Güncelleme Tarihi:
Şiirimizin ustalarından, son ‘genç şair’lerinden, bir konuşmamızda “Yahu 60’ı geçtim, hâlâ genç şair diye anılıyorum!” demişti gülerek Refik Durbaş, sevgili Refik Abimiz, tatlı diliyle edebiyat belleğimizi zenginleştirmeyi sürdürüyor. Yeni kitabı ‘Edebiyat Anılarda Yaşar’ (Doğan Kitap, Temmuz 2018) ile bir bakıma ‘Şiirin Gizli Tarihi’ni (Doğan Kitap, 2016) edebiyatçılarla tamamlamaya doğru gidiyor.
Bir bölümü tanıklıkları, bir bölümü okuduğu, duyduğu olayları anılara dönüştürüyor ki, doğrusu bu konuda bulunabilecek en iyi adlardan biri Refik Durbaş. Anıları bu lezzette dile getirebilmek, en kırıcı, üzücü olabilecek atışmaları bile, klişe bir deyimle ‘buruk bir tebessüm’le karşılayabilmek için, hem yaşantı zenginliği hem de kalender bir ruh gerekiyor ki, tanıdığım Refik Durbaş’ta iki hal de ziyadesiyle mevcut. Sakin duruşunun ardındaki esprili kişiliğini bilenler gibi bilmeyenler de ‘Edebiyat Anılarda Yaşar’ kitabında bunun tadına varacaklardır.
Çoğu Cumhuriyet döneminden, bir bölümü de öncesinden, edebiyatçılarımızın kimi kişisel özelliklerini de bu kısa ve hemen hepsi de deneme tadında yazılmış anılarda okurken, aynı zamanda edebiyat sosyolojisi için yararlı kaynaklarla da karşılaşıyoruz kitapta.
‘İnce Memed’ senaryoydu!
Senaryo da yazan ünlü romancımız olarak Orhan Kemal bilinir. Yaşar Kemal’in efsane romanı ‘İnce Memed’ de senaryo olarak yazılmıştır oysa. Fakat filme alacak kişi kaybolunca senaryo, Yaşar Kemal’in elinde kalır. Kıştır, evde yakacak odun kömür yoktur. Cumhuriyet gazetesinden 1000 lira avans alır, üç ayda yazar ama... Kendi adıyla değil müstearıyla yayımlatmak ister, zira bu ‘macera romanı’nı kendine yakıştıramaz! Yıl 1953. Roman gazetede tefrika edilmeye başladıktan birkaç gün sonra Ankara’dan tefrikanın kesilmesi için emir gelir. Cevat Fehmi Başkut’un Cumhuriyet’in yazıişleri müdürü, direnmesi sonucu yayımlanır. ‘İnce Memed 3’ de Hürriyet’te tefrika edilmişti, ilk orada okudum.
Nerde eski paşalar?
Marko Paşa, Aziz Nesin ve Sabahattin Ali’nin 25 Kasım 1946’da ilk sayısını çıkardıkları, dört sayfalık, halk için haftalık siyasi mizah gazetesi. Tabii çok sık kapatılan, toplatılan bir yayın olduğu için de “toplatılmadığı zamanlar çıkar”, “yazarları hapiste olmadığı zamanlarda çıkar” ibareleriyle çıkar! En yüksek tirajlı gazete 50 binken, Marko Paşa 60-70 bin satar. Kapatılınca da yeniden çıkar ama farklı adlarla: Malumpaşa, Yedi-Sekiz Hasan Paşa, Hür Marko Paşa, Bizim Paşa... Ah ah nerde eski paşalar?
Muhsin Ertuğrul ya da sanatçı dediğin…
Ertuğrul Muhsin. İstanbul Şehir Tiyatroları’nın efsanevi yöneticisi, büyük yönetmen. Sovyetler Birliği’nde Stanislavski ve Meyerhold’un öğrencisi olmuş. Yasaklı Nazım Hikmet’le dostluk etmiş, daha da önemlisi, adının anılmadığı, selam bile verilmediği yıllarda şairin oyununu sahnelemiştir. Bilindiği gibi büyük şairimiz çoğu kaybolmuş, 30 kadar oyun yazmıştır. Yoldaşların işkence altında olduğu günlerdir, Ertuğrul Muhsin Nâzım’ın evine gider, ‘Kafatası’ oyununu alır, 1932’de sahneler, ne yazık ki baytarların şikâyeti üzerine üç gün sonra kaldırılır! Artık baytar mı bahanedir yoksa zat-ı şahane midir... Bilinmez!
Cemal Süreya’nın ‘Afrika Aslanı’
İlhami Bekir Tez’le karşılaşamadım. Çok duydum. Karısı “Ayağın kokuyor” deyince evden ayrıldığı rivayet edilen ve iki kızıyla yıllar yıllar sonra buluşan, onların evlerinde kalmayı istemeyip yeniden otel köşelerine dönen şair, romancı. Yakın dostu Ali Özgentürk onu ünlü ‘At’ filminde de göstermiştir. Keşke hocanın yaşamını da film yapsa Özgentürk.
Kardeşin duymaz, Can Yücel duyar!
Metin Eloğlu’yla bir ara birlikte oturan Can Yücel, ona “Sen çalışma, şiir yaz, ben sana bakacağım!” der. İyi şairin kıymetini iyi şair bilir! Refik Durbaş’a göreyse, pek çok takma isim kullanan Metin Eloğlu, bunlarla “İçkiye otursa daha ilk elde bir büyük rakı şişesinin dibi görünecektir”.
Sirkeci’deki işportacı Refik Durbaş
2019’da 75’inci yaşını kutlayacağımız Refik Durbaş, çok uzun yıllar Cumhuriyet’te düzeltmen ve şef olarak çalışır, gazetecilik yapar. İşiyle ilgili pek çok anıya kitapta yer verir. Madımak katliamında gerici ve faşist sürüsü tarafından yakılarak katledilen Asım Bezirci, sözünü sakınmayan bir eleştirmendir. Durbaş’a “Hem Sirkeci’de işportacılık yapıyorsun hem de İkinci Yeni’yi savunuyorsun!” der. Harika bir eleştiri! Kısa bir süre sonra Durbaş’ın ‘Ferhad’ şiirini okuyup boynuna sarılacaktır. Edebiyat da bir bakıma anıları ağırlamak değil midir ya da Edip Cansever’in dediği gibi “Anılar anılar belki hepsi bir kelime”dir
EDEBİYAT ANILARDA YAŞAR
Refik Durbaş
Doğan Kitap, 2018
240 sayfa, 324 TL.