Güncelleme Tarihi:
‘Kusursuz Cinayet’, bir süre polislik yapmış, 1976 doğumlu Çinli yazar A Yi’nin romanı. Kitabı Çince aslından Giray Fidan çevirmiş. Kurgudaki cinayet, hepimizin canını yakan, balerin Ceren Özdemir’in katline benzerliğiyle ülkemiz okurunu özellikle sarsıcı bir nitelik taşıyor. Kitaptaki kurban da sanatla ilgilenen gencecik güzel bir kız.
A Yİ okurun önüne, katilin bulunmasına yönelik sır içeren bir cinayet koymamış. Alışılmayanı yapmış; faili ortadayken işlenme nedeni bilinmeyen bir cinayetin romanını yazmış, okuru sonucu belli bir denklemin bileşenleri konusunda meraklandırmış. Cinayetin tanıdık klişelerle açıklanmasını da engellemiş: Gerçekleştirdiği vahşetin sebebini kendisi de bilmeyen katil hayatı anlamlandıramama bunalımı içinde kıvranıyor. Cinayeti zevk için işlemediğini sadece sıkıntısına çare arama amacında olduğunu belirtiyor. Hayatın beyhudeliğini, tüm yaşantıların anlamsız bir sona doğru aktığını defalarca söylüyor. Eyleminin gerisinde, cinsel bir dürtü olmadığını da açıkça belirtiyor.
Bir vahşet gerçekleştiğinde, failin kendisinin de aslında bir kurban olduğunun açığa çıkması, toplumun acısını az da olsa dindirir ve kafasının karışıklığını azaltır. “Normal bir hayat yaşamış hiç kimse bir canavara dönüşmez, başına gelenler yüzünden öyle olmuştur” demeyi tercih ederiz. Annesi, babası, arkadaşları ya da genel olarak tüm toplum onu bu yola sürüklemiştir. Örneğin çocukluğunda tacize uğramış, bunun tamir edilemeyen etkisinden dolayı canavarlaşmıştır.
Romandaki katil öldürdüğü bedene işkence ediyor, onu onlarca kez bıçaklıyor. Darbelerden sadece birkaçı, kurbanın hayatına son vermişken bıçaklamaya devam etmesi, katilin içindeki nefreti açığa vurmanın yanı sıra bir anlama daha gelir: Ölü bedene saplanan bıçak, hayatta kalanların ruhunu acıtmaya yöneliktir. Nitekim katil mahkemede şöyle diyor: “Çünkü o güzel, kibar ve zekiydi. Bir geleceği vardı, ama zor çocukluk geçirmişti, babasını genç yaşta kaybetmişti. O sizin canınızdı.”
Topyekûn tüm topluma düşman biri, tek tek herkesi öldüremez. Buna karşın mümkün olduğunca fazla kişiyi katletme yolunu seçebilir. İyi ama ulaşabileceği sayı kaçtır ki? Üç, beş, yirmi, otuz? Çin’den bahsediyoruz; 1 milyar küsurluk nüfusun yanında bin kişi bile, nefret edilenin parmağına batan bir diken değildir. Oysa tanıdığında herkesin seveceği, yaşamı temsil eden birini vahşice öldürmek, toplumdaki tüm bireylerin canını şiddetle yakar.
Romandaki katilin avukatı savunmasını delilik üzerine temellendirmeyi deniyor ancak katil onunla işbirliği yapmıyor, aklının başında olduğunu belli ediyor. Katil, zorluklara rağmen hayata güzellik katmayı başaran genç kızı kıskanmış olabilir mi? Pek çok şey olabilir. İnsan denilen varlığın eylemleri tek bir açıdan bakılarak açıklanamaz. Üstelik sayısız değişken, farklı zamanlarda farklı ağırlıklarla bir araya gelerek çok farklı sonuçlar ortaya çıkarabilir. İnsan psikolojisi, edebiyatı çekme gücünü bu karmaşıklık ve belirsizliklerden alır.
Kitapta çevirmenin kendisinin de okuduğunda fark edeceği bazı dil yanlışları var:
“Bu ilk kez onu kendi isteğimle aramamdı.”
Aramamdı yerine ‘arayışımdı’ denilse daha iyi olurdu. Neyse ki benzer kusurlar fazla değil. Okur, zorlanmadan gireceği kurgunun içinde, dildeki pürüzlerden etkilenmeksizin katilin ruh halinin sorgulanmasına odaklanarak kendini akışa kaptıracaktır. Böylesi bir vahşeti işleyenin psikolojisini, kadın cinayetlerine her gün bir yenisinin eklendiği bu ülke insanları merak etmeyecek de kim edecek? Bu güzel memleketin bağrında, A Yi’nin mürekkeple yazdıklarının kanla işlenmişi var. ‘Kusursuz Cinayet’ bizim için bir roman olmanın ötesinde anlam ve önem taşıyan bir kitap. Keşke öyle olmasaydı...
KUSURSUZ CİNAYET
A Yİ
Çeviren: Giray Fidan
Çınar Yayınları, 2019
192 sayfa, 17 TL.