Güncelleme Tarihi:
Doğanın bir kurucu parçası olmaktan öte birer metafordur ağaç ve çalı. Eğer hayatımıza bunca girmeseydi bu iki kelime elbette imgeselleşemezlerdi. Bir bakıma varlık ve çeşitlilikleriyle dile can verirlerken dil de onları yoğurup durmuştur. Gerçi burada başlı başına bir sorun yok değildir. Sanki dilimizin dokusu ağaç ve çalıları karşılamaya yetmezmiş gibi bir de bilimsel adlarıyla karşılaşırız. Olsun; tomurcuktan dala, kökten çiçeğe, yemişten kabuğa kadar her bir ağaç ve çalı bizim sevgilimizdir. Ancak onları yeterince tanıyıp koruduğumuz söylenemez. Bilgisizlik kadar ilgisizlik de can yakar. 1362 sayfalık bir hazine bu mazereti de ortadan kaldıracak değerde şimdi.
Türkiye’nin hangi bölgesinde hangi ağaç, hangi çalı var, budağından dikenine kadar önümüzde. Prof. Dr. Ünal Akkemik’in editörlüğünde hazırlanan ‘Türkiye’nin Bütün Ağaçları ve Çalıları’ adlı çalışmada, sahalarında birbirinden uzman biliminsanları merak ettiğimiz her şeye cevap veriyorlar. Kozalağı mı merak ettiniz? Türleri birbirinden ayıramıyor musunuz? Otsu ve odunsuları birbirinden ayıran vasıflar nelerdir? Zeytin bir ağaç olarak hangi özelliklere sahiptir? Karıştırın sayfaları. İster resimlerine bakıp hayale dalın, isterseniz bilimsel izahların peşine düşün. Okudukça sevecek ve hayret edeceksiniz. Ağaçlar ile çalılar ne denli bir ve yan yana ve bazen ne kadar da insana benziyorlar! Coğrafya bilgisi ile botanik, biyoloji ile tarım, iklim ile görsellik iç içe geçecek. Maymunçıkmaz ağacı diye dışarıdan gelmiş bir süs bitkisi ile karşılaşacaksınız mesela. Keskin ve sert dikenli yapraklar ilginizi çekecek. Su sedirini elbette seveceksiniz ama Akdeniz servisine de gönül düşüreceksiniz. Ardıç ağacındaki çeşitlilik sizi düşündürtecek.
ARDIÇ ÇOCUKLUĞUM, ÇAM SIRDAŞ DOSTUM
Benim göknarlara karşı hep ilgim olmuştur. Ne zaman bir Toros sedirine rastlasam gider sarılırım. Ladin babamın sesini hatırlatır daima. Ardıç çocukluğumdur. İstanbul Çamlıca’sında nice sırdaş çam dostum vardı vaktiyle. Sakız ağacını çıtlık olarak bilir, sonbaharda kütür kütür yerdik meyvelerini. Fenerbahçe ve Moda’da çitlembikler efsane sayılırlar. Yaseminler her bahar oturduğum semti yine kuşatıyorlar. Morsalkım ve erguvanlara ne diyebilirim? Karamuklar yaz susuzluğunda keskin bir teskin edicidir. Huş ağaçlarında ise her daim kuşlar... Şimşir deyince ise aklıma eski şiir gelir nedense?
Yüzlerce, binlerce ağaç ve çalı, onların meyveleri, çiçekleri, huyları. Tabiatı baştan ayağa kuşatmaları akıl alır gibi değil. Bir kapari çiçeği ne kadar da çapkındır bir hanımeli çiçeği karşısında... Ya taflanlara ne demeli? İğdelerin coşkusuna hangi sıfatı bulmalı? Karadeniz ormanlarını donatan ormangüllerini es geçebilir miyiz? Sarı ağu, kafkas, kumar, mor ağu diye salınır onlar. Sütleğenler, bitkilerin keçi sütü familyasındandır ve benim gibi çocukluğu Toroslar’da geçenler için hikâye yüklüdürler hep.
Türkiye’deki ağaçlar ve çalılar aynı zamanda kültür ve iklim geçişkenliklerinin de göstergesidirler. Ülke dışından pek çok türün geldiğini görüyoruz. Her yıl endemik bazı türlerin yabancıların takibinde olduğunu da okuyoruz. Türkiye’de 55 türü yetişen korunga boşuna çobanyastığı olmamıştır şüphesiz. Meşeleri bir bir saymak bir yana, kantaron şifasını, kekik kokusunu duymak da bambaşka. Türkiye’yi renk renk, koku koku, toprağa basar gibi gezmek isteyenler, kitabı elden düşüremeyecekler.
TÃœRKÄ°YE’NÄ°N Â
BÜTÜN AĞAÇLARI
VE ÇALILARI
Editör: Prof. Dr. Ünal Akkemik
İş Kültür Yayınları, 2021
1368 sayfa, 150 TL.