HAMİ ÇAĞDAŞ hcagdas@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Şubat 24, 2017 14:37
Boris Vian’ın acıtıcı mizahı, Steinbeck’in acımasız gerçekçiliği, Ergun Uğlu’nun başarılı yönetimi ve Mert Turak’ın iddialı performansı birleşmiş. Ortaya asker psikolojisini ve savaşın tahribatını çok iyi yansıtan bir oyun çıkmış: ‘Karıncalar’...
Tarihler hep zafer öyküleriyle, kahramanlık destanlarıyla örülüdür. Bu zaferler isimsiz askerlerin canları bahasına kazanılmıştır. İşte o isimsiz askerlere bir güzelleme İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen ‘Karıncalar/Bir Savaş Vardı’. Boris Vian’ın ‘Karıncalar’ öyküsü ile John Steinbeck’in ‘Bir Savaş Vardı’ romanından Gökhan Aktemur’un uyarladığı bir oyun. Aktemur oyunda bir de ‘barış’, ‘barış’ diye ortalığı birbirine katan ama hâlâ kara mayınları üreten ülkelere de dokundurmalarda bulunmuş ve çok da iyi yapmış.
Savaşın dehşetini ve insan psikolojisi üzerindeki tahribatını en iyi cepheden yazılan mektuplarda ya da siperlerde tutulan günlüklerde görürüz. Yirminci yüzyıl edebiyatının iki büyük isminin yapıtları bu türde cephe izlenimleri-anıları olarak yazılmış. Aktemur’un harmanlaması çok başarılı, seyirciye asker psikolojisini ve savaşın insan üzerindeki tahribatını başarıyla yansıtıyor. İsimsiz bir askerin savaşa gitmek üzere gemiyle yola çıkışından başlayarak, savaşta yaşadıklarını, hayal kırıklıklarını, arkadaşlıklarını, aşklarını, tanık olduğu ölümleri... Hasılı bir askerin bütün yaşadıklarını izliyoruz oyun boyunca. Sonuçta birliğinden ayrı düşer ve kaçar ama bu cehennemden kaçış var mıdır ki... Bir mayına basar ve durur... “Öğrettiklerine göre bir kişinin temas edip ayrılmasıyla infilak ediyor, ‘aşk’ gibi bir şey”dir bu durum. Bütün yaşadıkları gözünün önünden geçer...
Sanmayın ki hamasi bir öykü izleyeceksiniz. Tümüyle gerçek, acı bir mizah katılmış savaş öyküsü. Tankların ezdiği kemiklerin kırılma sesleri, motosikletle giderken tel tuzağa takılıp ‘ikiye bölünen’ askerler, miğfere doldurulan beyin parçaları, bıçak oyunu oynayıp birbirlerinin paraşütünü kestikleri için düşen paraşütçüler, artık paraşütlerden fular yapan arkadaşları... Boris Vian’ın acıtıcı mizahı ile Steinbeck’in acımasız gerçekçiliği...
Yılın en iyi oyuncularından Tek kişilik bir oyun olmasına rağmen, çok başarılı bir yönetim ile izleyicinin dikkatini hiç kesintiye uğratmamayı başarıyor yönetmen Ergun Uğlu. Sahne tasarımı (Eylül Gürcan) özellikle de ışık (Mahmut Özdemir) ve efekt tasarımı (Erhan Aşar) savaş atmosferi yaratmakta çok başarılı, çıkarma ve yağmur sahnelerindeki gerçekçilik ise mükemmel. Sahne köşesindeki mühimmat yığını ise gemi, çadır, savaşın geçtiği tepe olarak çok işlevli kullanımı ve oyuncuya sahnede çok yer açılmasıyla başarılı bir buluş. Bir de sahnede tavana asılı postallar olmasaydı... Oyunun ilk dakikalarındaki ayak ve postal bölümleri seyirciyi gereği kadar hazırlıyordu yaşayacaklarına. Elbette sahnenin yıldızı
Mert Turak... Birinci sınıf oyunculuğuyla, metnin vermek istediği kara mizahı yansıtan ifadeleriyle, vücudunu kullanmasıyla, bir buçuk saat boyunca hiç aksamayan temposuyla yılın en iyilerinden biri, belki de birincisi.
Bu oyunu izleyin, savaşın insanoğluna neler yapabileceğini görmek ve anlamak için... Belki Boris Vian’ın ‘Karıncalar’ını ve Steinbeck’in ‘Bir Savaş Vardı’sını okumak isteyeceksiniz (mutlaka okunmalı da). İki kitap da Sel Yayıncılık tarafından geçen yıl sonu yayımlandı. Bir de Arif Damar’ın ‘Hissen yok bu akşamda senin’ şiirini...
‘Karıncalar - Bir Savaş Vardı’ mart ayının sonuna kadar Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde izlenebilir.