Güncelleme Tarihi:
50’lerle başladığınız ‘Sazlı Cazlı Sözlük’ün üçüncü cildi ‘Görecek Günler Var Daha’yı hazırlarken 70’lere dair nasıl bir hissiyat oluştu sizde? 70’leri nasıl özetlersiniz?
Âşık Mahzuni’nin bir türküsü var: ‘Daha anamdan doğmadan, yedi yaşına değmeden, ihtiyar oldum, ihtiyar oldum’. 70’lerin ruh halini iyi yansıtıyor. Bir yanda umut dolu, dinamik, örgütlü bir toplum fotoğrafı gözüküyor, ama 12 Mart rejiminin tetiklemesiyle kolayca şiddet sarmalına girip ziyan oluyor. Uçmadan kanadı kesilmiş gibi...
70’li yıllar çocukluğunuza denk geliyor. Kitabın araştırmasını yaparken o yılları yeniden mi yaşadınız? Çocukluğunuzda fark etmeyip araştırmalarınız sırasında keşfettiğiniz şeyler oldu mu?
Çocukluk başa bela. Benimki, laklak oynamakla başlayıp ‘Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ dinlemekle biten bir çocukluk işte. Ömrümün hiçbir döneminde 70’lerdeki kadar televizyon izlememişimdir. Ama televizyonun bir iktidar mücadelesi alanı olduğunu, Meclis’te bütün partilerin televizyonu ele geçirmek için didiştiğini, koalisyonların televizyon kavgası yüzünden çöktüğünü bu netlikle yeni idrak ettim.
Sabahattin Ali’nin şiirinden bestelenen ‘Aldırma Gönül’ şarkısından ödünç aldığınız ‘Görecek günler var daha’ dizesini, kitabın ismi yapan duygu neydi?
Bu kitap serisinde zaman kavramına vurgu yapan isimler seçtim hep. Kerem Güney’in bestesi Batı’daki caz standartları gibi bir payeye erişti. Adeta TSE damgalı bir şarkı. Geleceğe beslenen umudu yankılarken, aynı anda hem direniş hem de sabır telkin ediyor.
‘Abba’dan ‘Zülfü Livaneli’ye, ‘Batsın Bu Dünya’dan ‘Benimle Oynar mısın’a, ‘Civciv Çıkacak Kuş Çıkacak’tan ‘Emmanuelle’e, ‘1 Mayıs’tan ‘Memleketim’e, ‘İstanbul Festivali’nden ‘İzmir Fuarı’na, ‘Hippi Kraliçesi Perihan’dan ‘Hair’e, ‘Hababam Sınıfı’ndan ‘Umut’a sözlük maddelerini belirlerken nasıl bir süreç işledi?
En basit şarkı bile bazen katman katman öykü biriktiriyor. Dönemi temsil etme kabiliyeti olan şarkıların, filmlerin, toplumsal figürlerin peşine düştüm. Mesela ‘Memleketim’ aslında İngiliz folklorunda bir çocuk şarkısıyken yıllar içinde nice macera yaşıyor, bir bakıyorsunuz Yahudi marşı, bir bakıyorsunuz Kıbrıs’ta Türk kahramanlık destanı oluvermiş.
Sözlüğe sığmayan şeyler olmuştur mutlaka. Hangi kriterlere göre elediniz, içiniz rahat mı bu anlamda?
Almanya göçmenliği olgusunu daha fazla, daha derin yansıtabilmek isterdim. Neyse ki bu konuda bir hazine olan Adalet Ağaoğlu’nun ‘Fikrimin İnce Gülü’ romanına birazcık değinebildim.
Batı’da rock müziğin günümüzde de çok sevilen pek çok efsane grubu, başyapıtlarını 70’lerde verdi. Özellikle de 1971 tarihli pek çok albüm başyapıt kabul edilir. Türkiye’de de benzer bir durum dikkatinizi çekti mi?
1970’ler, özellikle ABD’de, Bruce Springsteen gibi istisnalar hariç, bir önceki on yıla oranla apolitik bir evreye geçişi de simgeler. Türkiye’de ise tersine, 1970’te, Bora Ayanoğlu’nun yazdığı, Alpay’ın söylediği ‘Fabrika Kızı’ toplumcu bakışın özgün şarkı yazarlığına sızması açısından bir milat. 1974’te Bülent Ortaçgil’in ‘Benimle Oynar mısın’ albümü bir diğer sıçrama. Aslında bizde o günlerde dört başı mamur albüm sayısı o kadar az ki. Edebiyat çevrelerinde zaman zaman ‘Türkiye’de roman var mı, yok mu?’ tartışmasıyla hamlığa ve gecikmişliğe dikkat çekilir. Müzikte de ‘Albüm var mı yok mu?’ diye tartışılmalı bence.
GÖRECEK GÜNLER VAR DAHA/
70’Lİ YILLARDA TÜRKİYE: SAZLI CAZLI SÖZLÜK
Derya Bengi
Yapı Kredi Yayınları, 2019
400 sayfa, 95 TL.