Güncelleme Tarihi:
Polisiye okumanın en keyifli yanlarından biri okurken mütemadiyen katili/katilleri bulmaya ve kendinizi kendinizce yazara ispat etmeye çalışmak. Onun okuruna göstermediğini düşündüğü küçücük bir şeyi keşfettiğinizi ve yarışı kazandığınızı düşünürsünüz. Lakin genelde sonuç tahmin ettiğiniz gibi çıkmaz. David Baldacci’nin orijinal adı ‘The Last Mile’ olan ve Türkçeye Mehmet Gürsel tarafından çevrilen romanı ‘İnfaz’ 510 sayfa boyunca Decker’in peşinden gerçeği öğrenmeniz için sizi adeta sürüklüyor.
Bir çoksatan yazarı olan Baldacci’nin daha önce ‘Unutamayan Adam’ kitabıyla karşımıza çıkan eski polis memuru ve yeni dedektif Decker, bu defa FBI tarafından özel dosyaları araştırmak için oluşturulan yeni bir ekibe dahil oluyor. Yıllar önce Amerikan futbolu oynarken geçirdiği bir kaza ve beyin sarsıntısı yüzünden hiçbir şeyi unutamayan Decker’in hayatı ailesinin katledilmesiyle dağılıyor. Her şeyi hatırlayarak yaşamak Decker’in hayatını alabildiğine zorlaştırsa da olayları çözme ve suçluları bulma babında işini kolaylaştırıyor.
Decker tüm düzenini değiştirmek için çıktığı yolculuk esnasında radyoda dinlediği bir haberle Melvin Mars’ı hatırlıyor. Yıllar önce sahaların en başarılı oyuncularından biri olan Mars’ın hayatı da Decker’in hayatındaki benzer bir olayla bir anda değişiyor. Mars anne ve babasını öldürmekle suçlanıyor, bütün kanıtlar onu gösteriyor, hayatının yirmi yılını Teksas’ta bir hapishanenin ölüm hücresinde geçiriyor ve infazına saatler kala hayatı bir kez daha değişiyor. Siyahi bir anne ve beyaz bir babanın çocuğu olduğunu düşünen siyah tenli Mars’ın anne ve babasının öldürülmesinin altından ırkçılık çıkıyor. Devir ve iktidar biçimleri değişse de dünyanın yüzyıllardır çözemediği ırk, millet, din, dil kavramları ve bunu güç sahibi insanların kullanma biçimlerini de gözler önüne seriyor Baldacci.
Bütün hayatınızın çeşitli yalanlardan ibaret olduğunu öğrenseniz ne hissedersiniz? Her şeyi geride bırakıp hiçbir şey olmamış gibi yolunuza devam mı edersiniz? Yoksa bütün bunların altında yatan nedeni öğrenmek için canınız pahasına çaba mı sarf edersiniz? Mars’ın hayatı infazına saatler kala gelen bir itirafla değişse de, 42 yaşında ve aslında yaşadığını sandığı hayatın tamamen yalan olduğunu öğrenmesiyle altüst oluyor. Anne ve babasının öldürülme nedeninin göründüğünden daha karmaşık bir olaylar zincirine bağlandığını fark ediyor. Yıllar önce işlenen suçlar ve artık devletin çeşitli kademelerinde olan insanlar belirmeye başlıyor kendisinin de bilmediği özyaşam öyküsünde... Yine de Baldacci’nin okurunu ustalıkla dahil ettiği olay örgüsünün meselesi bundan ibaret değil. Çünkü hukuk da adalet de güç ilişkilerinin düzene sokulduğu düzeneklerdir. Ve Mars gibi birinin yaşadığı her an politiktir.
Ana kahramanın yanı sıra yardımcı karakterlerle de öyküyü adeta tabana yayıyor Baldacci. Kurguya ektiği küçük hikâyeler ana öykünün gidişatını etkilemese de heyecanın dozunu ayarlıyor. Decker ve Mars’ın başlarını belaya soktukları her an o karakterlerden biri ortaya çıkıyor. Decker’in başına buyruk yalnızlığı gevşek bir sivil örgütlenme tarafından destekleniyor sanki. Ne o? Adalet arayışında hiç kimse gerçekten yalnız değildir mi demeye çalışıyor Baldacci? Ama tabii Decker gibi sermayesi yalnızlığı olan birinin etrafında arayışına ortak olmak kolay değil. Ne gam! Ne zaman kolay oldu ki adalet aramak?
İNFAZ
David Baldacci
Çeviren: Mehmet Gürsel
Doğan Kitap, 2017
510 sayfa, 34 TL.