Güncelleme Tarihi:
Geçen haftaki yazımda, arkadaşlarımı nasıl sahneye çıkardığımı ve gecenin hem sunucusu hem solistlerinden biri olduğumu söylemiştim. Arkadaşlarımla beraber ‘sahne’ alışımız yıllar öncesine dayanıyor... Ortaokul ve lise yıllarımda, Kocamustafapaşa Caddesi’ndeki müstakil evimizin bahçesinde davetli konserler düzenlerdim. Teyzelerim konuklara çaylar hazırlardı.
Konserlerde ben ut sonradan doktor olan arkadaşımız Dr. Uğur Akbulut ve müzik kariyerinde yükselen İbrahim Oral da keman çalardık. İki arkadaşımız da sesleriyle konsere katılırlardı: Ali Tanyeri ve Konur Ertop. Notalarımı Cüneyd Orhon ve bilhassa Beyazıt’taki Şamlı İskender’den alırdım. Birçok besteci ile orada tanışmıştım. Hatta Nuri Halil Poyraz’la bir gün orada karşılaştığımızda bana ‘Bir Neş’e Umdu Gönül Serapa Keder Oldu’nun notasını imzalamıştı. Udumun tamirini de Uzunçarşı’daki Onnik Usta’da yaptırırdım.
Geçen hafta verdiğim adlar arasındaki Orhan Tercan’ı tekrar anmalıyım. İyi kitapların yayıncısıydı. Kök Yayınları’nı kurmuştu. Çıkardığı kitaplar arasında D. H. Lawrence’ın ‘Lady Chatterley’in Sevgilisi’ vardı. Kitabı dilimize büyük bir ustalıkla Akşit Göktürk çevirmişti. Söz konusu romanın sansür hikâyesi meşhurdur. Zira kitap 1960’lara kadar İngiltere’de sansürlü yayımlanmıştı. Ancak Kök Yayınları’ndan tam metin olarak sansürsüz yayımlanmıştı...
Çocukken evimizin arka bahçesinde buluşup konser verdiğimiz dostlarımla sonraki yıllarda kimi kahve ve pastanelerde bir araya gelirdik. Değişik semtlerde toplanır, hazırladığımız dergilerin yeni sayıları üzerine konuşurduk. A Dergisi’nin toplantı yeri Yenikapı’daki Kemal Bey’in kahvesiydi, Mavi’cilerin pastanesi de Baylan’dı.
İşin güzel tarafı, bu pastanelere gideceğimiz arkadaşlarımızla da bir başka pastanede buluşurduk. Onat Kutlar’la buluşacaksak, Park Otel’in girişindeki Park Pastanesi’ne giderdim. Benimle buluşacaklar da zaman zaman onun karşısındaki Pakiş Pastanesi’ne gelirlerdi. Celâlettin Ezine de orada otururdu. Eski Park Otel’in terası akşam içkilerinin yeriydi. Aperitiften sonra akşam yemeği için farklı lokantalara gidilirdi. Yenikapı’da Kemal Bey’in kahvesinde Kemal Özer, Onat Kutlar, Adnan Özyalçıner, Ergin Ertem buluşurduk. O kahvenin arkasında bir depo vardı, orayı tiyatro salonuna çevirmiştik. İlk oyun Ali Poyrazoğlu’nun Pirendello’dan çevirdiği ‘Ağzı Çiçekli Adam’ oyunuydu.
Darbeler döneminde Kemal Bey’in çektikleri ise başka bir yazının konusu...