Avrupalı ressamların penceresinden

Güncelleme Tarihi:

Avrupalı ressamların penceresinden
Oluşturulma Tarihi: Mart 24, 2023 10:05

İzmir’deki Arkas Sanat Merkezi’nde açılan ‘Pencere’ sergisi, 18. yüzyıldan günümüze uzanan süreçte Avrupalı sanatçıların eserlerindeki pencere temsiline odaklanıyor. Umut veren, iyi hissettiren, bahara da çok yakışan bir sergi.

Haberin Devamı

“Pencere, en iyisi pencere;/ Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa;/ Dört duvarı göreceğine”/ (Orhan Veli, ‘İçerde’ şiiri)
İzmir Alsancak’ta Arkas Sanat Merkezi’ne ev sahipliği yapan denize nazır tarihi binanın penceresine asılı bir poster; kapağımızda da yer alan Alfred Stevens’ın (1823-1906) ‘Yaban Mersini (Mavi Kurdele)’ tablosu... Mavi fuları ve serçe parmağından sarkan mavi kurdeleli şapkasıyla şık giyimli modern bir genç kadın, korkuluklara yaslanmış, açık pencereden evin içine bakıyor. Açık pencerenin işlevsel kullanımıyla dış mekânla iç mekânın sınırlarının belirsizleştiği, bir dikiz halinden çok gözlerimize yönelen, karşılık arayan, davetkâr bir bakış bu... Bizi içeriye devat ediyor. İçerde ‘Arkas Koleksiyonu’nda Pencere’ sergisi var.

Avrupalı ressamların penceresinden

Arkas Sanat, baharı ‘Pencere’ sergisiyle karşılıyor. Arkas Koleksiyonu’ndan derlenen bir seçkiyle 18. yüzyıldan 20. yüzyılın sonuna sanatçıların pencere temasıyla ilişkilerini ele alan sergide, Jean-Léon Gérôme, Jean-Baptiste Greuze, Paul Signac, John Atkinson Grimshaw, Henri Le Sidaner, Albert Marquet, Édouard Frédéric Wilhelm Richter gibi Avrupalı sanatçıların yanı sıra, Hoca Ali Rıza, Şevket Dağ, Namık İsmail, Nuri İyem gibi Türk resminin usta isimlerine ait toplam 90 ‘pencere’li eser yer alıyor.
Avrupalı ressamların penceresinden

Küratörlüğünü Jean Luc Maeso’nun üstlendiği sergi, pencerenin mimari bir öğe olmasının ötesinde açıldığı resim sanatındaki farklı anlam katmanlarına odaklanıyor. Zira pencere, perspektif araştırmalarındaki rolünden sembolik kullanımına, sanatta aynı anda birçok formda karşımıza çıkan bir motif; her şeyden önce ışığın kaynağı. Ve sergi direktörü Müjde Unustası’nın dediği gibi: “Resimde dış dünyayı içerinin bir parçası haline getiren pencereler; umut, özlem, özgürlük gibi derin duyguları sembolize ederken kimi zaman da hayatın ve varoluşun temsili olarak karşımıza çıkıyor.”
Arkas Holding Başkanı Lucian Arkas, sergi fikrinin Müjde Unustası’ndan geldiğini hatırlatıp ekliyor: “Düşündüm, beynimizin penceresi nerede? Dedim ki, gözümüz aslında pencere. Gözümüzü kapatınca dünyamız da kararır. Resim de sanatçının dünyaya açılan penceresi. Bir çerçevenin içinde yer alan tablo, bizim sanatçıların dünyasına göz atmamızı sağlar. ‘Pencere’ temasının avantajı şu oldu; sadece modern, Türk ya da Fransız değil, her türlü sanatçının eserini toplayabildik. Arkas Koleksiyonu’nu çok iyi temsil eden bir seçki oldu.”
Avrupalı ressamların penceresinden

Pencerenin sanatçıların hayal dünyasında her zaman gözde bir motif olduğunu vurgulayan küratör Jean Luc Maeso, “Sanatçı, pencereyle bize de hayal etmek için alan açar. Gösterdiği şey her zaman apaçık ortada değildir, hep hayal gücüne davet eden bir özelliği vardır. Bu sebeple gizleme ve gösterme arasında ikili bir oyuna şahit oluruz. Yaratıcı etkinliğin kendisi için her zaman güçlü bir metafor olan pencere, tartışmasız estetik, şiirsel ve sembolik mekânın inşasının temel unsurlarındandır ve potansiyel diyalektikler arası sonsuz bir etkileşimi mümkün kılar, sonsuz sayıda farklı anlam ilişkilerine yol açar” diyor.
Avrupalı ressamların penceresinden

Sergide ‘pencere’li resimler, kendi içinde alt temalara göre gruplanarak yerleştirilmiş. Bir oda kadınlara ayrılmış; kimi zaman hüzünle, umutla dışarıyı seyrediyorlar, kimi zaman okuyor, piyano çalıyor, dikiş dikiyor, çocuk emziriyor, uyukluyor ya da öylesine oturmuş poz veriyorlar. Ve elbette pencere önü nü’leri... Zira nü resimin en sorunlu yönlerinden biri, tüm pürüzleri ve detaylarıyla tenin dokusunu ortaya çıkartmaktır; işte pencerenin sağladığı ışık burada teknik bir çözüm olarak devreye giriyor.
Avrupalı ressamların penceresinden

Başka bir bölümde, pencereden yayılan ışık, Amadeo Preziosi’nin ‘Cami Önü’ ya da Şevket Dağ’ın ‘Ayasofya’sında olduğu gibi ilahi bir metafor olarak karşımıza çıkıyor. Guiseppe Bernardino Bison’un ‘Venedik Doçesi Dükler Sarayı’nda Osmanlı Elçisini Karşılarken’ tablosundaki geniş pencere, salonun gözalıcı dekoratif detaylarını ortaya çıkarıyor. Bernard Buffet, ‘Versay Sarayı’nda deyim yerindeyse binanın gözleri olarak yorumladığı pencerelerle bu görkemli yapıya yeni bir kimlik kazandırıyor. Henri Le Sinader’in ‘Kumuldaki Ev’inin penceresinden süzülen gizemli ışık, izleyiciye türlü hayaller kurduruyor. John Atkinson Grimshaw’ın ‘Bayan Dorothy’sindeki pencere, incelikli metal işlemeleriyle göz alıyor. Cevat Erkul’un ‘Enteriyör, Topkapı Saralı Kara Mustafa Köşkü’ ya da Claire Arkas’ın ‘Beyaz Yansıma’sındaki pencereler resme müthiş bir ferahlık sağlıyor... É. F. W. Richter’in ‘Fotoğrafçının Ziyareti’nde pencere görünmüyor ama resmin ortasındaki kadın figürünün elbisesindeki ince detaylar pencereden gelen ışığın varlığını güçlü şekilde hissettiriyor. Ve daha nice pencere...
Orhan Veli’nin dediği gibi “En iyisi pencere”... Umut veren, iyi hissettiren, bahara da çok yakışan bir sergi ‘Pencere’, kaçırmayın...
‘Arkas Koleksiyonu’nda Pencere’ sergisi’, 23 Temmuz’a kadar Arkas Sanat Merkezi’nde görülebilir.

BAKMADAN GEÇME!