Güncelleme Tarihi:
Ursula K. Le Guin 1929 yılında, antropolog bir baba ve yazar bir annenin kızı olarak Kaliforniya’da doğdu. Lisansını Fransız edebiyatı üzerine Radcliffe Üniversitesi’nde yaptı, yüksek lisansını Ortaçağ ve Rönesans üzerine Columbia Üniversitesi’nde tamamladı. İlk romanı 1966 yılında çıkan Le Guin, 1969’da yayımlanan ‘Karanlığın Sol Eli’yle Hugo ve Nebula ödüllerini aldı. 2014’te Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’ne layık görülen yazar, aynı zamanda Locus ve Dünya Fantezi ödüllerine sahip.
‘Anlatış’, yazarın birbirinin devamı olma niteliğini taşımasa da zaman, mekân ve karakter kadrosu bağlamında ortaklık içeren ‘Hainli Döngüsü’nün son kitabı. Döngü, yazarın 1966’da yayımlanan ‘Rocannon’un Dünyası’ kitabıyla başlayan, bilimkurgu edebiyatının başyapıtlarından kabul edilen ‘Mülksüzler’i de içeren sekiz kitaplık bir seri. ‘Anlatış’ta, seriden tanıdığımız gezegenler arası birliğin kurucusu Ekumen isimli federasyon dağılan birliği kurma çabası içerisinde tekrar karşımızda. ‘Şirket’ diye bilinen üretim-tüketim ilişkisi ekseninde kurulan dünya devletinde tarih yok, edebiyat yok; sadece propaganda ve zihin yıkama var. ‘Şirket’in var olması için dinin, tarihin ve edebiyatın tamamen silinmesi şart. Bu sebeple, Gözlemci Sutty bilgi toplamak amacıyla ilkel kabul edilen Aka gezegenine gönderiliyor.
Le Guin, bilimkurgu edebiyatında ‘yeni dalga’ akımının temsilcilerinden. Bu akımın yazarları, 1960’lı yıllarda bilimkurguyu ‘teknoloji edebiyatı’ etiketinden kurtarma gayesiyle toplumsal sorunlara eğilen bir grup. Nitekim, Le Guin’in eserlerinde toplumsal cinsiyet teması önemli bir yer tutar. Eserlerinde erkek-egemen dil tamamen yıkılmıştır. ‘Karanlığın Sol Eli’ndeki ‘Kış’ gezegeninde yaşayanlar çift cinsiyetlidir (androjen) mesela. ‘Anlatış’ın ana kahramanı Sutty de lezbiyendir. Aynı zamanda, Tekçiler ve Ekumen’in savaşı esnasında doğmuş, küçüklüğünü kitaplar arasında geçirmiş ne şimdiye ne de geçmişe ait bir kadındır. Bu özellikleriyle Sutty, toplumsal kalıplardan kolayca sıyrılan, şüpheci ve sorgulayıcı bir karakter olarak karşımıza çıkar.
Gözlemciliği sırasında, Aka gezegeninde semavi dinlerden hiçbirine rastlamaz. Orada din değil, ‘Anlatış’ vardır. Tanrı, kutsal kitap ya da peygamber yoktur. Sadece, yüz binlerce hikâyenin anlatılmasından ibaret olan Taoizm’e benzeyen bir sistem vardır. Hikâyeler mazlar tarafından anlatılır. Tapınakları umyazu ise bir ibadethaneden çok bir kütüphanedir. Bu sistemde iyi ya da kötü yoktur, nesneler anlamlarından arınmıştır. En önemlisi, bu sistem insanları ötekileştirmez: “Burada kullanılan ‘halk’ tabiri benim halkım anlamına değil, yalnızca halk anlamına geliyordu... Yani herkes, tüm insanlık anlamına.” Akalılar’ın dünyası sözcükler üzerine kuruludur. Sözcüğe verilen önem tesadüfi değildir çünkü Foucault’nun belirttiği gibi bir iktidar, bilgi üretmek için söylemini dil üzerinden kurarak dili araçsallaştırır.
Sutty, halkın kültürünü öğrenerek Ekumen’e rapor vermek için gittiği Aka’da ‘Anlatış’tan etkilenir ve kendini bu sistemin içerisinde bulur. Sistemin toplumsal öğretisi ise tefecilikten, kâğıt paradan, kısacası metadan uzak durmak üzerine kuruludur. Görüldüğü gibi ‘Anlatış’ hem kapitalizmin hem de semavi dinlerin antitezidir. Bununla beraber bilimin kutsallaştırılmasına da karşıdır. Hem din hem de bilim fanatikliği Sutty’nin ağzından eleştirilir.
‘Anlatış’ devlet, din ve bilim gibi belli bir zümrenin emrinde kurumsallaşarak iktidar nesnesi haline gelen kavramları hedef alan, anarşizmle yoğrulmuş bir yapıt. Le Guin’in cinsiyet erkinden arınmış dili ve mistik anlatımı kitabın eleştirel yönü kadar güçlü. ‘Anlatış’, ‘Hainli Döngüsü’nün bir parçası olmasına rağmen tek başına da okunabilir ve iyi bir haber; kitabı bitiren herkesin tahmin ettiği gibi devamının geleceği satır aralarında müjdelenmekte…
ANLATIŞ
Ursula K. Le Guin
İthaki Yayınları, 2017
282 sayfa, 24 TL.