‘Beğenilmemekten korkmayan’ ressam

Güncelleme Tarihi:

‘Beğenilmemekten korkmayan’ ressam
Oluşturulma Tarihi: Nisan 20, 2023 22:23

İş Sanat Kibele Galerisi, doğumunun 118’inci yılında Zeki Faik İzer’i ‘Paris, İstanbul, Nice’ başlıklı sergiyle anıyor. Farklı disiplinlere duyduğu yakınlık nedeniyle ‘dağınıklık’ ve ‘kararsızlık’la eleştirilen İzer’in sanat anlayışına odaklanan sergi, sanatçının aile arşivindeki bazı resimleri ilk kez izleyiciyle buluşturuyor.

Haberin Devamı

Levent’teki İş Kuleleri’nde ikamet eden İş Sanat Kibele Galerisi, 1988’de hayata veda eden usta sanatçı Zeki Faik İzer’in yapıtlarından oluşturulan “Paris, İstanbul, Nice” başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. Sanatçının torunu Prof. Ayşegül İzer ile Emre Zeytinoğlu’nun birlikte hazırladığı sergide, İzer’in çeşitli koleksiyonlardan ödünç alınan yapıtlarının yanı sıra aile arşivinde yer alan ve ilk kez izleyiciyle buluşacak eserleri de bulunuyor. Ayrıca sergi, eleştirmenler tarafından ‘dağınıklık’ ve ‘kararsızlıkla’ eleştirilen sanatçının sanat anlayışına ve kişisel tarihine de odaklanıyor.
Zeki Faik İzer, 15 Nisan 1905’te İstanbul’un Sultanahmet semtinde dünyaya geldi. İlk resim eğitimini ilkokul sıralarındayken Agâh Efendi’den aldı. 13 yaşında şiir yazmaya başlayan İzer’in şiirleri, İnsan ve Akbaba dergilerinde yayımlandı. Vefa Lisesi’nden mezun olduktan sonra resme duyduğu ilgisinin de etkisiyle 1923’te Sanayi-i Nefise Mektebi’nde (MSGSÜ) öğrenimine başladı. Burada ressam Hikmet Onat ve İbrahim Çallı’nın öğrencisi oldu. İzer, 1928’de Avrupa öğrenimi için sınavı kazanarak Paris’e gitti. André Lhote Atölyesi ve Achille-Émile Othon Friesz’in atölyesinde sanat eğitimleri aldı. Ayrıca sanatçı, Lhote Atölyesi’nde eşi sanatçı Micheline Gouault ile tanıştı ve çift 1932’de evlendi. Aynı yıl oğulları Sadi İzer dünyaya geldi. Yurda döndüğünde Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Resim-İş Bölümü’ne öğretmen olarak atandı. 1933’te aralarında Elif Naci, Nurullah Berk ve Zühtü Müridoğlu’nun da olduğu sanatçı arkadaşlarıyla sanatlarını toplumla paylaşmak amacıyla ‘d Grubu’nu kurdu. Ancak fikir ayrılıkları sebebiyle 14 yıl sonra gruptan ayrıldı. Yaşamı boyunca hem Türkiye’de hem de yurtdışında pek çok sergi açtı, ve ulusal, uluslararası ödüllere layık görüldü. 1984’te 14 yıl yaşadığı Fransa’dan İstanbul’a dönen sanatçı, 12 Aralık 1988’de hayata veda etti.

Haberin Devamı

Tutkularının peşinden gitmek

‘Beğenilmemekten korkmayan’ ressam

Zeki Faik İzer, sanatının ilk yıllarında Kübist akımını benimsese de Émile Othon Friesz’le çalıştıktan sonra eserlerinde daha çok gerçeğe ve doğa gözlemine yöneldi. 1960’ların ortalarına doğru ise sanatçı, müzik ile resim arasındaki ilişkiyi yapıtlarına yansıttı. Beethoven’ın aynı adlı eserinden esinlenerek ürettiği ‘Missa Solemnis’ buna bir örnek.
İzer’in İstanbul’da başlayıp Paris’te devam eden eğitim süreci, önce ona geniş bir araştırma süreci armağan etmiş ve sonra da pentürlerden guaş çalışmalarına, kolajlardan halılara, kaligrafilerden fotoğrafa kadar uzanan bir sanat alanında yapıtlar üretmesini sağlamış. Sanatçının farklı sanat eğilimleri ve disiplinlerine duyduğu yakınlık, dönemin sanat eleştirmenleri tarafından ‘dağınıklık’ ve ‘kararsızlık’la eleştiriliyordu. Ancak yalnızca tutkularının peşinde giden bir sanatçı olan İzer, sert bir akademik tavrın tasniflerine bağlı kalmamış ve bu nedenle eleştirileri de göze almıştı. Sanatçı da kaleme aldığı notundaki “Arzularım ki resimlerim göz önünde dağınık dursun, kalsın; resimlerime biri severek baksın, o beni mesut eder” cümleleriyle sanat anlayışını aktarmıştı. Ayrıca Özdemir Altan da “Beğenilmemekten korkmadı” yorumunu yaparak İzer’in sanatı hakkında ipucu vermişti.

Haberin Devamı

Doğum günü anısına
İş Sanat Kibele Galerisi’nin giriş katındaki ‘Paris, İstanbul, Nice’ sergisinde, İzer’in aralarında yağlıboya tabloları, kolajları, eskizleri, karakalem ve ispirtolu çizimleri, halı, seramikten vazosu ve fotoğraflarının da olduğu farklı disiplinlerden pek çok yapıtı yer alıyor. Sergi, İzer’in doğum günü olan 15 Nisan’da açılması vesilesiyle sanatçıyı 118’inci yaş gününde anarken yine aynı tarihte kutlanan Dünya Sanat Günü’ne de gönderme yapıyor. Sanatçının torunu ve serginin küratörlerinden Ayşegül İzer, Zeki Faik İzer için bir sergi oluşturma fikrinin çok uzun zamandır aklında olduğunu ve İş Sanat’ın da bu fikirde olmasıyla birlikte kendisi için ‘inanılmaz derecede heyecanlı’ bir sergi sürecine girdiklerini paylaşıyor.
Sergi alanında İzer’in eserleri, kronolojik bir çizgide ilerlemeden kendi sanatını tasvir ederken söylediği gibi ‘göz önünde dağınık’ bir şekilde yerleştirilmiş. Küratör Emre Zeytinoğlu, sanatçının eserlerinin dağınık olmasına dair eleştirileri ‘görmezden geldiği’, sadece birinin resimlerine severek bakmasının onu mesut edeceğine dair sözünü referans alarak akademik tasniflere başvurmayan bir düzende olan ve onu mesut edecek bir sergi düzeni oluşturmayı hedeflediklerinin altını çiziyor. Zeytinoğlu, “Yine de sergide, o çok farklı eğilimleri birbirleri ile ilişkilendiren bazı bölümler de yok değil” diye de sözlerine devam ediyor.

Haberin Devamı

Sergiye gelen izleyiciler, İzer’in sergiye de ismini veren Paris, İstanbul ve Nice şehirlerinde ürettiği birbirinden farklı ritimlerdeki eserlerini görme imkânı buluyor. İzleyiciler, ilk olarak sanatçının eşi ve oğlunun yer aldığı fotoğrafları, sanatçının otoportesi ve eşi Micheline’yi resmettiği portreyle karşılaşıyor. Sonrasında ise sanatçının ‘Brigitte’ adlı nü serisi, ‘Büyükada’ serisi, birbirinden farklı renk atışlarıyla müziksel bir tınıyı çağrıştıran soyutları, ‘Balerin’ tablosu, ‘Şenlik’ isimli halısı, eskizleri görülüyor. Ayşegül İzer’in anlattığına göre sanatçı, atölyelerinde yapıtlarını üretirken caz ve klasik müzik dinler ve dans edermiş. Sanatseverler de bir klasik müzik ya da caz parçası açarak gezebilir ve İzer’in müzik ve dansla bütünleşen yapıtlarına kendini kaptırabilir.
Zeki Faik İzer’in ‘Paris, İstanbul, Nice’ başlıklı sergisi, 9 Temmuz’a kadar İş Sanat Kibele Galerisi’nde.

BAKMADAN GEÇME!