IRMAK ADA
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2017 12:10
'Unutursun' adlı yeni romanında kimi zaman ufak dokunuşların bir hayatı ne denli değiştirdiğini okuru yormayan bir kurguyla başarılı bir şekilde gözler önüne seren İclal Aydın, bir yandan da hikâyenin geçtiği dönemlerin atmosferini de büyük bir özenle aktarıyor.
İclal Aydın’ın Artemis Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı ve ikinci romanı ‘Unutursun’un göze çarpan ilk özelliği çok katmanlı bir hikâye olması. Aydın, çok karakterli, çok zamanlı, çok mekânlı bir roman yazmış ancak bunca çokluğun kafa karışıklığı yaratması riskini de ustalıkla bertaraf etmiş ve o çokluğu bir şenliğe çevirmeyi başarmış. Yine de şenlik deyince eğlence anlaşılmamalı. Hüzünlü bir şenlik bu.
Farklı zaman dilimlerinde ve birbirine çok uzak şehirlerde yaşanan hikâyelerin usul usul bir diğerine aktığı, bütün karakterlerin bir şekilde birbirleriyle ve Kapadokya’nın masalsı büyüsüyle yollarının kesiştiği bir roman ‘Unutursun’. ‘Bizi birbirimize düğümleyen yollar’ alt başlığı, bu bağlamda romanın tamamını ifade etmesi açısından oldukça başarılı bir seçim.
Bir kış gecesi, soba başında anlatılan bir köy hikâyesi gibi...
Romandaki karakterlerin bir kısmını, İclal Aydın’ın ilk romanı ‘Bir Cihan Kafes’ten tanısak da ‘Unutursun’u bir devam romanı olarak nitelemek çok da doğru olmaz. Samire, Yaşar ve Lorin’in hikâyeleri akmaya devam ederken Gavras Bey’in farklı zamanlarda her birinin hayatına değmesiyle akış da usulca değişiyor. ‘Bir Cihan Kafes’te kısa bir misafirliği bulunan Lemide Hanım ise bu romanda hikâyenin ana damarlarından birini oluşturuyor. Kimi zaman ufak dokunuşların bir hayatı ne denli değiştirdiğini okuru yormayan bir kurguyla başarılı bir şekilde gözler önüne seren İclal Aydın, bir yandan da hikâyenin geçtiği dönemlerin atmosferini de büyük bir özenle aktarıyor. Her dönemin kendine has özelliklerini bilhassa göze sokmadan öykünün ana akışına yerleştirmesi, romanın öne çıkan özelliklerinden biri. Her dönemin neslini temsil eden karakterlerin hayata ve insan ilişkilerine bakışındaki farklılıklar da yine okuru toplumsal değişim üzerine düşünmeye davet ediyor.
Her ne kadar kalabalık bir ana karakter kadrosu olsa da romandan bir esinti gibi gelip geçen yan karakterler de aynı özenle kurgulanmış. Her birinin bir öyküsü ve okura emanet edip gittiği bir duygusu, bir sözü var. Nariye’nin incinmişliği ayrı bir yer ediyor okurun zihninde, kocası İsmail’in kavrulmuşluğu ayrı.
“Bir başkasına deva olmayacaksa, niye açılsın ki bende bu yara?” diyen İsmail, romandaki kısa süren misafirliğine rağmen ‘Unutursun’u özel kılan türden bir karakter. Yazarın dili ise okuru yormayan bir dil. Devrik cümleleri sevdiğini önceki çalışmalarından da gayet iyi bildiğimiz Aydın, ‘Unutursun’da da bu cümle yapısını sıkça kullanıyor ve anlatısına şiirsel bir hava katıyor. Bir kış gecesi, soba başında, fısıltıyla anlatılan bir köy hikâyesi dinler gibi okuyorsunuz kitabı. Yazarın karakterlerine, en anlaşılmaz bulduğu anlarda bile beslediği şefkat öylesine yoğun ki, cümlelerin söyleniş biçiminden taşan bir hâli var. Okurun zihninden ziyade kalbine hitap etmesi de bu şefkatten.
Her biri, bir diğerinin yarasını, kendi yarasıyla iyileştiren karakterlerin sırrı, yazarın, giriş kısmında anlattıklarından anlaşıldığı üzere, yaralarını yazarak, başka yaralara ulaştırarak sarma çabası. Hayatta yalnız mutluluk ve başarı peşinde koşmayan, acıların ve hasretlerin de kıymetini bilen, hayatımızdaki her insanın ve her acının bir varlık sebebi olduğuna inanan, mutlulukları da acıları da aynı ağırbaşlılıkla taşıyan, unuttuğumuz bir dönemin insanlarının anlattığı hikâyeler, doğrudan kalbimizi hedef alıyor.
‘Unutursun’, bize hislerin hiçbir zaman unutulmayacağını gösteriyor. (Samire ve mercimek köfteleri ise bazı hislerin yokluğunun da unutulmazlar arasında yer aldığını...)
UNUTURSUN
İclal Aydın
Artemis Yayınları, 2017
420 sayfa, 25 TL.