Barış Bıçakçı poetikası

Güncelleme Tarihi:

Barış Bıçakçı poetikası
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2019 14:02

Barış Bıçakçı’nın yeni kitabı ‘Tarihi Kırıntıları’ı okurken şöyle düşündüm: “Şiir, roman olarak yazılsaydı herhalde böyle yazılırdı”.

Haberin Devamı

Barış Bıçakçı’nın şiirlerini okumadım ama romanlarını okudum. Şiirin, yalnızca şiir kitaplarında bulunan bir şey olmadığına bu romanlarla da bir kez daha inandım. Yeni kitabı ‘Tarihi Kırıntılar’ı okurken aklıma gelen soruyu da sormadan edemedim: Acaba Bıçakçı, arkadaşları Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte, Ocak 1994 ve Ekim 1997’de yayımladığı iki şiir kitabının ardından yazdığı şiirleri, öykü ve roman olarak mı, eski söyleyişle ‘neşrediyor?’

Bunu her şeyi şiire dahil etme kaygısıyla söylemiyorum. Şöyle düşünmekten kendimi alamıyorum: Şiir, roman olarak yazılsaydı herhalde böyle yazılırdı!

Bıçakçı’nın şiir yazmaktan vazgeçtiğini düşünmek için bir neden yok. Aksine, kitaplarıyla şiire yeni bir boyut ve biçim kazandırdığını söylemek mümkün. Adıyla ilk kez Gülten Akın’ın ‘Şiir Üzerine Notlar’ (YKY, Nisan 1996) kitabında karşılaşmıştım. Onun ilk kitabından büyük bir beğeniyle, övgüyle uzun uzadıya söz ediyor, kısacık şiirlerinden bol bol örnek veriyor. Bıçakçı, ‘İtiraf’ şiirinde “nasıl da çok seviyoruz sözcükleri!”der. 25 yıl sonra ‘Tarihi Kırıntılar’ romanında bu kez de sözcükleri seslerin yerini aldığı için eleştirecektir.
‘Tarihi Kırıntılar’, ‘poetika’sı olan bir roman. Üstelik bir şair değil, pek çok farklı şair tarafından yazılan bir poetika bu: “Şiir, şairi kim olduğuna, hayatta neyi başarıp neyi başaramadığına bakmaksızın çağırır. Şiir, şairi çağırır.” Belki de tam da kitabın öyküsündeki gibi, bazen de şair, okuru çağırır.

Haberin Devamı

19 yaşındaki Meral, bir şairle birlikte gider. Dört kişilik klasik bir Ankara ailesinden geriye kalan anne, baba ve kardeşi Can’ın şiir serüveni böylece başlar. Anne şiir okur, baba eski şiirlerini ortaya çıkarır ve Can şair olur. Çeşitli ipuçlarını değerlendiren anne, dergilerde yayımlanan kimi şiirleri okuduğunda Meral için yazılmış olduğunu düşünür ve şairine ulaşmaya çalışır. Kardeşi Can, bir gazetede kültür-sanat sayfasını yönetmeye başlar ve kitabın ‘poetika’sını oluşturan bir proje hazırlar. Bir dizi şairle söyleşi yapıp bu söyleşileri birer hikâye haline getirmek ve şairlerin isimlerini gizleyerek yayımlamak. “Neden böyle tuhaf bir işe kalkıştığını soranlara, üst üste bindireceği kimliksiz portrelerden tek bir şair portresine, bir şair kimliğine ulaşmayı amaçladığını” (s.7) söyler.
Roman ya da öyküler ya da poetika böyle oluşur. Bazı şairler kabul etmez, kabul eden kadın ve erkek şairlerle söyleşi yapan Can, onların hikâyelerini kitaba ekler. Ve her hikâyenin sonunda o şairin kısa poetikası yer alır.

Haberin Devamı

Şaşırtıcı mı, evet. Barış Bıçakçı’yı düşününce doğal. Sanki başka türlerde yazıyor görünerek aslında uzun, geniş, katmanlı bir poetika oluşturmaktadır. Hele bu kitaptaki ‘poetika’ parçalarını okuyunca, bunun her şairin yazmaya heves edeceği bir poetika olduğu görülür. Öyküden bağımsız olarak art arda bu poetikaları okuduğunuzda, bir poetika olarak yayımlandığında, üzerine hayli konuşulacak, beğenilecek ve şiir tartışmalarında ‘ilham ve feyz’ alınarak kullanılıp sürdürülebilecek bir metin çıktığını görürsünüz. Bunlardan biri de ‘aforizma’ niyetinedir adeta: “Not edin lütfen: Uçmak için kanatlara, yere inmek için kendimizle ince alaya ihtiyacımız var.” Hangi şair sevmez ve yazmak istemez bunu?

Haberin Devamı

Kitapta gönderme yapılan şairler arasında Turgut Uyar, Gülten Akın, İlhan Berk, Metin Altıok da yer alıyor. Şairlerin bazılarını ise sezer gibi oluyorsunuz. Ve hikâyelerinin farklı olmasına karşın, ortaya tek bir şair kimliğinin çıktığını da görüyorsunuz.
Hiç kuşkusuz, Barış Bıçakçı’nın su doğallığındaki anlatımı, cümleden çok dize saydığım parçaları ‘Tarihi Kırıntılar’ı, roman, öykü, şiir, ne niyetine okursak okuyalım, öncelikle şairler ve şiir okurları için unutulmaz bir kitap kılıyor. Poetika susuzluğumuz için birebir!

Barış Bıçakçı poetikası

Tarihi Kırıntılar
Barış Bıçakçı
İletişim Yayınları, 2019
194 sayfa, 24 TL.

BAKMADAN GEÇME!