Güncelleme Tarihi:
1994 doğumlu Baran Güzel, uzun yıllar dergilerde boy göstermiş bir öykücü. Aynı zamanda editörlük ve yayın danışmanlığı da yapan Güzel’in, 2017’de Ferit Edgü’nün yarım bıraktığı öykülerinden ilhamla farklı yazarları bir araya getirerek hazırladığı, Dedalus Kitap’tan çıkan ve ‘Parçalar’ ismini verdiği bir öykü kitabı mevcut. Kendi öyküleriyse ‘Her Kötü Geceden Sonra’ adıyla Everest Yayınları etiketiyle okurla buluştu.
Dokuz öyküden oluşan ‘Her Kötü Geceden Sonra’, Güzel’in öykü evreniyle ve bu evrenin dipsiz uçurumlarıyla, tuhaf tepeleriyle tanıştırıyor bizi. Yer yer ikili ilişkilerin ve arkadaşlığın çözmezleri öyküye dönüşürken yer yer de ailevi hiyerarşi ve ölümler karşımıza çıkıyor.
“Babamın biraz rahatladığını görmek, yüzünde ufacık da olsa huzurlu bir ifade yakalamak istiyordum. Birbirimize söyleyeceğimiz şeyleri düşünüyorduk belki de. Bir başlasam. İlk cümleyi, ilk günahsız cümleyi bir çıkarsam ağzımdan, sanki birdenbire babamla aramda güçlü bir köprü kurulacak, ben de o köprüden yanmadan geçeceğim.”
‘Ehven-i Şer’, ‘Sakın Peşimden Gelme’ ve ‘Planya’ adlı öyküler, dokundukları yara nedeniyle diğer öykülerden ayrı bir yerde duruyor. Akciğer kanserinden ölmek üzere olan bir babayı konu edinen bu öykülerde, babanın ailede işgal ettiği yer, aile üyelerinin tavırları ve hepsinin anlatıcıdaki yansımaları kolaya kaçmadan, can yakıcı sorularla birlikte karşımızda duruyor.
Ölüm öyle bir ağırlıkla çöküyor ki bu öykülere, ölenden daha etkili, yaşayanlardan daha canlı bir hale dönüşüveriyor, adeta ete kemiğe bürünüp bir karakter olarak yerini alıyor. Hâl böyle olunca biz aslında ölümün kasvetiyle sarmalanmış insanların kendilerince geliştirdikleri, bazen gelenekten bazen de anlık öfkelerinden güç alarak şekillendirdikleri acıyla baş etme yöntemlerini okuyoruz. Öyküleri bitirince yazmanın da bu yöntemlerden biri olduğunu düşünmeye başlıyoruz sonra
VE BİTEMEYEN AŞKLAR...
‘Sonra Geçecek’ adlı öyküdeyse, ikili ilişkileri konu edinen, diğer öykülere nazaran daha imgesel bir gerçeklik mevcut. Bir arada kalmayı da ayrılmayı da beceremeyen adsız bir ilişkinin ortasında kalakalmış bir çift çıkıyor karşımıza. Beraber yürüdükleri her yol başka bir duvarla kesiliyor. Onlar da duvarları aşmanın bir yolunu arıyorlar ama bulamıyorlar, her şeyi deniyorlar, olmuyor; bir ilişkinin nasıl bir hapishaneye döndüğünü ve bu hapishanenin ne menem bir dert olduğunu bilen bilir. Sonra Geçecek, bir türlü geçemiyor yani.
Kitaba ismini veren öyküde anlatıcının kadınların yüzlerini görememesi belki de bu yüzden. O duvarın ortadan kalktığı ve anlatıcının yoluna devam ettiği ve kaba tabirle ‘kurtuluş’ diye isimlendireceğimiz anların da işte böyle olduğunu tahmin ediyoruz. Kim bilir, belki anlatıcının yüzü de bazı kadınlara flu olarak görünüyordu.
Güzel’in öykülerinde böylesi bir devamlılık mevcut sanki. Öyküler birbirlerine açılan, kapanan/çarpılan/çalınan kapılarla geçiyor; ölünemeyen, ölünen, sonra yine ölünen anlarla yeniden diriliyor gibi. Dolayısıyla okur olarak bizler de gerek anlatıcının gerekse mekânların farklı ayrıntılarına, daha önce gözümüzden kaçan fısıltılarına dokunabiliyoruz.
‘Her Kötü Geceden Sonra’, her ne kadar bir ‘ilk kitap’ olsa da içindekilerin bir editörün kaleminden çıkma, oturaklı ve ne yaptığını bilen öyküler olduğunu rahatlıkla anlıyoruz. Hal böyle olunca yaratılan dilin, kurulan çatışmanın ve oluşturulan atmosferin yerli yerine oturduğunu da görebiliyoruz.
HER KÖTÜ GECEDEN SONRA
Baran Güzel
Everest Yayınları, 2020
110 sayfa, 15 TL.