Güncelleme Tarihi:
Ayşe Kulin’i dünden referans alıp bugüne gönderme yapan kitaplarıyla tanıdık biz. Geçmişin zarafeti, bilgeliği onun kaleminden hep etkiledi okurunu. Kulin romanları aracılığıyla dün yaşananların bugünü nasıl şekillendirdiğini anlattı ya da nasıl şekillendiremediğini... Çünkü çağımızın boğuculuğundan zamanda geriye doğru yolculuk yapmak hem anlamaya yarıyordu hem de dünyanın neleri kaybettiğini görmeye. Bu noktada önemli olan Kulin’in kalemini sakınmayan bir yazar olması. Neyi doğru görüyorsa yazdı, neyi yanlış görüyorsa altını kalın kalın çizdi. Geçmişi anlatırken bugünle bağ kurmayı hiç ihmal etmedi, güncele sırtını dönmedi. Şimdi farklı bir yola giriyor Kulin. Yeni romanı ‘Yarın Yok’ta geleceğe bakıyor. Bugünün referanslarını alıyor ve bir an evvel değişmezsek bizi nasıl bir geleceğin beklediğini anlatıyor.
Günümüzden yüzyıllar sonrasındayız. Dünya insanlığın hırslarına kurban gitmiş. Takvimi sıfırlayan büyük bir savaş yaşanmış ve dünya yeniden şekillenmiş. Ne yiyecek yemek ne içecek su kalmış. Aslında Kulin’in yarattığı atmosfer tanıdık bir distopya. Pek parlak bir gelecek beklemiyor insanlığı. Ama insanın olduğu yerde umut tükenmez elbette. Hele de güçlü kadınlar direnmeye devam ediyorsa... Geleceğin güçlü ve hikâyeyi yeniden şekillendirecek kadını Mira. Zeki, çalışkan, duyguların ne kadar değerli olduğunu bilen bir kadın. ‘Müphem alan’ konusunda çalışıyor. Yani ruhlarla bağlantı kurabiliyor. Elbette bunun bilimsel bir açıklaması var. Gelecekte; öğreniyoruz ki sesler kaybolmuyor, kaydedilen seslerin peşine düşüp geçmişin insanlarıyla bağ kurulabiliyor.
Dünyada her şeye çare bulunmuş da bir zamanlar laboratuvarlarda üretilen Tayro virüsüne çare bulunamamış. Hastalıklar yok gelecekte. En büyük hastalık bunama. Her şeyi unutan insanlar da belli bir zamanda ölüme yollanıyor. Sesler kaybolmuyor ya, yeni teknolojiler sayesinde o seslerin sahipleriyle gelecek kuşaklardaki torunları eşleştirilebiliyor. Tayro virüsünü ortadan kaldırmanın bir yolu bulunuyor bu sayede. Bu konuda çalışan genç bir kadın biliminsanının sesiyle Mira’nınki eşleşince macera başlıyor.
DÜNYAYI KADINLAR KURTARACAK
Geçmiş kuşaklardaki akrabalarına ulaşan Mira, virüsün ilk formülünü bulup onu yok edebilmek için kolları sıvıyor. Soyundaki akıllı ve çalışkan kadınlarla bağlantı kuran Mira, geçmişin güzellikleriyle tanışırken yarını kurtarmaya çalışıyor. Aşkla, dayanışmayla, güneşin her gün doğduğu, ayın aydınlattığı, duyguların Pandora’nın kutusuna hapsolmadığı günlerle karşılaşıyor. Ve savaşların olmadığı bir dünya ne kadar güzel olsa da yapay olandaki eksiği keşfediyor. Aşkın bile formülize edildiği bir hayat ne kadar gerçek olabilir ki?
Soyundaki cesur kadınları tanıdıkça kendini de anlıyor Mira. Gizli kalmış sırlar da aydınlanıyor bu yolculukta. Duyguların, şartlar ne olursa olsun insanı insan yapan olduğunu bir kez daha söylüyor Kulin... Zaman, mekân değişse de yaşam alışkanlıkları altüst olsa da yeniden yeniden öğreniyoruz ki sevgi, aşk, dayanışma nefes almaya, yarına uyanmayı istemeye itiyor.
Kitabın adı umutsuz görünse de öyle değil elbette. Kulin her romanda başrolü verdiği kahramanları gibi direnmekten vazgeçmeyen güçlü bir kadın olduğu için, yine hemcinslerine güvenip umudun her zaman olduğunu söylüyor. Bu adı ben yarın yokmuş gibi bugün için çalışmak gerektiğine yoruyorum.
Ayşe Kulin geçmişin referanslarının bugünü nasıl yarattığını en iyi bilen kalemlerden. Dolayısıyla uyarı ve öngörülerine kulak vermek gerekiyor. Bugün adım atmazsak daha iyi yarınlar için, yüzyıllar sonraki insanların yaşam alanlarını daraltacağımızı hatırlatıyor. O meşhur Kızılderili atasözünde dendiği gibi “Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık.”
YARIN YOK
Ayşe Kulin
Everest Yayınları, 2023
160 sayfa.