Ayağa kalkmak için...

Güncelleme Tarihi:

Ayağa kalkmak için...
Oluşturulma Tarihi: Eylül 16, 2022 10:12

17 Eylül-20 Kasım tarihleri arasında ücretsiz gezilebilecek 17. İstanbul Bienali’nde ağırlıklı olarak Müze Gazhane ve Pera Müzesi’nde öğrendiğimiz jeolojik, ekolojik, hidrofonik, folklorik, antropolojik, topografik bilginin, gerçeğin haddi hesabı yok. Bienal, elinizde kumanda, bir kıtadan diğerine sizi sürüklerken ayağa kalkmak için hiç de geç olmadığını söylüyor.

Haberin Devamı

Küratörler Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh, aynı zamanda bienalin afişi olan cümlelerinde 17. İstanbul Bienali’ni şöyle özetliyorlar:
“Bu bienal tatlı, olgun meyvelerle kaplı ulu bir ağaç olmak yerine kuşların uçuşundan, bir zamanların bereketli denizlerinden, yerküreyi yavaşça besleyen kimyadan bir şeyler öğrenme arayışında.”
Hakikaten de öyle. Ağırlıklı olarak Gazhane ve Pera Müzesi’nde öğrendiğimiz jeolojik, ekolojik, hidrofonik, folklorik, antropolojik, topografik bilginin, gerçeğin haddi hesabı yok.
Bir grup mimar, araştırmacı ve mekân tasarımcısından oluşan INTERPRT sayesinde örneğin, deniz madenciliğinden etkilenecek deniz yataklarını görebiliyoruz. İlk kez bir haritada denizde madencilik yapıldığında tahrip edilecek deniz canlıları habitatını görmemiz mümkün.
‘Yerinden Edilme Hali, Dolaşık Coğrafyalar’ başlıklı projeden, Arazi Kolektifi’nin ortak çalışmasından, yerinden edilmiş Dicle Nehri kenarındaki çiftçilerin güvencesiz hayatlarından haberdar oluyoruz.
Oradan Bantayan Adası’na ‘zaplıyoruz’. Martha Atienza’nın filmi bizi, balığın azalmasından ötürü evine bakamayan balıkçı babalardan haberdar ediyor. Filmci olan Martha Atienza, bütün bir adayı ‘tek ada tek ekosistem’ sloganıyla örgütlüyor. 27 Haziran 2022’yi Dünya Balıkçılar Günü ilan ederek adasının geleneksel geçim kaynağı olan balıkçılığın önemine dikkat çekiyor.

Haberin Devamı

DAYATILAN EĞİTİM
Sanatçı Ursula Biemann’ın ‘Sesli Bilişsel Alan Devenir Universidad’ ortak projesi ise Amazon ormanlarında geçiyor. Biemann da tıpkı Atienza gibi aktivist bir filmci. 2018 yılından beri Amazonlar’ın And Dağları bölgesinde yerli, Batılı olmayan bir eğitim sistemi, okul, üniversite yaratmak üzere Kolombiya’daki Inga halkıyla çalışıyor. Inga halkı temsilcilerinden Carlos, Ingalılar olarak yaşamlarını Samai, neşe, tevazu ve saadet olarak aktarıyor. Oysa ona göre Batı düşüncesi bunun tam aksine yaşamı ekonomi üzerine kurguluyor. Hükümetle de bu yüzden anlaşamadıklarını ifade eden Ingalı, ilkokuldan doktoraya kadar ona dayatılan, ona ait olmayan şeyleri öğrenmek zorunda kalışını şöyle anlatıyor: “Bize ait olmayan şeyleri öğrenip yeniden üretiyoruz.”
Bu yüzden Biemann’ın üniversitesi farklı bilgi sistemleri arasında diyalog talep ediyor. Sömürgeci kültürel rejimlere karşı bir direniş örgütlüyor.
Angela Melitopoulos’un ‘Ana Soyundan B -Yeryüzünü Kaplamak’ filmi sayesinde ise bu kez Avustralya kıtasındayız. Kuzeydeki Aborjin kültürlerinin toprak mücadelelerine tanıklık ediyoruz. Bu mücadelede sanatın bir direnç aracı olarak düşünüldüğünü görüyoruz.
Alice Miceli ise çok iyi bildiğimiz tarlaları bize gösteriyor. Metrelerce ölümcül tarlayı. Mayınla dolu tarlaların fotoğraflarına bakıyoruz. Bosna’dan ve Kamboçya’dan.

Haberin Devamı

KADİM SÖZLÜK
Yee I-Iann’ın filmi ve dev dokuma halısıyla, Omada Adası’nda tekne yapımcılarını izliyoruz. Geleneksel dokumalar yapan adalılardan öğreniyoruz nasıl tekne merdiveni yaptıklarını.
Tayland’dan Preecha Phintong sayesinde sanatçının Budist düşünür ve yayıncı babasını yakından tanıyoruz. İstanbul’da interaktif bir baskı istasyonu da kuran sanatçı, babasının elyazmalarını, baskısı tükenmiş kitaplarını dijital ortama aktarmış. 1957 tarihli ‘Kadim İsan Deyimleri’ sözlüğünden bazı bölümleri kaybolan mürekkeple özel olarak aslında geçici olarak basıyor. Emin Barın’dan miras Barın Han’da yer alan arşiv yerleştirme, mekânın belleğiyle yeni okumalara yelken açıyor.

Haberin Devamı

Bu da Gazhane’de yer alan Laura Anderson Barbata’nın Yanomami topluluğuyla yaptığı çalışmaya ‘zaplıyor’ bizi. Yerel bitkilerden elde ettikleri kâğıtla Venezuela ve Brezilya sınırında yaşayan Yanomamiler böylelikle bir bakıma yazılı kültüre geçmiş oluyorlar. Bu çalışma, ‘Bizim Tarihimiz Kitaplarda Bulunmaz’ gibi son derece eleştirel, Batı eleştirisi içeren ironik bir başlığa sahip.
Bu da Bangladeşli Pathsala Güney Asya Medya Enstitüsü’ne ait arşivsel yerleştirmenin ismiyle kesişiyor: ‘Müfredat Dışı’.
Anlamlı, düşündürücü yerleştirme başlıklarından biri Zehra Hussain’in de içinde bulunduğu kolektif çalışmaya ait: ‘Kırılgan Miras Ekolojileri’.
Jeolog, arkeolog, insan coğrafyacıları bir araya gelerek aslında hepimize çok temel bir soru soruyorlar. Kimin ve neyin mirasçısı olduğumuz sorusunu...

Haberin Devamı

AKTİVİST SANATÇILAR
Dünyanın dört bir kıtasında, Amazonlar’dan Avustralya’nın kuzeyine, Meksika’dan Venezuela’nın sınır köylerine, Endonezya takımadalarından Bantayan Adası’na, oradan Omadal Adası’na hepimizinkine benzer ikilemlerle boğuşan insanlarla ortaklığımızı hissediyoruz.
Aktivist sanatçıların mücadelelerinden oluşan bienaldeki bu projeler peyzajı, günün sanatçısının dünyaya hâkim güçleri anlayıp bunların hangisiyle ve nasıl hesaplaşacağına dair nice kapılar aralıyor. Eleştirel bir perspektifin biçimsel ve içerik sorunlarına dair de yeni sorular üretmemizi sağlıyor. Bir tür yeni bir modernizmi, başsız sonsuz, başlıksız tanımlamaya girişmemize neden oluyor. Bu yeni modernizm, bienal dediğimiz sergilerin son yıllarda edindiği bazı statülerin de değişebileceğine dair sinyaller veriyor. Büyük sergilerin hâlâ baştan çıkarıcılıktan çok başkaldırıcı olma ihtimalini öne seriyor.
Sanat ile ticari olan her şeyin arasındaki anlaşmayı tekrar görmezden gelmenin ihtimali bu.
Weber’in modern ekonomik düzenin muazzam kozmosuna dair umut besleyebilme ihtimali bu.
O yüzden Zehra Hussain’in de içinde bulunduğu kolektifin sorduğu ‘Hangi varlıklar mirastır?’ sorusu ve şu sözleri önem kazanıyor:
“Hem doğal hem de kültürel peyzaj, tarihsel olarak istikrarsız ve mirasın zamanla azaldığı veya farklı ilişki biçimleri nedeniyle varlığını sürdürdüğü bağlamda hareketlidir.”

Haberin Devamı

DAYANIŞMAYLA YAYILAN KİTAPLAR
Aslında nükleer mühendis olan Nirwan Ahmad Arsuka’nın ‘Gezici Kütüphanesi’ sevgi dolu anları, yolları haritalandırıyor. ‘Gezici Kütüphane’, 17 bin takımada içerisinde bir kitap dolaşım ağı. Her ayın 17’sinde dolaşması için ağın merkezlerinden birine Endonezyalılar artık okumadıkları kitaplarını gönderebiliyor. Burada artık miras kitaplar. Dayanışmayla yayılan tonlarca kitaptan, hediyeden, bilgiden, bilgelikten söz ediyoruz. Kimi zaman bisiklet, kimi zaman at arabası, kimi zaman kayıkla dolaşan gezgin kütüphanesiyle Arsuka, mühendislik yapmayı sürdürdüğünü ifade ediyor sanatatak.com için yaptığı canlı yayınında. “Sosyal enerjiyle çalışıyorum. Bu kez onu füzyon yapıyorum. Sosyal enerjiyle çalışan bir mühendisim hâlâ” diyor.
Bildik anlamda sanat eserleri, olgun meyve veren ağaçlar yerine projelerden oluşan 17. İstanbul Bienali’ni, prenses öpünce prense dönen kurbağaya benzetiyor.
Bir projenin hem sanat eseri hem proje olması için de tek bir kriterden bahsediyor. Ruhunun olmasından.
“Bir projede ruh varsa o sanat eseridir aynı zamanda” diyor.

HAMAMDA OKYANUSYA SESLERİ
O ruh en çok The Çinili Hamam’da... Bienalin mekânlarından Çinili Hamam sahibeleri tarafından tam 12 yıldır restore ediliyor. Her seferinde yeni bir zaman katmanının ortaya çıkmasıyla asla sonlanmayan restorasyon projesinde belirli bir finale yaklaşılmış. Ve 17. İstanbul Bienali’nden iki esere ev sahipliği yapabilmiş. İyi ki... Kazı sırasında elde edilen binlerce irili ufaklı çini parçası, küçük bir grup arkeolog ve konservasyon uzmanı tarafından hamamın üst katında bir odada bir araya getiriliyor. Uzun süren bir puzzle yapılıyor. Hamama ait bir müzede sergilenmek üzere restorasyon boyunca karşılaşılan tüm tarihi eserler özel olarak elden geçiriliyor. Taloi Havini, ‘Çağrıya Cevap Ver’ bestesiyle burada yer alıyor. Hakö dil grubundan Nakos kabilesi soyundan, Okyanusya bölgesinden seslerden oluşan bir beste bu. Havini memleketi Bougainville’li müzisyen Ben Hakalitz ile çalışmış. Buka Adası yolculuklarını kapsayan bu sesler, aynı zamanda okyanus araştırma aracının datasını, sonar haritaların hidrofon kayıtlarını da içeriyor.
17. İstanbul Bienali elinizde kumanda, bir kıtadan diğerine sizi sürüklerken ayağa kalkmak için hiç de geç olmadığını söylüyor.
Bienale Endonezya’dan katılan Danarto ve arkadaşları kolektifinin de projesinin başlığındaki gibi, süreç, ne zaman ki hepimiz elimizdeki kumandaları bırakıp ayağa kalktığımızda ya başlamış ya da bitmiş olacak. Ayağa kalktığımız an neyin ne zaman başladığı ve bittiğinin bir önemi kalmayacak!
O yüzden iş başa düşüyor.
Nice projelerin içinden hangisinde ruh var seçmek üzere projeleri izlemeye, uzun uzun bienali gezip finalde henüz hamam olarak açılmamış Çinili Hamam’ın hamam taşına uzanıp soyunmadan arınmak bizim elimizde. Kumandada değil! Bizde!

////
İSTANBUL’UN HER KÖŞESİNE YAYILAN BİENAL
İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Koç Holding’in ana sponsonluğunda düzenlenen ve 500’ün üzerinde katılımcının 50’yi aşkın projesini ağırlayan 17. İstanbul Bienali Beyoğlu, Fatih, Kadıköy ve Zeytinburnu’nda yer alan 12 sergi mekânının yanı sıra şehrin dört bir yanında sayıları 50’yi aşan sahaf, kitapçı, lokanta, sinema ve hastanelere ek olarak bir radyo istasyonunda izleyiciyle buluşuyor.
Projelerin çoğu Beyoğlu’ndaki Pera Müzesi ve Kadıköy’deki Müze Gazhane’de sergileniyor.
Modern tıp ile çeşitli şifa gelenekleri arasında bir kavşak noktası olarak 700’ü aşkın tıbbi bitkiye ev sahipliği yapan Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’nde Lookman’ın su bahçesinin yanı sıra Laura Anderson Barbata’nın Meksika’daki Yucatan yerlileriyle yaptığı kırmızı hamaklar da yer alıyor.
Beyoğlu’ndaki Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı (PCSAA), 1999’dan bu yana kapalı olan Merkez Rum Kız Lisesi, SAHA Studio, farklı disiplinlerden güncel sanatçıların sergilerine, seminerlere ev sahipliği yapan Büyükdere35 ile 257 metre uzunluğundaki Metro İstanbul Yaklaşım Tüneli Taksim bir yürüyüş rotası oluşturacak.
Tarihi Fatih ilçesinde uzun yıllar hat ve cilt sanatçısı Emin Barın’ın stüdyosu olan Barın Han’ın yanı sıra Mimar Sinan tarafından 16’ncı yüzyılda yapılan ve 2023 yılında faaliyete geçmeden önce ilk kez bienal izleyicisine açılacak The Çinili Hamam bienal mekânlarına katılıyor. 15’inci yüzyılda, Fatih Sultan Mehmet döneminde inşa edilen en eski hamamlardan Küçük Mustafa Paşa Hamamı da bu rotadaki diğer sergi mekânı.
Kadıköy’de ise Müze Gazhane dışında, savaş yüzünden yerinden edilmiş sanatçılar tarafından Yeldeğirmeni’nde kurulan arthereistanbul bienal ziyaretçilerini bekliyor.

ŞİİR HATTI
Bienal için kurgulanan Şiir Hattı, bugüne dair başka türlü haberlere ulaşabilmek için şairlerin zihin dünyasına ve sözcüklerine başvuruyor. Proje kapsamında 15 şair, 2021 yılı boyunca her ay bir şiir yazmaya davet edildi. Projeye katılan şairler böylece bienal için bir yıl boyunca kendi gözlerinden dünyanın gidişatını yorumlayan şiirler ürettiler.
Projeye katılan şairler: Mehmet Said Aydın, Donat Bayer, Zeliha B. Cenkci, Sevinç Çalhanoğlu, Cevat Çapan, Ersun Çıplak, Devrim Dirlikyapan, Haydar Ergülen, Mehmet Erte, Cem Kurtuluş, Bejan Matur, Mustafa Erdem Özler, Gonca Özmen, Anita Sezgener ve Neşe Yaşın.
Şiir Hattı kapsamında üretilen şiirler kent genelinde sahaflarda, kahvelerde, lokantalarda, dükkânlarda, basılı ve sanal yayınlarda, Performistanbul’un canlı performanslarında, otobüs durakları ve ilan panolarında görülebilecek. Yazılan şiirlerden bir seçkiyle hazırlanan şiir kitabı da bienal sırasında yayımlanacak.

ÜCRETSİZ GEZİLEBİLECEK
17. İstanbul Bienali mekânları, 17 Eylül–20 Kasım tarihleri arasında, pazartesi günleri hariç her gün, 10.00-18.00 arasında Koç Holding’in desteğiyle ücretsiz gezilebilecek. Açılış haftasına özel olarak 19 Eylül Pazartesi günü tüm bienal mekânları açık olacak. Bienal, 28 ve 29 Ekim’de de ziyarete açık.
Ücretsiz olarak gezilebilen sergilere giriş sağlayan ve tek kişi için tüm mekânlarda geçerli olan akreditasyon kodları, 17bziyaret.iksv.org adresindeki dijital form üzerinden ya da Pera Müzesi, Müze Gazhane ve Barın Han girişlerinde yer alan kayıt masalarından başvuru yapılarak alınabilir.
Ayrıntılı bilgi için: bienal.iksv.org

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!