Güncelleme Tarihi:
Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali’ne gitmiştik. Hürriyet’ten editör arkadaşımız İhsan Yılmaz da gelmişti. Belek’te bir otelde kalıyorduk. Herkes kuma denize giderken, ben odamda oturuyordum.
Gelin görün ki otellerde, genel yerlerde çalınan müzikler beni rahatsız eder. Asansör müziği diye bir söz varmış, onu sonradan öğrendim.
Zaten klasik müziğin hafifleştirilmesinden de pek hoşlanmam. Hâlâ dinlenir mi bilmem ama bir zamanlar Mantovani Orkestrası, James Last Orkestrası bu anlayışta çalarlardı.Odamdan çıkıp kıyıya indim, o garip müzik her yere yayılmıştı. Otelin müdürü Alman, eşi de zarif bir Türk hanımdı. Oteli dolaşmaya çıkarken birden gözüme klasik CD’ler ve bir CD çalar takıldı.
Yöneticiden müsaade aldım ve aletlerin başına geçtim, Mozart’ları seçtim, sesi en yüksek perdeden açtım ve bir senfoni çalmaya başladım. Deniz kıyısındakiler, kumda güneşlenenler müziğin değiştiğini fark ettiklerinde beni DJ kulübesinin başında gördüler, bir müşterinin böyle bir girişimde bulunmasına elbet şaşırdılar.
Aslında yaptığım iyi bir işti, ben burada kalanları akşam Aspendos gösterisine hazırlamış oldum, bütün burada kalanlar Aspendos’a mı gidecekti, onu bilemem ama belki de bu müziği dinledikten sonra, oraya bilet alanlar çoğalmıştır.
Otelde kalanlar arasında şaşırmayanlar vardı elbette. İhsan Yılmaz ile bir bilgi işlemci arkadaşımız Ali Fuat Özdemir DJ kabininin başına benim geçtiğimi hemen anlamışlar, bilmiyorum, sormadım şaşıranlara durumu açıkladılar mı?
O yıl ilk kez cep telefonları çıkmıştı, sanırım en az yarım kilo geliyordu. Akşam gazeteyle konuşmam gerekiyordu, yedi buçukta da arkadaşlarla buluşup Aspendos’a gidecektik. Belek’teki otelin santralı çökmüş, cep telefonu ise bir yeri çekmiyor.
Arkadaşlara haber vermeden bir taksi tuttum; Antalya merkeze, Hürriyet Bürosu’na gittim, görüşmeyi yaptım gene taksiyle dönüşe başladım.
Arkadaşlar da bana telefonla ulaşamadıkları, odamda da bulamadıkları için bayağı meraklanmışlar. Gündüz çaldığım müzik nedeniyle, dinleyenlerin beni kaçırıp pop dinlettikleri şüphesine bile kapılmışlar.
Neyse ki yetiştim, Aspendos’a gittim.
Tarihi mekânları severim ama oturma zorluğuna da zor tahammül ederim. Taş üstünde oturursunuz, gündüzün sıcağını emen taşlardaki ısı, akşam göğe doğru yükselir. Arkamı dayamak için de bir arkadaşım arkaya oturur, ben de sırtımı ona dayarım.
Bir başka DJ’lik teklifi de aldım ama gerçekleşmedi.
Gene de bir klasik konser için DJ’lik yapmak istiyorum.