Aya İrini’den Açıkhava Tiyatrosu’na festival anıları

Güncelleme Tarihi:

Aya İrini’den Açıkhava Tiyatrosu’na festival anıları
Oluşturulma Tarihi: Nisan 16, 2020 17:45

İstanbul’da benim için baharın en büyük habercisi İstanbul Müzik Festivali’ydi. Koronavirüs salgını nedeniyle bu yıl baharı müzikle karşılayamayacağız. Çünkü eylül ayına ertelendi. Ben de festival anılarıma sığındım.

Haberin Devamı

İstanbul Müzik Festivali, müzikseverler için, İstanbul’da yaşayanlar için büyük bir olaydır. Hele ilk yılları, bir vaha iklimi yaratırdı şehir hayatında. Festival açılışı AKM’de yapılır, konserler Aya İrini’de, Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleştirilirdi. AKM’nin girişinde Nejat F. Eczacıbaşı konukları karşılardı.
Sonraları açılışlar Aya İrini’de yapılmaya başladı. Tarihi mekân festivalin ruhuna çok daha yakışırdı.
Konser aralarında orkestra elemanları smokinli kıyafetleriyle yan kapıdan dışarıya çıkarlardı. Konser bittikten sonra sanatçılar ve dinleyiciler Sultanahmet’ten kıyıdaki lokantalara inerlerdi. Ayrıca girişte de o gece çalacak orkestranın, söyleyecek sanatçının CD’leri bir tezgâhta satılırdı.
Onur ödülleri kazananlara ve sponsorlara teşekkür plaketi burada sunulurdu.
Şakir Eczacıbaşı gelenekselleşen açılış konuşmasını yapar ve festival başlardı.
Konserlerin bir diğer gelenekselleşmiş mekânı da Açıkhava Tiyatrosu idi. Konser akşamları kapının önünde uzun kuyruklar oluşur, seyirci kalabalığına seyyar satıcılar eşlik ederdi. Konser bittikten sonra da kapıda minibüsler ve otomobiller her semte dinleyicileri taşırdı. Bazen Küçük Çiftlik Parkı’nda aynı anda gerçekleştirilen konserlerden Türk musikisi solistlerinin sesi, orkestranın ara verdiği zamanlarda Açıkhava’ya ulaşırdı. Yağmurlu günlerde konserler iptal edilirdi. Başta festival yönetimi ve Aydın Gün olmak üzere hepimiz havayı takip ederdik. Dinleyici olmanın sefası kadar cefası da vardı. Taş merdivenlere oturduğumuz için minder kiralardık. Ne var ki sırtınızı dayamak mümkün değildi. Ben genellikle arkamda oturan arkadaşın dizlerine dayanırdım.
Merdivenlerden aşağıya inmek ve çıkmak eziyetli olduğu için ben genellikle girişte, en yukarda bir iskemleye oturur, konserleri oradan dinlerdim. İstediğim zaman çıkabilme özgürlüğümü de böyle kazanırdım.
Yıllar önce Rumeli Hisarı’nda da oyunlar oynanırdı. İlk olarak orada Shakespeare’in ‘Hamlet’ini seyrettik. O kadar soğuk bir geceydi ki, askerlerin getirdiği battaniyelere bürünmüştük.
Bir keresinde de hisardan çıkarken, kaygan taşlara bastığımda kendimi kayarak kapıda bulmuştum.
İstanbul Müzik Festivali, bu yıl eylül ayında, ‘Beethoven’ın Aydınlık Dünyası’ temasıyla gerçekleştirilecek. Ben şimdiden onun bestelerini dinleyerek hatıralarıma bir yolculuk yaptım. Size de tavsiye ederim.

BAKMADAN GEÇME!