Güncelleme Tarihi:
2013’te yayımlanmaya başlayan altı kitaplık ‘Komiser Zeki Demirbilek’ serisine Alman ve Türk kökenli okuyucuların tepkisi ne yönde oldu, aralarında fark var mı?
Dürüst olmak gerekirse Alman ve Türk okurlarımın tepkileri arasında büyük bir fark göremiyorum. Okuma günlerinde ya da internet platformlarında konuştuğum insanlar, ilk kitabın önsözünü okuduktan sonra Komiser Paşa’ya duygusal olarak bağlandıklarını söylüyorlar. Okuyucular her iki dünyayı ana karakter Zeki Demirbilek’te görüyor ve hissediyorlar. O bir göçmen ama aynı zamanda toplumun bir parçası. Onun bir şekilde Almanları ve Türkleri bir araya getirebilme yeteneği olan, özgün ve dürüst bir karakter olduğunu düşünüyorum.
Size göre kitabın ana kahramanı komiser Zeki Demirbilek’in hangi özellikleri Alman, hangileri Türk?
Çoğu zaman Zeki Demirbilek’te neyin Türk neyin Alman olduğunu açıklamak durumunda kalıyordum. Serinin başlangıcında bunu çözümleyecek durumlar ve diyaloglar bulmaya çalıştım. Ama şimdi karakter oturduğundan ve birçok okuyucu tarafından sevildiğinden, bunu umursamıyorum. Bu arada Zeki, Zeki olmaya devam ediyor. İstanbul’da doğan, Münih’te yaşayan ve çalışan bir polis memuru. Ama Zeki yine de iki memleketi olan bir yabancı. Türk gibi hissediyor, duygularını gösteriyor; futbolu, çayı ve rakıyı seviyor, ama aynı zamanda Alman yemeklerini ve birayı da seviyor. Geldiği ve yaşadığı iki kültür de onun kalbinde. Bu iki köken onu meslektaşları ve takip ettiği kötüler açısından tahmin edilemez kılıyor.
Serinin ilk kitabı ‘Komiser Paşa’, poliste Özel Göç Büro Amirliği’nin kurulmasıyla başlıyor ve bu dönem tam da Suriye krizinin başlamasıyla çakışıyor. Göç olgusu Almanya’daki Türkleri nasıl etkiliyor?
Birkaç yıl önce Suriye’den gelen mültecileri karşılamak için iki çocuğumla birlikte Münih ana istasyonuna gittim. O zamandan bu yana Almanya’da çok şey oldu. Karşılama kültürü değişti. Almanya’daki Türkler, tabii ki hepsi olmamakla birlikte, toplumdaki konumlarının risk altında olduğundan korkuyorlar. Bunun sebebi tuhaf... Almanlar da, yine hepsi olmamakla birlikte, nesiller boyu bu ülkede yaşayanlarla sığınak ve yeni bir ev arayan insanları eşit görmeye başladılar. Benim kurgusal dünyamda Zeki ve Türk kökenli diğerleri ırkçılıkla yüzleşmek durumundalar. Onlar topluma tamamen entegre oldukları için buna karşı durmaları zor değil. Gerçek hayat ise oldukça farklı.
Komiser Zeki Demirbilek serinin diğer kitaplarında nasıl, hangi yöne evrildi, hangi nitelikler kazandı?
Zeki kitaptan kitaba gelişiyor, biraz daha yaşlanıyor ve daha bilge hâle geliyor. Büyük kalbi, İstanbul’a ve eski karısı Selma’ya olan sevgisi ise aynı kalıyor. Pek fazla ifşa etmek istemiyorum. Aile yaşamının, gerilim ve dönemeçlerle dolu suç yeri kadar önemli olduğunu biliyor olmalısınız. Okuyucuyu Zeki’nin iki ruhunun ihtiyaç ve istekleriyle karşı karşıya getiriyorum. Mutlu bir adam olmak için çok çabalamak ve mücadele etmek zorunda kalıyor. Örneğin, 42 yaşındayken dede olacağını öğreniyor. Çok genç bir dede... Kötü bir adamı parmaklıklar ardına atmak yerine, torununu doğuran Jale’yi ziyaret etmeye karar veriyor.
Komiser Paşa
Su Turhan
Çeviren: Ayla Akın
Kitap Kurdu Yayınları
258 sayfa, 29 TL.