Güncelleme Tarihi:
Birbirinden yetkin oyunculuk performansları, yönetmenlerin ustalıklı ya da genç bakışları, onlarca yazar, oyuncu, ışık, dekor ve kostüm tasarımcısı, koreograf, dramaturg... Hepsinin kafalarındaki, kalplerindeki onlarca öykü, fikir, ses... Göç, muhafazakârlık, aile üzerine öyküler; klasikler, çağdaş yorumlar, özgün metinler... Toplulukların aylar süren çalışmasının sonunda seyirciyle birlikte nefes alıp vermeye hazır 18 oyun... Tiyatroseverler için çok heyecan verici iki haftalık maraton, İstanbul Tiyatro Festivali, 21’inci kez başlıyor!
Beşi yabancı, 13’ü yerli 18 oyun ve yan etkinlikler, film gösterimleri, söyleşilerle dolu bir festival var önümüzde. ‘An’ her bir oyunda bir kez daha donacak; sahnedeki performanslar eşliğinde dansın, bedensel, sessel eforun, parlak fikirlerin, yeteneğin, oyunun akışında kalacağız. Kaybolacağız. Ya da yenileneceğiz. Tiyatronun ‘bağımsızlık yaptığını’ ola ki unuttuysak, hatırlayacağız. İKSV tarafından 21’incisi düzenlenen ve 18 farklı mekâna yayılan İstanbul Tiyatro Festivali 13 Kasım akşamı, Serdar Biliş yönetimindeki ‘Martı’ ile Zorlu PSM’de başlıyor.
ÜZÜCÜ BİR İPTAL HABERİ
Bu heyecan dolu atmosfere gölge düşüren bir haber, festivale sayılı günler kala geldi. Ne üzücüdür ki gergin politik iklim, Almanya’nın ünlü topluluğu Schaubühne’nin, ‘III. Richard’ oyunuyla İstanbul’a gelmekten vazgeçmesine sebep oldu. Programın en çok ilgi uyandıran oyunu ‘topluluk kararıyla’ festivalde olamayacak. (Türkiye’den sanatçıların ve seyircilerin daha ferah günler için dayanışmaya ve taze fikirlere en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde gelen bu ‘iptal kararı’, herhalde duysa Shakespeare’i dahi üzerdi...) Programın tamamı için http://tiyatro.iksv.org/tr adresini ziyaret edebilirsiniz. Şimdi sizi, programın en baş döndürücü gösterisi olmaya aday, klasik ve çağdaş dansı buluşturan ‘Fresk’in yaratıcısı, festivalde onur ödülü de alacak koreograf Angelin Preljocaj ile baş başa bırakalım.
‘MASALLAR BÜYÜK KÜÇÜK HEPİMİZE SESLENİYOR’
Angelin Preljocaj klasik bale üzerine çağdaş dans eğitimi alan, 1984’te kurduğu topluluğu Preljocaj Balesi ile dünya çapında ses getiren işlere imza atan, bol ödüllü, bol alkışlı ve çok boyutlu bir koreograf. İmzasını taşıyan bir dans gösterisi, ister ‘Romeo Juliet’, ister ‘Pamuk Prenses’ olsun, her seferinde farklı disiplinleri buluşturuyor. Sadece dansın değil, farklı sanat dallarının ve toplumların ürettiği kültürel birikimin de farklı imkânlarını kullanıyor Preljocaj. Tıpkı 18 Kasım’da Zorlu PSM’de sahneleyeceği ‘Fresk’te olduğu gibi. Prodüksiyonlarında klasik bale ve çağdaş dans birbirine geçiyor; moda dünyasının tanıdık isimleri, ünlü müzisyenler, tasarımcılar, edebiyatçılar üretime dahil oluyor.
‘Fresk’in özünde ise bir Çin masalı var. İki seyyahın, karşılaştıkları bir keşişin onları raks eden kadınlarla süslü bir duvar resmini görmeye davet etmesiyle çıktıkları serüveni, temposu yüksek bir yorumla aktarıyor ‘Fresk’. Eserin müziklerinde elektronik müzik ikilisi Air’den Nicolas Godin’in, kostümlerde moda tasarımcısı Azzedine Alaia’nın imzası yer alıyor. ‘Fresk’i, Angelin Preljocaj’dan dinledik.
Festivalde Onur Ödülü alacaksınız. Bugüne dek çok sayıda ödül almışsınız ama hâlâ heyecanlı
hissediyor musunuz?
Ödüllendirilmek her zaman büyük bir onur. Özellikle de ülkeden ülkeye farklı seyirciler söz konusu olduğu için yaptığım işlerin ve topluluğumuzun takdir edilmesinden memnun oluyorum.
Hiç Türkiye’den dans veya tiyatro gösterisi görme şansınız oldu mu? Türkiye sahneleri üzerine bir fikriniz var mı?
Korkarım Türk koreografik sahnesini pek iyi bilmiyorum. Ama Preljocaj Balesi’nin bulunduğu Aix en Provence kentinde, uluslararası koreografi sanatçılarını da ağırladığımız Pavillon Noir isimli bir mekânımız var. Burada Garajistanbulpro’dan Bedirhan Dehmen ve Şafak Uysal’ı konuk etmiştik. Çok enteresan bir fiziksel tiyatro örneğiydi.
Ballet Preljocaj prodüksiyonu ‘Fresk’, Fransız Kültür Merkezi sponsorluğunda 18 Kasım Cumartesi saat 20.30’da Zorlu PSM Ana Tiyatro’da olacak. Gösterinin ardından Preljocaj’a Onur Ödülü sunulacak.