Güncelleme Tarihi:
1 - BEŞİKTAŞ MEZARLARI: Metro kazıları sırasında İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından sürdürülen kazılarda İstanbul tarihini değiştirecek 35’e yakın kurgan tipi mezarlar ortaya çıkarıldı. Mezar buluntularının Altay kültürüyle benzer özellikte olması, ‘Türklerin İstanbul’daki ilk izleri mi’ tartışmalarını da beraberinde getirdi. Yenikapı’daki buluntulardan sonra İstanbul tarihini yakından ilgilendiren kazılar müze denetiminde devam ediyor.
Urartu Kalesi/Van
2 - URARTU KALESİ: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim görevlisi Yard.Doç.Dr. Mustafa Akkuş ve ekibince Van Gölü sırları araştırılırken tesadüfen su altında 3 bin yıllık Urartu kalesi görüntülendi. Yaklaşık 1 kilometrelik alana yayılan kale için önümüzdeki yıl sualtı arkeologlarının araştırma yapması bekleniyor. Daha önce bilinmeyen kale ile ilgili yapılacak araştırmaların Van Gölü ile ilgili yeni bilgileri vermesi bekleniyor.
3 - PATARA: Kaş’ta 22 yıldır devam eden Patara antik kenti kazılarının bu yılki çalışmalarında Herakles heykeli bulundu. Başı henüz çıkarılamayan heykelin boyu 165 santim. Kazı başkanı
Prof. Dr. Havva Işık, “Ülkemizde tek örneği oluşturan bu Herakles heykelinin gelecek seneki kazılarda başını da bulabileceğimizi umut
ediyoruz” dedi.
Rus Komutanın Mezarı/Ardahan
4 - RUS KOMUTANIN MEZARI: Ardahan’da bir inşaatın temel hafriyatında Rus General Vasiliy Geyman’a ait olduğu düşünülen tabut bulundu. Kars Müzesi’nde mühürlenip koruma altına alınan mezarın günlerce kime ait olduğu tartışıldı. Daha sonra subayın Yarbay Karl Karloviç Rjepetski olduğu ileri sürüldü. Yarbay Rjepetski’nin, 1. Kafkas Kolordosu 20. Piyade Tümeni 78. Navaginskiy Alayı’nda görev yaptığı ve 1894 yılında beyin kanamasından dolayı hayatını kaybettiği açıklandı.
Fatih Hamamı
5 - FATİH’İN HAMAMI: Topkapı Sarayı Seferli Koğuşu restorasyon çalışmaları sırasında binanın güçlendirme projesi kapsamında açılan temellerinde Fatih Sultan Mehmed dönemine ait ilk hamamın kalıntılarına ulaşıldı. Önce Roma dönemi kalıntıları sanılan buluntuların daha sonra sarayın ilk hamamına ait sıcak ve soğuk su kanalları olduğu, 1972 yılındaki restorasyon sırasında da Mimar İlban Öz’ün sözünü ettiği hamam olduğu ortaya çıktı.
6 - KAYSERİ’DE ANTİK KENT: Kayseri yakınlarında yürütülen kazı çalışmalarında bronz çağından kalma 12 bin tablet bulan arkeologlar ve ekonomistler, binlerce yıl önce Anadolu’da kurulmuş antik kentlerin izini keşfetti. Asurlu tüccarların tabletlerinde Sinahuttum antik kentinin adı 14 kez geçiyor. Araştırmacılara göre bu kent, Hattuşa’nın kuzeydoğusunda, yani günümüzde Çorum’un Boğazkale ilçesinde bulunuyor. Aynı yöntemle Puruşaddum, Mamma, Zalpa ve Hahhum adlı antik kentlerin yerleri de belirlendi.
7 - KRALİÇE HEYKELİ: Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde devam edilen Tayinat Höyüğü kazısında, Kral Suppiluliuma’nın eşi olduğu düşünülen, aynı ebatlarda kadın heykeli bulundu. Kanada’nın Toronto Üniversitesi’nden Prof. Dr. Timothy Harrison başkanlığındaki 20 kişilik ekiple devam eden çalışmalarda bulunan heykelin, MÖ 9. yüzyıldaki geç Hitit dönemine ait olduğu belirlendi.
8 - GYMNASIUM: Konya Sarayönü’nde bulunan Roma Dönemi’ne ait gymnasium ‘spor tesisi’ bulundu. Laodikya antik kenti olarak bilinen ve Roma döneminin önemli merkezlerinden olan mahallede, arsasına ev yapmak isteyen bir kişi müze müdürlüğüne başvurdu. Üçüncü derecede sit alanı olan bölgede inşaat öncesi müzenin sondaj kazılarında mozaik ortaya çıkarıldı. Kazılar devam edince 373 metrekarelik alanda mozaik, sütun, altlık ve sütun kaideleri ile bir mezar gün yüzüne çıkarıldı.
9 - GÖBEKLİTEPE: Geçmişi 11.000 yıl öncesine dayanan Göbeklitepe’de bu yılki kazılarda parçalanmış halde binlerce insan kemiğinin yanı sıra üzerinde kasıtlı yapılmış oluk izleri, delikler, aşıboyası olan kafatası parçaları bulundu. Kafatası parçaları üzerinde yapılan incelemelerde önce derisinin yüzülüp üzerindeki etlerin çıkarıldığı, ardından da kemiklere çakmaktaşıyla oyuklar açıldığı belirlendi. Göbeklitepe’de bulunan bu üç kafatası parçası, dünyada bilinen en eski oyulmuş kafatasları olma özelliği taşıyor.
10 - EVLİLİK SÖZLEŞMESİ: Kayseri’de bulunan ve Asurlulara ait 4 bin yıllık bir evlilik sözleşmesinin incelenmesi sonucu, tarihteki ilk kısırlık teşhisinin Anadolu’da konduğu ortaya çıktı. Sözleşmeye göre, çiftler evlendikten sonra iki yıl boyunca gebelik gerçekleşmezse kadın eş, erkek eşe, eve bir hierodul denen kadın köle, yani taşıyıcı anne getirmeye izin veriyor. Kadın köle, ilk erkek çocuk olduktan sonra evden çıkarılıp azat ediliyor.