Güncelleme Tarihi:
‘Dürüstlük’ ve ‘cesaret’ bir kitap tanıtımı yazısına başlarken ilk kullanılacak kelimeler değil belki ama söz konusu kitabın yazarı Ahmet Tulgar olunca her şeyden önce onun hem kişiliğinin hem kaleminin bu özelliklerinden dem vurmak gerekiyor. Ben Ahmet Tulgar’ı önce gazeteci olarak yaptığı haberlerden, ardından kitaplarından tanıdım. Sonra da aynı gazetede çalışma imkânım oldu. İyi bir gazeteci, iyi bir yazar olduğunu biliyordum da iyi bir insan olduğunu birlikte çalışırken anladım. Gazetede yapılan haksızlıklara ikiletmeden itiraz eden de oydu, bu işe hevesli gençlere elini uzatan da... Hayata, mesleğine, inançlarına arzuyla sarılan, inandığı yolda dimdik duran biri olarak kaldı hatırımda. Bunlar önemli çünkü tüm saydığım özelliklerinin izlerini onun edebiyatında da sürüyoruz.
‘Arzunun Serbest Dolaşımı’ adlı 12 öyküden oluşan kitabı da bunun bir kanıtı. Arzunun her hali var kitapta. Sınıf, mekân tanımadan arzunun insanların ruhlarına nasıl dokunduğunu anlatıyor bu öyküler. Ve en önemlisi ‘dürüst’ ve ‘cesur’lar.
Hayatın kıyısında kalmış insanların ruhlarına işleyen arzularına tanık ediyor Tulgar bizi kitabında. Çiğdem ile tanışıyoruz mesela. Ölümünün ardından çıkan haberlerde ‘fahişe’ diye anılan bir kadın Çiğdem. İşçi sınıfı için mücadele verirken üst sınıfa atlamış, ancak yaşadıklarından ona kalanlarla kendiyle barışını sağlamanın yolunu farklı bir şekilde bulmuş bir kadın. İkiyüzlü ahlak anlayışına karşı savaşını veren bir kahraman. Kitaptaki çoğu öyküde zaten o ikiyüzlü ahlak anlayışı çıkıyor önümüze. Bazen bir tamirci atölyesinde, bazen bir apartman boşluğunda, bazen de bir esnaf lokantasında karşılaşıyoruz ikiyüzlülükle...
ÜÇLÜ BİR AŞK HİKÂYESİ
Hepsi birbirinden vurucu öykülerin. Çırağının güzelliğinden dem vuran, kendi de yakışıklı bir ustanın hikâyesi eril dilin yıkıcılığını bir kez daha vurguluyor. Erkeğin güzelinin -ki öyküde yakışıklılık ile güzellik kavramının nasıl da farklı sonuçlara yol açtığı çarpıcı bir şekilde anlatılıyor- makus talihini dinliyoruz yazardan. Beni en çok Tülin, Memduh ve Kemal arasındaki aşk üçgeni etkiliyor nedense. Güzeller güzeli Tülin, yakışıklı Kemal ve yakın arkadaşları kırılgan, narin Memduh. Olan kime oluyor dersiniz bu öyküde? Toplumsal dayatmalara içlerinden gelmese de kabulleriymiş gibi yaşayanlara mı yoksa arzularını bastırıp kendilerine küçücük bir delik de olsa bulmaya çalışanlara mı?
YAÅžLANINCA NE OLUYOR?
Zeliha Hanım var sonra; tanışmanızı çok istediğim... Geçmişin güzelliğini yıllara bırakmış yaşlı bir kadın. Ama acaba yaşlanmak içinizdeki arzuları öldürüyor mu? Yaşlanınca o arzular yokmuş gibi davranmanızı bekleyen insanlara nasıl haykıracaksınız hissettiklerinizi? İşte Zeliha Hanım anlatıyor bunların hepsini. Hüseyin, Hasan, Suzan, Kenan, Nuran... Kimi arzularına yenilen kimi onlarla savaşmaya devam eden kahramanlar var kitapta. Arzularının masumluğuna inananlar da var, onlara yenildikleri için çektikleri vicdan azabından kurtulmaya uğraşanlar da. Ama en çok kendilerine bir nefeslik yer açmak için çabalayanlar var Tulgar’ın öykülerinde. Onları sevip sevmemek size kalıyor ama onları anlamak, dahası onlara yarenlik etmek dürüstlük ve cesaret gerektiriyor. Bu kahramanlardan çıkarak kendinizle, çevrenizdekilerle yüzleşmek için ise çok daha fazlasına ihtiyaç var.
Tulgar bize bir kez daha biz görmezden gelmeye çalışsak da ‘arzu’nun serbestçe dolaştığını ve hepimizin ruhunu ele geçirdiğini gösteriyor. Ve elbette yaşanan ya da yaşanamayan arzuların ruhlarda bıraktığı izleri...
ARZUNUN SERBEST DOLAÅžIMIÂ Â
Ahmet Tulgar
Ä°letiÅŸim, 2021
138 sayfa, 28.50 TL.