Güncelleme Tarihi:
Witold Gombrowicz, roman ve oyunlarıyla tanınsa da günlükleri başyapıtı kabul ediliyor. 1904’te Opatów’da zengin bir soylu ailenin çocuğu olarak doğan Gombrowicz, Varşova’da hukuk okumuş. 1920’lerde yazmaya başlamış. Klasik ve popüler roman denemelerinde başarısız olmuş. Kısa öyküler yazmaya başlamış. Daha sonra bu öyküleri Arjantin’de sürgünü sırasında yaşadığı sokak olan Bacacay adıyla yayımlamış. İlk romanı ‘Ferdydurke’nin yayımlanmasıyla da edebiyat çevrelerinde tanınmış.
İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesinden hemen önce, Polonya transatlantik gemisi MS Chrobry’nin Güney Amerika’ya ilk yolculuğuna katılmış. Avrupa’da savaşın başladığını öğrenince savaş bitene kadar Buenos Aires’te beklemeye karar vermiş.
Yoksulluğunu kişiliğine uymayan işlerde çalışarak, Buenos Aires’teki Leh azınlığın desteğiyle yenmeye çalışan Gombrowicz, bir yandan da edebi faaliyetini sürdürmüş. Romanlar, oyunlar kaleme almış, günlüğünü yazmış. Edebiyat dergilerinde denemeler ve eleştirilerle birlikte günlüğünden parçalar da yayımlamış. Dar bir çevreyle sınırlı kalmış, ancak 1960’larda dünya çapında tanınmış, eserleri farklı dillere çevrilmiş. Oyunları başta Fransa, Almanya ve İsveç olmak üzere tiyatrolarda sahnelenmiş.
Gombrowicz, 1963’te Avrupa’ya dönmüş. Sağlığı bozulunca Fransa’da yaşamaya başlamış. Paris yakınlarındaki Royaumont Manastırı’nda kalırken çağdaş edebiyat okuyan Kanadalı Rita Labrosse ile tanışmış. Sekreteri olarak çalışmaya başlayan Labrosse ile hayatının geri kalanını Nice yakınlarındaki Vence’de geçirmiş.
1964 baharında sağlığı iyice kötüleşmiş. Yatalak olmuş. Yazamıyormuş. 1967’de Prix International ödülüne layık görülmüş. 1968’de Rita Labrosse ile evlenmiş. 24 Temmuz 1969’da ölmüş ve Vence’deki mezarlığa gömülmüş.
Gombrowicz yaşam biçimiyle, siyasi ve cinsel yönelimiyle aykırı bir yazar. Hiçbir otoriteyle anlaşamıyor, geleneksel değerlere karşı çıkıyor, başına buyruk bir hayat yaşıyor. Yaşadıklarını da günlüğüne açıkyüreklilike yazıyor. Başta ülkesi Polonya olmak üzere yasaklanıyor, engelleniyor. Günlüğünün sansürlenmesini kabul etmediği için eserlerinin 70’lere kadar Polonya’da yayımlanmasına izin vermemiş. Bu nedenle de 30’dan fazla dile çevrilip dünya çapında bir yazar olmasına rağmen ölmeden önce anavatanında tanınmamış.
En seçkin eseri kabul edilen ‘Günlük’te sadece yaşam kaydını tutmaz, edebi ve felsefi görüşlerini açıkça dile getirir ve edebiyat, şiir, siyaset, ulusal kültür, din, gelenek gibi birçok konuyu da ele alır, görüşlerini belirtir. ‘Kronos’ ise bu günlüklerin bir adım ötesi, yazarın mahremi. Günlükleriyle eşzamanlı olarak yazılmış kısa ve öz notlar bunlar. Gombrowicz kamuya açık, parça parça dergilerde yayımlanan günlüğünde her şeyini yazmayacağını düşünerek ‘Kronos’a başlamış.
Son nefesine kadar tuttuğu bu notları eşi Rita’ya “Yangın anında ‘Kronos’u ve sözleşmeleri aldığın gibi kaçabildiğin kadar hızlı kaç” diyerek emanet etmiş. Rita da eşinin ölümünden sonra bu mahrem günlüğü okumaya koyulmuş. Adeta şifreli cümlelerle yazılmış bilmecemsi notlarda Gombrowicz’in günlük yaşamını izliyoruz. Sağlık sorunları, maddi durumu, cinsel faaliyetleri, ailesi ve dostlarıyla ilişkileri, davetler, buluşmalar, hediyeler, eserlerinin yazılış ve yayımlanış süreçleri yazılmış.
‘Kronos’taki bilgileri eldeki belgelerle ve Gombrowicz’in dostlarının tanıklıklarıyla çözümlemeye, notlamaya başlamış Rita Gombrowicz. Bilmeceleri çözmüş, kısaltmaları tamamlamış ve ‘Kronos’ta yazan hemen her şeyi dipnotlarda açıklamış. Zaten esere değer kazandıran ve anlaşılır kılan da bu ayrıntılı dipnotlar.
‘Kronsa’ sayesinde ‘Gombrowicz Arjantin’de’ ve ‘Gombrowicz Avrupa’da’ kitaplarını yazmış Rita Gombrowicz. Günlüğündeki ‘Kronos’la ilgili “Belki... Daha sonra” sözlerini 2000’den sonra tesadüfen keşfedince de ‘Kronos’u yayımlatmaya karar vermiş. 2013’te Lehçede, 2016’da Fransızcada yayımlanmış ‘Kronos’.