Güncelleme Tarihi:
Kadınların tarihi çoğunlukla hemcinsleri tarafından yazılıyor. Erkek tarihçiler tarafından yazılanlar ya eksikli ya da mücadelenin hiç yer almadığı ‘verili’ bir noktadan meseleye yaklaşıyor. Nesnel ve gerçekçi bir kadın tarihi, kadın akademisyenlerin, araştırmacıların feminist bellek oluşturma çabasıyla ilerliyor çoğu zaman. Özellikle Osmanlı’nın son dönemi pek çok önemli çalışmaya rağmen kadın tarihyazımında araştırılmaya en açık dönemlerden biri. Akademisyen ve tarihçi Zafer Toprak, kadınların tarihini uzunca zamandır araştırıyor ve yazıyor. İkinci Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan bir dönemi aldığı ‘Türkiye’de Kadın Özgürlüğü ve Feminizm’ kitabı da yakın zamanda yayımlandı. Alanda önemli bir başvuru kaynağı olacak kitapta, Toprak’ın 1980’li yıllarda farklı süreli yayınlarda -Tarih ve Toplum, Toplumsal Tarih, Müteferrika- yayımlanmış makaleleri yeniden gözden geçirilmiş ve genişletilmiş halleriyle yer alıyor.
Farklı başlıkların bir arada olduğu makaleler Cumhuriyet’in en önemli yıllarına kadınların tarihleri üzerinden uzanıyor. Bu dönem aynı zamanda feminist hareketin Batı tarihi açısından ilk dalga olarak adlandırılma eğilimindedir. Genellikle odağında kadınların siyasal ve toplumsal hayata katılma talepleri ortaklaşmaktadır. Benzer bir eğilim Türkiye feminist hareketinin bu ilk dönemi için de geçerlidir.
Dönemin ilk dalga kadın hareketinde öne çıkan konular: Kadınların toplumsal ve ekonomik yaşama katılım talepleri, evlilik, siyasal haklar vb. Osmanlı’daki ilk dönem kadın hareketinin öncelikli meseleleri arasında. İkinci Meşrutiyet’i milat olarak alan Toprak, kadınların örgütlenmesinin önünü açanın, İkinci Meşrutiyet’in getirdiği ‘özgürlük’ ortamı olduğuna dikkat çekiyor. Teâlî-i Vatan, Osmanlı Hanımlar Cemiyeti, Cemiyet-i Hayriyye-i Nisvâniyye, Tealî-i Nisvan adlı, kadınların doğrudan aktif olduğu, kadınlar tarafından kurulan örgütlerin ortaya çıkışı da aynı döneme rastlıyor. Bununla birlikte pek çok kadın araştırmacının ortaya koyduğu gibi kadınların yazıyla, edebiyatla ilişkileri örgütlenmelerinden çok önce, 19’uncu yüzyıl başlarına denk geliyor. İkinci Meşrutiyet ortamı bu yazınsal birikimi çeşitlendirmenin de zeminini hazırlıyor. Bunun en güzel örneklerinden biri, uzun soluklu olan ve pek çok kadının yazmasına vesile olan ‘Hanımlara Mahsus Gazete’dir.
Zafer Toprak ilginç konulara da dikkat çekiyor. Örneğin dönemin ilgiyle takip edilen dergisi Süs bir anket yapıyor ve “Evlilikte görücülük mü? Görüşçülük mü?” diye sorarak nabız yokluyor. Yanıtlayanlar arasında dönemin gözde yazarları Reşat Nuri, Mahmud Esad, Hüseyin Rahmi, Yakup Kadri gibi isimlere rastlamak hayli ilginç... Görücülük eski usul evlilik yöntemi, görüşçülük ise Frenk usulüne uygun sayılıyor. ‘Sabiha Sertel ve Türk Feminizmi’, ‘İstanbul’da Fuhuş ve Zührevi Hastalıklar’, ‘Darülfunun’a Kız Öğrencilerin Kabulü’, ‘Mütareke İstanbul’unda Rus Avretler’ gibi başlıklı makaleler, kitabın ilgi çekici konularından.
Toprak’ın bu döneme dair önemli tespitlerinden biri, -özellikle 20’li yıllarda- “Türkiye’deki tarihyazımında boşluğu edebiyat, bu arada roman ve hikâye doldurdu. Edebi eserler toplumsal tarihin ana damarlarından biri oldu” cümlesidir. Bunu Mustafa Remzi’nin ‘Pastacı Kız’ hikâyesiyle örneklendirir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında İstanbul’daki pastanelerin Rus yoğunluklu garson ve çalışan nüfusuna dikkat çeken hikâye bu döneme odaklanır. Bir diğer ilgi çekici makale ise 1920’lerde kadın intiharlarındaki artışı incelediği yazısıdır...
Zafer Toprak kitabının sunuşunda 1935 yılına kadar olan kadın hareketini ele alırken kitabı, sonuç yazısında 1980’lerden günümüze kadın hareketinin izini süren makalesiyle tamamlıyor. Özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki kadın mücadelesine odaklananlar için başvuru niteliğinde bir çalışma sunuyor Zafer Toprak...
TÜRKİYE’DE KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ
VE FEMİNİZM (1908-1935)
Zafer Toprak
İş Kültür, 2022
592 sayfa.