher
Çeviren: Gülçin Wilhelm
İletişim Yayınları, 2022
491 sayfa, 76 TL.