Güncelleme Tarihi:
Adana’ya kaç gez gittiğimi anımsamıyorum.
İlk kez Hürriyet’in Adana’daki bir bölge toplantısı için gitmiştim. O dönem yönetimde olan Yaşar Eroğlu ve Özcan Ertuna ile birlikte. Büro temsilcisi rahmetli İskender Ayvalık’tı. Bizi ağırlamış, bir Adana klasiği olan ünlü bir kibapçıya götürmüştü. Orada yediğimiz mandalinaların, portakalların, limonların lezzetinden söz etik sohbet sırasında. Akşam İstanbul’a dönmek için terminalde bilet gişesine gittiğimizde görevli, kargomuzun olduğunu söyledi. Bizi başkasıyla karıştırdığını, hepimizin birer çantası olduğunu anlatmaya çalışırken görevli bize üç büyük çuvalı gösterdi. Arkadaşımız İskender Ayvalık sevdiğimizi belirttiğimiz için hepimize birer çuval narenciye hazırlamıştı. İstanbul’a indiğimizde çuvallarımızı gazeteye gönderdik ki arkadaşlarımıza dağıtalım...
Bir başka sefer de Adana’da bir konuşma yapmaya gitmiştim. Rahmetli Sinan Tanyıldız uçağa binmeden önce beni küçük bir gece turuna çıkarttı. Alana vardığımızda uçak havalanmıştı! O gece orada kaldım.
Daha sonraları Adana’ya hep Tüyap Kitap Fuarı’na katılmak için gittim.
Bir arkadaşım Ömer Çelik’le konuşurken Adana’ya gideceğimi söyledi. O da Adana misafirperverliğiyle bana tanınmış bir lokantada yer ayırttı. O gün özel bir şekilde ağırlandık.
Masaya oturdum, sahibi yanıma gelip “Doğan Ağabey saçların kırlaşmış” deyince şaşırdım. Beni nerden tanıyor ki saçlarımın ağardığını bilsin diye düşünürken yanımdaki duvarda asılı fotoğrafı gördüm. Rahmetli Tuğrul Şavkay, Güman Birincioğlu ve ben orada yemek yiyoruz! Cumhuriyet Gazetesi’nden arkadaşımız Güman Birincioğlu, Adana’da açılan sanat sinemalarının yönetiminin başına geçmişti. Biz de o vesileyle o akşam birlikte yemek yedik. O günleri anmama bu fotoğraf vesile oldu.
Önceki yıl gene Tüyap Kiap Fuarı için Adana’ya gitmiştim. Açılıştan sonra bir gece kalıp İstanbul’a dönecektim. Cumartesi akşamüstü alana geldim, İstanbul’da kar yağdığı için uçaklar iptal edilmişti. Valizimle otele döndüm. Pazar günü akşam üstü gene İstanbul’a dönmek üzere alana gittim, geç saatlere kadar bekledim. Gene uçuşlar iptal oldu, otele döndüm. Sonunda toplantı için İzmir’e gideceğimden İstanbul’a uğramadan İzmir’e gitmeye karar verdim. Salı günü valizimi alıp lobiye indim, gelenlerle konuşurken İzmir’e gideceğimi söyledim. Masada oturan bir arkadaş İzmir’e kar yağdı bugün uçak İzmir’e gitmiyor demez mi? Bir gün sonra İzmir’e ulaşabildim. Adana’da kar yüzünden mahsur kaldığımı söylesem kimse inanmaz. ‘Yazın göle girsem buz olur’ türküsünü yaşadım adeta. İzmir’e indiğimde uzun bir seyahatten dönmüş gibiydim.
Adana’yı hatırlamışken, yazımızın amacını hatırlatayım. Adana’nın yetiştirdiği, yolu aradan geçmiş yazarları okumanızı tavsiye ederim.
Alfabetik sırayla okuma listesi: Abidin Dino, Güzin Dino, Orhan Kemal, Yaşar Kemal...