Agatha Christie’nin otelinde yazdım

Agatha Christie’nin bütün kitaplarını okudum. İkinci kez Kahire’ye gittiğimde, ‘Nil’de Ölüm’ün otelinde başka bir heyecanı yaşadım. İkinci Kahire gezimizin amacı, oradaki Türk Şehitliği’nin onarımdan sonraki açılışını yapmaktı. Geziyi düzenleyen dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay’dı.
Bu gezimde kaldığım otelin altındaki kitapçıdan başta Necip Mahfuz’un olmak üzere Arap edebiyatının tanınmış yazarlarının, şairlerinin kitaplarını aldım. Açılıştan sonra piramitlere uçtuk. Uçağın penceresinden çöle bakarken sarı rengin ne olduğunu o zaman daha iyi fark ettim. Sapsarı çölde Nil, ince yeşil bir çizgi olarak orada canlıların yaşadığını gösteriyordu. Ürpertici bir sarıydı.
Hemen aklıma Mustafa Nafiz Sunar’ın şarkısı geldi: “Çiçeksiz nağmesiz vahşi çöllerde Kalırdım sen benim yârim olsaydın.” Onun güftelerini Yahya Kemal de övmüştü. Uçaktan indik ve ‘Nil’de Ölüm’ romanının mekânına, Old Cataract Oteli’ne geldik. Nil’in kıyısında öğle yemeğini yedik. Christie’nin 1937 yılında yazdığı roman 1978’de filme çekilmişti. Peter Ustinov, Bette Davis oynamıştı. Oturdum yazımı yazdım, faksla da gazeteye gönderdim. Gözüm her yerde Hercule Poirot’yu aradı. Orada Büyükelçi Aykut Çötürge ve eşi Yurdanur Çötürge ile birlikteydik. Sonra elçilik binasına gittiğimizde daha önce sözünü ettiğim, oraya gidip dönmeyen ressam Hidayet’in resimlerini gördük. Bir kitapta adı geçen bir mekânda oturmak daima benim hoşuma gider.
Bu kez de Ümmü Gülsüm’ün CD’lerini aldım. Kahire’den belleğime iki anı yerleşti: Otel ve piramitlerdeki ‘Aida’.