Güncelleme Tarihi:
12 Ocak 1976’da aramızdan ayrılan Agatha Christie, 86 yıllık yaşamına 60’ın üzerinde roman sığdırmıştı. 150’ye yakın öykü de cabası... Ama onu edebiyat tarihindeki müstesna yerine konumlandıran özellik, geride bıraktığı eserlerin sayısı değildi. Polisiyenin bu ölümsüz kalemi, dünyanın en çok satan yazarlarından biriydi. Hatta kitapları İncil ve Shakespeare’in eserlerinden sonra satış rekorları kırarak bütün zamanların listesinde üçüncü sıraya yerleşiyordu...
Polisiye malum, meşakkatli bir türdür. Yazar, zeki olmalı ve okuru davet ettiği metnin çözümü konusunda ketum davranmalı ve ele aldığı vakanın aydınlanması sürecini başarıyla yönetmelidir. Daha açık bir söyleyişle gizemi korumalı, okurunun zekâsına saygı duymalı, kendi maharetiyle de hem ortaya saçtığı zihin oyunlarının girift yanlarını belli etmemeli hem de son noktayı koyduğunda aynı zamanda kurgusu iyi bir yapıt ortaya yarattığını hissettirmelidir... Christie bu işin üstesinden gelen özel bir dehaydı. Yarattığı karakterler, zekâlarıyla önlerine gelen problemi çözüyor ve kullandığı yöntemler itibariyle de okurlarını ikna edici bir noktaya taşıyordu. Kuşaklar boyu sevilen, daha sonra sinemaya da aktarılan iki önemli figür yaratmıştı. Biri Belçika asıllı dedektif ‘Hercule Poirot’ydu. Bismarck tipi bıyıkları, düzen hastası, titiz kişiliğiyle öne çıkıyor ve detaycı yaklaşımı sayesinde ele aldığı vakaları aydınlatıyordu. Gölgesini beyazperdeye aksettirdiğinde ise Albert Finney, Peter Ustinov, Ian Holm, Tony Randall, David Suchet, Alfred Molina ve en son Kenneth Branagh gibi aktörlerin ona filmlerde ve dizilerde hayat verdiğine şahit oluyorduk. İkinci unutulmaz karakteri ise ‘Miss Murple’dı. Sempatik bir yaşlı kadın olan Jean Murple da zekâsı ve birikimiyle, polisin el attığı ama çözmekte zorlandığı olayları serinkanlı bir sürecin ardından çözmesiyle öne çıkıyordu. Bu karakteri de perdede (ve dizilerde) Margaret Rutherford, Helen Hayes, Joan Hickson, Angela Lansbury gibi oyuncular canlandırdı.
Ve Agatha Christie hakkındaki bu kısa tarihsel ve bilgisel yolculuğumuzun final bölümüne geliyoruz: Yazarın eserlerini Türk okuruna tanıtma yolunda hatırı sayılır bir geçmişi ve uğraşı olan Altın Kitaplar, bu kez de polisiyenin bu ölümsüz kaleminin kimi yapıtlarını çizgi roman olarak yayımladı. Şimdilik üç kitaplık bir hamle olarak görülen bu yeni adımda, Christie’nin Pera Palas’ta kalırken kaleme aldığı ‘Doğu Ekspresinde Cinayet’ ve ‘Kütüphanede Cinayet’ ilk bakışta göz çarpan yapıtlar... Çünkü bu iki uyarlama, iki ünlü karakterin; Poirot ve Murple’ın çözdükleri vakaları anlatıyor. Serinin üçüncü ayağı olan ‘Gizli Düşman’ ise pek bilinmeyen bir ikilinin serüvenini okura sunuyor. Christie’nin 1922’de kaleme aldığı bu roman, eski asker Thomas Beresford’la eski hemşire Tuppence Cowley’nin birlikte çözdükleri bir vakaya odaklanır. Thomas ve Tuppence ikilisi, doğrusu bildiğim karakterler değildi ve bu çizgi roman dolayısıyla kendileriyle tanıştım. Hoş, öykü geçtiği zaman dilimi itibariyle (1919) henüz kurulmuş Sovyetler Birliği (Ah şu Bolşevikler!) karşıtı bir yapıya sahip ve zorlama geldi bana ama yine de ‘seri’yi tanıtmak adına varlıklarının altını çizeyim!
Malum, çizgi romanlar bambaşka bir dünyanın içine çeker sizi... Bir tür sinematografik anlatıma sahiptirler ve belki de bu yüzden çok ilgi görürler, günümüz Türkiye’sinde eskiye nazaran tahtları sarsılsa da vefalı tutkunları sayesinde ayakta kalmayı başarıyorlar. Altın Kitaplar’dan çıkan ‘Agatha Christie serisi’ de üç farklı çizerin (Olivier Dauger, Fabien Alquier ve Chaiko) kendine özgü tarzlarıyla okurunu zevkli görsel yolculuklara çıkarıyor. Devamlarının gelmesi dilekleriyle diyeyim...