Güncelleme Tarihi:
Edebiyatın ‘suç kraliçesi’ Agatha Christie Aralık 1926’da hem ailevi hem de profesyonel yazarlık yaşamında sıkıntılı bir döneme girmişti. İki yıl önce ölen annesini özleyen Christie, kocasının onu başka bir kadın için terk etmesini hazmedemiyordu. Yazarlık hayatında ise ‘Roger Achroyd Cinayeti’nin getirdiği büyük başarı sonrası okuyucularının kendisinden beklentisi artıyordu. Yazımı iyi gitmeyen yeni romanı “Mavi Tren’in Esrarı”nı bitirmeye uğraşırken de her geçen gün okuyucuların artan beklentisiyle mücadele etmek zorundaydı. Christie 3 Aralık’ta aniden ortadan kayboldu. Tüm ülke onu ararken, 11 gün sonra kocasının sevgilisinin ismiyle kaydolduğu bir kaplıca otelinde bulundu. Yakınları onun hafıza kaybı yaşadığını iddia ederken, Agatha kaybolduğu o günlerde ne yaptığını hiçbir yerde söylemedi. Yaşadıklarına otobiyografisinde bile yer vermedi.
Agatha Christie’nin başrolünde olduğu, Andrew Wilson’ın ‘Cinayet Ustası’ adlı romanı, makul ama tamamen kurgusal olarak bu 11 günün çok farklı bir versiyonunu okuyucusuna sunuyor. Patricia Highsmith ve Sylvia Plath’in biyografileriyle tanınan Wilson, ayrıntıları araştırma yeteneği ve entelektüel titizliğiyle, gerçeklerin kuru bir anlatımının ötesinde, gerçek olabilecek olasılıklarla fantastik bir kurgusal hikâye yaratıyor. Bir cinayette merkezi kahraman olarak kullanılan Christie’nin gerçekte kim olduğu ve suç konusunda şüpheye mahal bırakmayan zihni göz önüne alındığında, yazar işi bir adım daha ileri götürüyor. Büyük yazarın gizemli kayboluşu böyle bir senaryo için mükemmel bir zemin oluşturuyor.
Editör John Davison’ın kitabın başında kullanılan notu sahneyi okuyucular için hazırlıyor. Kitap şu cümlelerle başlıyor: “Başımı nereye çevirsem onu görecekmişim gibi geliyordu. Bir kadın. İnsanların güzel, hatta göz alıcı diye tarif ettiği bir kadın. Tabii ben asla onun için bu sözcükleri kullanmadım.” Sürpriz… Agatha Christie birinci tekil şahıstan konuşuyor. Agatha hayranları için bulunmaz bir okuma deneyimi başlıyor. Christie kocasının sadakatsizliğine dair düşüncelerinin ağırlığı altında, Londra’nın Viktorya Tren İstasyonu’ndaki dükkanları dolaşıyor. Ancak arkasında birinin onu izlediğini fark edince, hüzünlü düşlerinden uyanıyor. Agatha hızla peronlardan birine kaçıyor. Tam tren yaklaştığında sırtında bir dokunuş hissediyor ve dengesi kaybederek raylara doğru düşeceği sırada aynı el onu geri çekiyor. Agatha’yı kurtaran adam, eşinin onu aldattığını bildiğini ve kendi karısını öldürmezse bu ilişkiyi kamuoyuna açıklamakla tehdit ediyor. “Siz, Bayan Christie, bir cinayet işleyeceksiniz ama ondan önce ortadan kaybolacaksınız” diyen Dr. Kurs, her şeyi titizlikle planlıyor ve talimatlar veriyor. Christie tek çocuğu Rosalind’in hayatıyla da tehdit edilince adamın dediği her şeye uyuyor ama kendi şeytani bir planı da uygulamaya başlıyor.
‘Cinayet Ustası’nda Wilson, Christie hayranlarının bildiği ve sevdiği türden bir labirentin içine çekiyor. Okuyucu yine yanlış yollarda ve çıkmaz sokaklarda buluyor kendini. Yine tatmin edici bir son okuyucuya istediği hazzı yaşatıyor. Kitapta ayrıca Agatha Christie ‘Miss Marple’ ve ‘Hercule Poirot’ gibi karakterlerin yaratıcısı yetenekli bir yazardan çok, gözyaşlarını tutamayan bir kadın gibi görünüyor. Wilson gerilim sürerken psikolojik bir travmaya ve bir evliliğin çöküşünün derin üzüntüsüne de odaklanıyor. ‘Cinayet Ustası’, ’suç kraliçesi’nin hayranları için farklı bir deneyim, çalışmalarını bilmeyenler için merak uyandıran cinayet ve şantaj hikâyesi olarak ilgi çekici olacaktır.
Cinayet Ustası
Andrew Wilson
Çeviren: Çiğdem Öztekin
Altın Kitaplar, 2021
344 sayfa, 42 TL.