Güncelleme Tarihi:
İlk kez bir Türk orkestrası Uzakdoğu turnesine çıktı geçen hafta. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), 15-16 Şubat tarihlerinde iki konser vermek üzere 45. Hong Kong Sanat Festivali’ne davet edilmişti. Tanınmış solistlerimizin dünyanın dört bir yanında verdikleri başarılı konserlerin haberlerini okuyoruz ama bir orkestramızın kıtalararası yolculuk yapmasına hiç tanık olmamıştım. Dile kolay, 98’i müzisyen 120 kişiden oluşan bir kadro. Böylesine kalabalık bir ekip nasıl yolculuk yapar, enstrümanlarını nasıl taşırlar, zamanlarını nasıl geçirirler? Ben de bütün bu soruların izinde Hong Kong seferine dahil oldum orkestranın.
Hong Kong Sanat Festivali’ni düzenleyenlerin İstanbul’daki bir orkestradan nasıl haberdar olduklarını ve davet sürecinin nasıl geliştiğini merak ettim önce. Festival programını yapan direktör, program çeşitliliğini sağlamak için dünyanın farklı ülkelerinden sanatçıları ve orkestraları davet ediyor. Direktörün bir arkadaşı geçen yıl BİFO’nun Viyana’da verdiği konseri izlemiş ve çok beğenmiş. Orkestranın böyle davetler alabilmesinde çıkardığı albümlerin de etkisi çok önemli. BİFO’nun şimdiye kadar yaptığı üç albüm kaydı bulunuyor. Hong Kong Sanat Festivali’nin direktörü de bu tavsiye üzerine Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı, albüm kayıtlarını dinledikten sonra, davet etmeye karar vermiş. Borusan Kültür Sanat Genel Müdürü Ahmet Erenli ile iletişime geçip İstanbul’daki bir konserlerini dinlemek üzere Türkiye’ye gelmiş ve bizzat festivale davet etmiş. Sonra karşılıklı konser programını oluşturma süreci başlamış. “Biz şu solistlerle şöyle bir program yapalım” diyemiyorsunuz. Genel festival programı da düşünülerek karşılıklı bir repertuvar oluşturulmuş. İlk konser için dünyaca ünlü keman virtüuzu Vadim Repin, ikinci konser için ise bizim dünyaca ünlü piyano sanatçımız Gülsin Onay seçilmiş. Konser programı da belirlendikten sonra festival yönetiminin yolculuk ve otel masraflarını üstlenip sanatçı kaşelerini ödemeyi kabul ettiği sözleşme imzalanmış. Geçen temmuz ayında da Ahmet Erenli ve ekibi Hong Kong’a gidip konser salonunu, orkestranın, şef ve solistlerin kalacağı otelleri ayarlamış.
BAY ÇELLO’NUN ADI NEYDİ
İşin en meşakkatli kısmı lojistiği, o kadar insanın ve enstrümanın bir yerden bir yere taşınması. 98 sanatçıdan oluşuyor orkestra. Her biri İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya gibi Türkiye’nin farklı illerindeki orkestralarda çalışıyor. Önce İstanbul’da toplanılıp prova yapılıyor. Yol hazırlıklarının en önemli bölümü ise enstrümanların nakliyesi. Büyük boyutlu enstrümanlar daha çok, gidilecek yerden kiralanıyor. Vurmalı çalgılar, arp ve kontrbaslar bu gruba dahil. Her sanatçı kendi enstrümanına daha hâkim olduğu için burada biraz sorun yaşanıyor. Sekiz kontrbası götürmek hem pahalı hem de her uçağa sığmayabiliyor. Kontrbaslarda kiralama yoluna gidilmiş ancak Hong Kong’da kullanılan kontrbasların boyutu biraz daha küçük çıkmış. Altı tanesi kiralanmış ama cüssesi biraz daha iri olan sanatçılardan ikisi enstrümanını yanında götürmek durumunda kalmış. Perküsyonist Müşvik Uzun, kiralanacak enstrümanlarda davulun derisinden markasına kadar her şeyi detaylı bildirdiklerini ve kiralamaya öyle gidildiğini, darbuka gibi daha yerel enstrümanları ise yanlarında götürdüklerini söylüyor. Kemanları, nefeslileri ve çelloları sanatçılar yanında taşıyor. Taşınması en zor olanı da çellolar. Bagaja verilemiyor, kabine de sığmıyor. Çello grubundaki sekiz sanatçı enstrümanıyla birlikte seyahat ediyor. Yani onlara iki kişilik koltuk bileti kesiliyor ve enstrümanın biletteki adı ‘Mr. Çello’. Türkiye’nin önde gelen çellistlerinden Çağ Erçağ seyahatlerinde pek çok komik olay yaşadığını söylüyor. Bilet kontrolünde “Mr. Çello’nun adı ne?” diye sorulmasından yerini beğenmeyip çelloyla değiştirmek isteyen yolculara kadar... Uçakta çellosuyla seyahat eden bir müzisyenin fotoğrafının ilgi çekici olduğu da şüphe götürmez ama...
Uçağın gidiş ve dönüş saatleri gece olduğu için seyahat genellikle uykuda geçiyor. Jet-lag olmamak için uyumamayı tercih edenlerin uyanık kalma çabaları hariç... Şef ve solistler business class uçarken, orkestra ekonomide seyahat ediyor. Avrupa uçuşlarında ise bütün ekip ekonomide yolculuk yapıyormuş.
ÜÇ ALBÜM YAPTI
Türkiye’nin önde gelen senfonik topluluklarından olan Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın tarihi, Borusan Holding’in kültür ve sanat alanındaki girişimlerinin ilki olan Borusan Oda Orkestrası’na dayanıyor. 1999’da Gürer Aykal yönetiminde oluşturulan ve 2009’dan bu yana Avusturyalı sanat yönetmeni ve sürekli şefi Sascha Goetzel yönetiminde çalışmalarını sürdüren BİFO, on beş yıldır yıldız solistlerle verdiği konserlerle İstanbul’un kültür yaşamının vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldi. İlk sezonu olan 2000-2001’den bu yana İstanbul’da sezon boyunca konser veren BİFO İstanbul, Ankara, Eskişehir ve Rusçuk (Bulgaristan) müzik festivallerine katıldı, Atina ve Brüksel’de özel konserler verdi. 2003’ten bu yana İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın sürekli orkestrası olan topluluk, İstanbul Müzik Festivali’nin açılış konserlerini gerçekleştiriyor ve festivalin yıldız solistlerine eşlik ediyor.
2009’dan itibaren yeni şefi Sascha Goetzel ile repertuvarı ve vizyonunda da yenilikler yaşayan BİFO, Avrupa’nın en iyi senfonik topluluklarından biri olma yönündeki çalışmalarını yoğunlaştırdı. Etkinliklerini uluslararası platforma taşıma hedefi doğrultusunda gerçekleştirdiği ve Onyx etiketiyle 2010 yılının ocak ayında piyasaya çıkan CD’si ‘Respighi, Hindemith, Schmitt’ yurtdışında büyük beğeniyle karşılandı. Temmuz ayında Goetzel yönetiminde, dünyanın en saygın klasik müzik etkinliklerinden Salzburg Festivali’nin açılış etkinlikleri kapsamında bir konser veren topluluk, 2010 yılında Andante dergisinin ‘Yılın En İyi Orkestrası’ ödülünü aldı. BİFO’nun Sascha Goetzel yönetimindeki ikinci CD’si ‘Music from the Machine Age’ 2012 Mart’ında ve Rimsky-Korsakov, Balakirev, Erkin ve Ippolitov-Ivanov yapıtlarından oluşan üçüncü CD’si de 2014 Ağustos’unda yine Onyx firmasından yayımlandı. BİFO 2014’te bir ilke imza atarak Londra’da gerçekleşen BBC Proms’a Türkiye’den davet edilen ilk topluluk oldu.