Güncelleme Tarihi:
Al Di Meola Acoustic Trio
Gitarla özdeşleşmiş bir virtüöz, yaşayan bir efsane. Fusion müziğin geride kalan yaklaşık 50 yılını şekillendiren müzisyenlerden Al Di Meola, 33. Akbank Caz Festivali’ne konuk oluyor. Gitarıyla Latin, tango, flamenko, Ortadoğu müzikleri gibi farklı ülkelerden işitsel gelenekler ve caz arasında köprüler kurmak, Al Di Meola’nın başlıca motivasyonu. Orkestra lideri olarak yaptığı kayıtların yanı sıra Paul Simon’dan Stanley Clarke’a, Herbie Hancock’tan Frank Zappa’ya farklı müzikal estetiklerden pek çok isimle stüdyo ve sahnede ortaklaşan Al Di Meola için bir kâşif yakıştırması yapmak hiç de abartılı olmayacaktır. Al Di Meola, akustik üçlüsüyle büyülü bir buluşma için İstanbul’da olacak. (25 Eylül Pazartesi 21.00, AKM Tiyatro Salonu)
Terence Blanchard
Caz sahnesinin en saygın trompetçilerinden biri olarak anılan Amerikalı müzisyen Terence Blanchard, bugüne dek beş Grammy kazanmasının yanı sıra Spike Lee filmleri için yaptığı kompozisyonlarıyla iki kez Oscar’a aday gösterildi. Bunu Quincy Jones’dan bu yana başaran ilk siyah müzisyen olarak adını tarihe yazdırdı. Aynı zamanda, prömiyerini 2021 senesinde yapan operası ‘Fire Shut Up in My Bones’ ile Metropolitan Opera için besteleyen ilk Afro-Amerikan müzisyen oldu. Concord ve Blue Note gibi etiketlerden yayımlanmış albümlerle dolu bir kataloğa sahip olan Terence Blanchard, besteciliğini şu sözlerle tanımlıyor: “Ben de herkes gibi iyi hissettiren parti müzikleri çalmak isterdim ama bazen müziğim nerede olduğumuz gerçeğini kurcalıyor.” (29 Eylül Cuma 20.30, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi)
Lakecia Benjamin
Cazın geleceğini şekillendiren besteci ve icracılardan biri olarak tanınan New York’lu alto saksafoncu Lakecia Benjamin, her projesinde yüzünü başka manzaralara çeviren müzisyenlerden. Çocukluk yıllarında latin ve salsa estetiklerle haşır neşir olan Benjamin, akıl hocası Gary Bartz’la çalışarak enstrüman tekniğini geliştirdi. Aralarında Alicia Keys ve Missy Elliot’ın da yer aldığı pek çok müzisyenle turne ve stüdyolarda işbirlikleri yaptı. 2023 başlarında Whirlwind Recordings etiketiyle yayımlanan dördüncü stüdyo albümü ‘Phoenix’ ise şimdiden pek çok mecra tarafından yılın en iyileri arasında gösteriliyor. İsmini dünyanın COVID-19 sonrası yeniden ayaklanma çabasından alan albüm, her parçada modern cazı farklı nefeslerle buluşturan tematik bir kurguya sahip. (2 Ekim Pazartesi 20.30, Ses Tiyatrosu)
Immanuel Wilkins Trio
Henüz 20’lerinin ortalarında olsa da Bob Dylan, Wynton Marsalis gibi isimlerle üretimlerde bulunmuş bir yetenek Immanuel Wilkins. Philadelphia’da doğan ve Brooklyn’de yaşayan saksafoncu hakkında “Doğaçlama müziğin en çekici enstrümanistlerinden biri” yorumunu yapıyor ABD’nin köklü müzik oluşumu NPR’ın caz yazarı Nate Chinen. Dikkat çekici solo çıkışı ‘Omega’nın ardından 2022’de yine Blue Note etiketi taşıyan ‘The 7th Hand’ albümünü yayımlayan Wilkins, boşlukların da önemli olduğu kompozisyonlarında tüyler ürperten nefes hareketleri ve çok katmanlı melodilerle varlık-yokluk arasındaki ilişkiyi kurcalayan zihin açıcı bir dinleyişe çağırıyor. Wilkins, son olarak ‘Avalanche’ yorumuyla ‘Here It Is: A Tribute To Leonard Cohen’ derlemesinde yer aldı. (4 Ekim Çarşamba 21.30, Babylon)
Tord Gustavsen Trio
“Köklerimin, birlikte büyüdüğüm ilahilerin, ninnilerin topraklanmışlığı ve duygusallığıyla enerjik bir bağlantı içinde üretildiği zaman; esnemenin ve yaratıcı olmanın organik olarak gerçekleştiğine, yabancılaşma ve katılıktan uzak durulduğuna dair net bir duyguya sahibim.” Piyanist ve besteci Tord Gustavsen, sürekli dönüşümünü sürdüren müzikal ifadesinin ardındakileri bu sözlerle tanımlıyor. 2003’ten bu yana orkestra lideri olarak farklı formasyonlarla kaydettiği albümlerini ECM çatısı altında paylaşan Norveçli müzisyenin ses evreni, akılda kalıcı melodiler ve incelikli ritimlerle eşine az rastlanır bir derinlik ve pürüzsüzlük barındırıyor. Caz tarihi ve İskandinav gelenekleri arasında diyalog kurmak, pratiğinin önemli bir parçası. Gustavsen, basçı Steinar Raknes’in katılımıyla son halini alan triosuyla festivalde. (7 Ekim Cumartesi 20.30, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi)
Hidden Orchestra
Çok yönlü müzisyen, besteci ve prodüktör Joe Acheson’ın stüdyosunda filizlenen Hidden Orchestra, ses paletini her daim zenginleştirmeyi misyon edinen ve ilham havzası epey geniş bir alana yayılan bir proje. Ayrıksı müzikal geleneklerden yetişmiş konuk müzisyenler, alan kayıtları, elektronik ve akustik enstrümanlarla şekillenen Hidden Orchestra, sufi müziğinden, progresif rock’tan, ambient besteciliğinden yansımalar duyabileceğiniz kayıtlarının yanı sıra 2020’de video oyunu ‘Creaks’ için hazırladığı soundtrack ile de ödüller kazandı. Bu uçsuz bucaksız müzikal evreni sahneye taşıyan canlı Hidden Orchestra deneyiminde Acheson’a heyecan uyandıran virtüöz müzisyenler ve göz kamaştıran görseller eşlik ediyor. Eylül 2023’te yayımlayacağını duyurduğu yeni albümü ‘To Dream is to Forget’in turnesi kapsamında sıcağı sıcağına İstanbul’da. (5 Ekim Perşembe 21.30, Babylon)
Yumi Ito
Aile ağacı Polonya ve Japonya’ya da uzanan İsviçreli vokalist, piyanist, besteci Yumi Ito, sesiyle sınırların hiç olmadığı dünyaların kapılarını aralıyor. Art-pop, caz ve neo-klasik unsurlar barındıran diskografisinin son halkası ‘Ysla’, Nisan 2023’te yayımlandı. Aynı zamanda kendi ismiyle yayımladığı beşinci uzunçalar olan yedi parçalık albüm; tek başınalık, ayrılık, dünyanın sonu ve yeniden doğum gibi ağır konu başlıklarına mercek tutuyor. Gerek besteciliğinde gerek müziğinin icrasında alabildiğine açık, aksettirici ve güçlü bir enerjiyi etrafına yayması, Yumi Ito’nun en büyük sihri muhtemelen. (27 Eylül Çarşamba 19.00, Akbank Sanat)